Davalı vekili istinaf cevap dilekçesinde; Sıra cetveline itiraz davasının maddi hukuka ilişkin olup sadece alacaklılar tarafından açılabileceğini, bu davanın borçlu tarafından açılamayacağını, davacının istinaf dilekçesinde açmış oldukları davanın sıra cetveline şikayet davası olduğunu beyan etmiş ise de itirazlarının sıraya yönelik olmayıp borcun varlığına yönelik olduğunu, bu itirazın maddi hukuka ilişkin olduğunu, dava konusu icra takibinin 3 yıllık zaman aşımı süresi dolmadan yenilendiğini, icra takibi yapılmasının zaman aşımı süresini kestiğini, takibin işlemden kaldırılması sonucunu etkilemeyeceğini, davacı tarafın sıra cetveline müvekkilinin alacağının tahsiline engel olmak amacıyla kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır. Bu itibarla zaman aşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir. Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı sebeplerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zaman aşımını kesmez, zaman aşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir....
Dolayısıyla mahkemece davanın zaman aşımına uğrayıp uğramadığının tespiti için bu sürelerde zaman aşımı süresinin durduğunun kabul edilmesi gerekirken, bu konuda karar yerinde hiçbir değerlendirmenin yapılmaması doğru değilse de, anılan sürelerin dikkate alınması halinde dahi 09.11.2021 tarihinde açılan davanın süresinde olmadığı anlaşıldığından, mahkemece davanın zaman aşımı süresinin geçirilmesi nedeniyle reddine karar verilmesi, sonuca itibariyle doğrudur. Bu durum karşısında dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir....
Mahkemece, asıl dava bakımından; davacının haczedilen menkullerin haczinden dolayı uğramış olduğu zararı ancak, hacizlerin kalktığı 14.11.2001 tarihinden itibaren 1 yıllık zaman aşımı süresi içinde talep edebileceği; yedi emin ücreti takip giderlerinden olup, alacaklının zaten gider olarak takip dosyasına devamla, ödeme durumunda borçludan bunu her zaman talep edebileceği, takip dosyasına devam hakkının bulunduğu, malların takip dosyasının konusunu oluşturan kira alacağının tahsiline yönelik haczedildiği, tahliye kararının Yargıtay tarafından bozulmasının kira borcunu etkilemediği, sonuç olarak mahkeme kararı ile kesinleşmiş bir takip borcu bulunduğu, bu doğrultuda haciz işlemleri yapıldığı ve zaman aşımı süresi dolmasa dahi, esastan ret edilmesi gereken bir dava olduğu , manevi tazminat davasının haksız tahliye talebi ile açıldığı, davacının manevi tazminat talebini mahkemenin ret kararının kesinleştiği 2002 tarihinden itibaren 1 yıllık sürede talep edebileceği gerekçesiyle maddi ve...
Sayılı dosyası T1 borç detay yazısı Yıkım Kararı Kaymakamlık 06/08/2021 tarihli yazısı İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: Yerel mahkeme, 17/11/2021 tarihli kararı ile; Davacı-alacaklı belediyeye yazılan müzekkereye verilen cevapta dava ve takip konusu borcun 2002 ve 2003 yıllarına ait olduğunun görüldüğü, TBK 146 maddesine göre alacakların 10 yıl, 6183 sayılı kanunu 102 maddesinde de takvim yılını takip eden 5 yıl içinde zaman aşımına uğradığını, somut olayda davalı vekilinin icra takibine itirazında ve cevap dilekçesinde zaman aşımı defiinde bulunduğu borcun en son 2003 yılına ait olduğu o tarihten takip tarihine kadar zaman aşımına uğradığı, somut olayda su kullanımının mevcut olduğu davacının haksız ve kötü niyetli olmadığı gerekçesi ile davanın ve kötü niyet tazminatın reddine karar verilmiştir....
Saptanan bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulduğunda, davalılardan ... vekilinin ıslaha karşı yaptığı zaman aşımı itirazı değerlendirilmeden karar verilmesi hatalıdır. 3- Davalılardan ...' nın 492 Sayılı Harçlar Kanunu' nun 13/j maddesi uyarınca harçtan muaf olduğunun gözetilmemesi de hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 07.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
VI-) DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE : Dava, TBK 49. Maddesinde düzenlenen haksız fiil (kusur) sorumluluğuna müsteniden, aynı Kanunun 53. Maddesi ile 2918 sayılı KTK 85, 90 ve 91 maddeleri uyarınca kaza yapan aracın sigorta şirketine karşı ZMSS poliçesi çerçevesinde ikame edilmiş cismani zarardan kaynaklı maddi tazminat davasıdır. Eldeki davada uyuşmazlık 6098 sayılı TBK m.72/1 maddesi uyarınca ceza zaman aşımına ilişkin sürelerin zaman aşımı süresi olarak uygulanıp uygulanamayacağı ve buradan varılacak sonuca göre davanın zaman aşımı süresi içerisinde açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır. Zaman aşımı kurumu ve ilgili mevzuat hükümleri: Bu nedenle zaman aşımı kurumu ve zaman aşımı ile ilgili mevzuat hükümlerini irdelemekte fayda bulunmaktadır....
Her ne kadar davaca taraf 2015 yılından itibaren biriken temettü alacağı olduğunu ve zaman aşımı geçmediğini ileri sürmüş ise de, davalının dayandığı ibraname ve devir sözleşmesi ile artık taraflar arasındaki ilişkinin tasfiye edildiği, tüm hisselerin devir edildiği, başka bir hak ve alacak ilişkisi, ortaklık durumu kalmadığı açıkça anlaşılmaktadır. İmzası inkar edilmeyen ibraname ve 25/09/2014 tarihli sözleşmeden sonra takip tarihine kadar TBK'nın 147. Maddesi uyarınca belirlenen 5 yıllık zaman aşımı geçmiş olduğundan ve davalılar süresinde zaman aşımı definde bulunduğundan, davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar vermek gerektiği anlaşılmış ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....
Açıklanan gerekçelerle dava konusu alacak kaleminin zamanaşımına uğradığı sebebiyle; davanın zaman aşımı nedeniyle reddine" dair karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; rücu alacağında ödemenin yapılması ile başlayan sürenin 10 yıllık zaman aşımı süresi olup, 2 yıllık sürenin başlaması için ödemenin yapılması ve birlikte sorumlu olunan kişinin öğrenilmesi koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği, davada zaman aşımı gerçekleşmediği, zira sorumlunun kusurun ve tazminat tutarının belirlendiği tarihin 11.01.2022 tarihinde başladığı, davanın açılmasıyla zamanaşımının kesintiye uğradığı ve pandemiyle, arabuluculuk başvurusu ve son tutanağı düzenlenmesi sürecinde de zaman aşının durduğu nazara alındığında, mahkemece davanın esasına girilerek karar verilmesi gerekirken zaman aşımı yönünden reddine karar verilmesinin dosya kapsamına uygun olmadığı, usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiği belirtilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ DAVA :Davacı vekili, davacı işçinin kıdem tazminatı ile ücret, yıllık ücretli izin, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatil ücreti ve tatil çalışmaları karşılığı ücret alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 13.03.2013 gün ve 2010/51376 Esas, 2013/8766 Karar sayılı kararı ile “davalı vekilinin 12.07.2010 tarihinde yapılan ıslaha karşı süresinde zamanaşımı itirazında bulunduğu, bu konuda ek rapor alınmasına ve davacının işe girişinin 07.09.2005 olarak kabul edilmesine rağmen zamanaşımı defi nazara alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğu” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir....