Somut olayda borçlu aleyhinde Alman Hagen Bölge Mahkemesinin 11.07.1995 tarih -6 0 511/94 sayılı ilamı ile 20.000 DM'nin faiziyle tahsiline ilişkin verilen hükmün, Ankara 11.Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.6.2009 tarih ve 2009/92 Esas, 255 sayılı kesinleşmiş ilamı ile tanıma ve tenfizine karar verildiği, 17.02.2012'de ilamların icrası yolu ile takip talebinde bulunulduğu ve örnek 4-5 numaralı icra emriyle toplam 23.499,08 TL'nin tahsilinin talep edildiği, borçlunun ilamın zamanaşımına uğradığı, borca ve faize itirazı ile bir kısım şikayetleri üzerine, mahkemece zamanaşımı itirazı incelenmeden ilamın infaz kabiliyetinin ve belirli bir alacak miktarının bulunduğu gerekçesiyle itiraz ve şikayetlerin reddine karar verildiği görülmektedir Bu durumda mahkemece yukarıda yazılı ilkeler uyarınca ilamda belirtilen hukuki ilişkinin esasının tabi olduğu hukukun tespit edilmesi ve o hukuk kurallarına göre ilamda yazılı alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığının belirlenmesi buna göre...
Borçlunun zamanaşımı itirazı yanında diğer itiraz ve şikayet nedenleride bulunmaktadır. Bu durumda Mahkemece yapılması gereken iş; davacının şikayet dilekçesi ile ileri sürdüğü hususların tümünün iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirerek HMK'nun 297. maddesi kapsamında tüm hususları içeren olumlu olumsuz bir hüküm kurmak olmalıdır. Bu hususlar gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir. SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 13.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı vekili tarafından bir adet bonoya dayalı olarak yapılan kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte ödeme emrinin borçluya 09.04.2012 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu icra mahkemesine yaptığı 24.07.2014 tarihli başvurusunda kambiyo şikayeti yanında zamanaşımı itirazı ile borca itirazda bulunduğu, mahkemece takibin iptaline karar verildiği görülmektedir. Borçlunun icra mahkemesine başvurusu İİK.nun 170/a madde kapsamında şikayet ile aynı yasanın 168/5.maddesi kapsamında itiraz olup, İİK'nun 168/3 ve 168/5 maddeleri gereğince 5 günlük süreye tabidir....
Ağır Ceza Mahkemesi) SUÇ : Yağma HÜKÜM : 765 sayılı TCK'nın 99. maddesi gereğince kamu davasının şikayet yokluğu nedeniyle düşürülmesine dair karar Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü: Sanığa yüklenen ve 765 sayılı TCY.nın 308/2. maddesine uyan suçun gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre; aynı Yasanın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık dava zamanaşımının suç tarihi olan 2001 yılından inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanının temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 05.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar...
Öte yandan; 6102 sayılı TTK’nun 750. maddesinde zamanaşımını kesen sebepler, dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi şeklinde sınırlı olarak sayılmış ve aynı Kanun'un 751/2. maddesinde de, zamanaşımı kesilince, süresi aynı olan yeni bir zamanaşımının işlemeye başlayacağı düzenlenmiştir. Somut olayda; ilamsız takibe konu alacak fatura alacağı olup, alacaklının cevap dilekçesindeki faturaların sebebinin eser sözleşmesi olmadığına yönelik beyanı ve borçlunun bu yönde delil sunmamış olması birlikte değerlendirildiğinde, zamanaşımının on yıl olduğunun kabulü gerekmektedir. 08.12.2009 ve 31.12.2009 tarihli faturalara ilişkin olarak borçlunun takibin kesinleşmesinden önceki devreye ilişkin zamanaşımı itirazı bulunmayıp şikayet tarihine göre takip kesinleşmiş olmakla, takibin kesinleştiği 05.11.2015'ten şikayet tarihi olan 30.12.2015'e kadar on yıllık zamanaşımının dolmadığı tabidir....
Somut olayda; şikayetçinin, icra müdürlüğüne yapmış olduğu 30/12/2020 tarihli başvurusunda yer verdiği “1) Takip dayanağı alacak zamanşamına uğradığından açıkça zamanaşımı itirazında bulunuyoruz. Bu sebeple zamanaşımı sebebiyle icra işlemlerinin durdurulmasına, 2) Zamanaşımı itirazımıza ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla, borçlu şirket yetkilisi vefat ettiğinden ve halihazırda şirketin temsilcisi bulunmadığından, borçlu şirkete resen veya alacaklı vekiline şirkete kayyum ataması için süre verilmesine,...” şeklindeki talebi üzerine icra müdürlüğünün almış olduğu 06/01/2021 tarihli kararını şikayet konusu ettiği, ilk derece mahkemesince aynı konuda derdest şikayet ve verilmiş bir karar bulunduğu gerekçesine dayanılmış ise de, derdest olduğu kabul edilen yine aynı Mahkemenin 2021/3 Esas sayılı dosyasında; takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı itirazı nedeniyle icranın geri bırakılmasının talep edildiği anlaşılmıştır....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 20/01/2021 NUMARASI : 2020/1184 ESAS - 2021/76 KARAR DAVA KONUSU : İtfa ve zamanaşımı itirazı KARAR : Yukarıda ayrıntıları belirtilen mahkeme kararının süresi içinde istinafen incelenmesi davacı tarafından talep edilmekle, görevlendirilen Üye Hakim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonucunda duruşma açılmaksızın gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı/borçlu vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında İstanbul 5. İcra Müdürlüğünün 2020/14312 esas sayılı dosyasında Kapatılan Şişli 4. Aile Mahkemesinin (İstanbul 8....
yalnızca zamanaşımı itirazı yönünden inceleme yapılarak davanın reddine karar verilmesi üzerine kararın, Dairemizce, ödeme emri tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle bozulması üzerine mahkemece bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda şikayetin kabulü ile öğrenme tarihinin 19/08/2014 olarak düzeltilmesine karar verildiği görülmektedir....
İİK'nın 142. maddesinde, cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklının takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek sureti ile cetvel mündericatına itiraz edilebileceği, itirazın alacağın esas ve miktarına taalluk etmeyip yalnız sıraya dair ise şikayet yoluyla icra mahkemesine arz olunacağına yer verilmiştir. İİK'nın 142. maddesinin son fıkrası uyarınca sıra cetveline ilişkin itiraz yalnız sıraya ilişkin ise şikayet yolu ile tetkik merciine arz olunur. İtiraz sıraya dahil olmakla birlikte alacağın esas ve miktarına da ilişkinse bu durumda şikayet yolu ile tetkik merciinde ileri sürülemez. Alacaklının itirazı, itiraza konu ettiği alacağın esas ve miktarına ilişkin olmayıp sadece sırasına ilişkinse, bunun şikayet yolu ile icra tetkik merciine arz olunması gerekir....
hakkı olduğu yönünde itirazda bulunulmuş ise de İİK'nun 168 maddesi gereğince ödeme emrinin tebliği üzerine 5 gün içerisinde senedin kambiyo senedi niteliğinde olup olmadığı ve zamanaşımı itirazının yapılması gerektiği yasada süresiz şikayet hakkının düzenlenmediği, davacılar vekilinin bu yöndeki istinafının yerinde olmadığı, İİK'nun 169/a maddesi gereğince de takipten önce zamanaşımı itirazı borca itiraz niteliğinde olup yasanın bu maddesi gereğince durma kararı verileceğinden mahkemece yasa gereğince durma kararı verildiğinden davacılar vekilinin takibin iptaline karar verilmesi gerektiği yönündeki istinafı yerinde bulunmadığından, dosya kapsamı ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı ve hükümde kamu düzenine aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davacılar vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar vermek...