KARAR Davacılar davalının avukat olduğunu, adlarına açtığı davaların sonuçlandığını, tahsil ettiği paradan 12.109,00 TL eksik ödeme yaptığını, güveni kötüye kullandığını, şikayet ettiklerini ileri sürerek ödenmeyen 12.109,00 TL'nin yasal faizi ile ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, zamanaşımı süresinin dolduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, Avukatlık Kanunu 40. maddesi uyarınca zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar, davalı ile aralarında düzenlenen vekalet sözleşmesi uyarınca davalının uhdesinde kalan alacaklarının ödenmesini istemişlerdir. Vekalet sözleşmesinde zaman aşımı süresi 5 yıldır. Bu süre vekilin hesap verme yükümlülüğünün yerine getirdiği tarihten başlar. Davacılarn şikayet ettikleri tarihten itibaren mahkemeninde kabulünde olduğu gibi 5 yıllık süre dolmamıştır....
sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden suça sürüklenen çocuk hakkında anılan suçlardan görülen kamu davalarının aynı Kanunun 322 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca zaman aşımı sebebiyle DÜŞMESİNE, 04.11.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
TMK'nun 851. ve 881. maddelerinde ifadesini bulan ve muhtemel bir alacağın teminatı olarak tesis edilen üst sınır (limit) ipoteğinde, borcun ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan, taşınmazların ne miktar için teminat teşkil edeceği ipotek akit tablosundaki limitle sınırlandırılmıştır. TMK'nun 875. maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan ana borç, faiz, icra takip giderleri ve taraflarca kararlaştırılan eklentilerden oluşan toplam borç miktarının, bu limiti aşması mümkün değildir (HGK. 24.05.1989 tarih ve 1989/11-294 E, 1989/378 K). Limit aşımına ilişkin şikayet, süresiz olarak her zaman ileri sürülebilir. Öte yandan 6100 sayılı HMK'nın "Taleple Bağlılık" başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrası; “Hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” hükmünü amirdir....
İlk derece mahkemesince, Fatma Göztepe'nin 1990 yılında öldüğü, davanın 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu ve bu sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ölünceye kadar bakma sözleşmeleri taraflara karşılıklı hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup, bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları mülkiyeti geçirme borcuyla yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabilir. Ölünceye kadar bakım sözleşmelerinde kanunla özel bir zaman aşımı süresi ön görülmemiştir. Burada uygulanacak zaman aşımı Borçlar Kanunun 125.maddesi hükmünce 10 yıllık zamanaşımıdır. Bu süre bakım alacaklısının öldüğü tarihte başlar....
Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Davalının davaya karşı usulünce ileri sürdüğü zaman aşımı defi, ücret alacağı dışındaki talepler bakımından dikkate alındığı halde fark ücret için 2004 yılından itibaren hesaplama yapılarak zamanaşımı defi gözetilmeksizin alacağın tamamına dair karar verilmesi hatalıdır....
Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır. Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir. Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zaman aşımını kesmez, zaman aşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktarı için kesilir....
Mahkememizce ilk celsede ihtilaf belirlenmiş, zaman aşımı itirazı öncelikle ele alınmış olup; zaman aşımı defiyle ilgili iddia edilen revize sözleşme istenmiş, ikinci celsede taraflar arasındaki ---- yazılı sözleşmeyle düzeltildiği, revize edildiği; bu tarihe göre dahi eser sözleşmelerindeki ---- yıllık zaman aşımının icra takibine kadar dolmadığı nazara alınarak davalının zaman aşımı defi reddedilmiş; davanın esasına girilmiştir. Davacının, davalı aleyhine ----işlemiş faiz üzerinden icra takibinde bulunduğu, davalının takibe borcum yoktur şeklinde itiraz ettiği, süresinde yapılan itirazla takibin durduğu ve iş bu davanında bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı belirlenmiştir. İş bedelinin ---- olduğu sabit olup, bunun büyük kısmının ödendiği, geriye icra takibine konan ----kaldığı, bu kısmın ödenmediği de ihtilafsızdır. Davalı taraf, davacının üstlendiği edimlerini eksik yerine getirdiğini, bu sebeple kalan kısmı ödemediğini savunmaktadır....
Bölge Adliye Mahkemesi kararı şikayet edilen alacaklı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. ŞİKAYET Borçlu şikayet dilekçesinde; alacaklı tarafından İstanbul 28....
Mahkeme kararının gerekçe kısmında bir yandan davacının davalı işveren tarafından sözlü olarak işe gelmemesi söylenerek işine haksız olarak son verildiği belirtilirken, bir yanda da davacının işe gelmemesinin haklı nedene dayandığı ve iş sözleşmesini davacı işçinin haklı nedenle feshettiği belirtilerek iş akdinin feshi ile ilgili çelişkili bir değerlendirme yapılmış ve davacı lehine ihbar tazminatı hüküm altına alınmıştır. Mahkemece davacının iş sözleşmesinin kimin tarafından feshedildiği açık bir şekilde belirlenmeli, bu konudaki çelişki giderilerek sonucuna göre davacının ihbar tazminatı talebi hüküm altına alınmalıdır. Bu yön üzerinde durulmadan çelişkili gerekçe ile ihbar tazminatının hüküm altına alınması hatalıdır. 3-Davalı vekili davacı tarafın ıslah dilekçesi vererek alacak miktarlarını arttırmasından sonra usulünce ıslaha karşı zaman aşımı definde bulunduğu halde ıslaha karşı yapılan zaman aşımı def'i üzerinde durulmamıştır....
Gelişen durumun iddia edildiği halde ve her halükarda uzamış zaman aşımı süresinin dolmasından sonra gelişen durumun varlığı halinde de yukarıda açıklanan hukuki gerekçeler ve ----ışığında davanın gelişen durumun öğrenilmesinden itibaren ---- yıl ancak her halükarda kaza tarihinden itibaren -- tavan zaman aşımı süresi içinde açılması gerekmektedir. Burada ---- tavan zaman aşımı süresi ile sınırlı olup, zarar veren eylemin işlenmesinden itibaren ---geçtikten sonra zarar ve zarar veren kişi öğrenilmiş olsa bile tazminat istemi zaman aşımı defi ile karşılaştığında red edilir....