Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak 6100 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir. Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda 6100 sayılı Kanun’un 141/2 maddesi uyarınca zamanaşımı defi davacının açık muvafakati ile yapılabilir. Mülga 1086 sayılı Kanun yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Kanun’un uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir....

    İSTİNAF SEBEP ve GEREKÇELERİ : Davalı vekili süresinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle, performans prim alacağının ücret eki niteliğine haiz olup, 5 yıllık zaman aşımına tabi olmasına rağmen, yerel mahkeme tarafından kabul anlamına gelmemek kaydıyla zaman aşımı defi dikkate alınmaksızın hüküm tesis edildiğini, primin davalı şirket nezdinde geciktirici şarta bağlı bir borç olarak düzenlenmiş olup, çalışanların prime hak kazanmasının söz konusu şartın gerçekleşmesine bağlı olduğunu, fakat primin niteliği gereği ücret eki olduğundan 5 yıllık zaman aşımı süresine tabi olup dava tarihi dikkate alındığında, geciktirici koşulun gerçekleşmesi ve davacının 2013 yılında performans primine hak kazandığının kabulü halinde dahi, davacının 31/12/2013 tarihi itibariyle performans prim alacağını hak kazanacak olduğu dikkate alındığında, 2013 yılına ait prim alacağının zaman aşımına uğradığını, mahkemece verilen kabul kararının hukuku aykırı olduğunu, yerel mahkeme kararında önceki yıllarda...

    Dosyadaki yazılara,hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere, bu delillerin takdirinde isabetsizlik görülmemesine ve özellikle ikramiye ödemesi yapılan yıllar bakımından ayrıca ilave tediye alacağına hükmedilmemesinin Dairemiz uygulamalarına uygun bulunduğu, her ne kadar davanın kısmı dava olarak açıldığı ve kısmı davada ıslah edilen kısımlar yönünden süresinde zaman aşımı defi ileri sürülmesi halinde bu zaman aşımı define değer verilmesi gerekir ise de davalı vekilinin dosyaya sunduğu 19.09.2018 havale tarihli dilekçesindeki zaman aşımı definin ayrıca ve açıkça ıslahla arttırılan kısımlara yönelik olmayıp, cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla davaya karşı zaman aşımı define ilişkin olduğu, buna dair mahkemece gerekçesinin de isabetli olduğunun anlaşılmasına göre usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılan hükme yönelik davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 'nın 353/1- b-1. maddesi gereğince AYRI...

    Buna göre fatura tarihi itibarıyla teslimin gerçekleştiği karinesinin aksi davacı tarafça ispatlanamadığından davacının zaman aşımı süresinin başlangıcına yönelik istinaf sebebi yerinde değildir. Alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren zaman aşımı süresi içinde takip yapılmadığından ve takipten önce zaman aşımının kesildiği veya durduğu davacı tarafça iddia ve ispat edilmediğinden mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygundur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK'nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir....

      Bu düzenlemeler dikkate alındığında,08.12.1993- 06.07.2004 tarihleri arasındaki döneme ait Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasa'nın 102. maddesinde belirtilen beş yıllık zaman aşımı süresinin, 06.07.2004 tarihinden sonraki alacaklar için ise genel zaman aşımı olan on yıllık zaman aşımı süresinin uygulanması gerekmektedir. Dosyadaki bilgi ve belgelerin tetkikinde; Dava konusu olayda 2018/29259 ve 2018/29260 nolu takip dosyalarından davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinin 05/11/2018 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, davacı tarafından 6183 sayılı Yasa'nın 58 inci maddesinde öngörülen 15 günlük hak düşürücü süre içinde 08/11/2018 tarihinde ödeme emirlerinin iptali için dava açıldığı anlaşılmıştır....

      2 hafta olarak belirlendiğini, HUMK dönemlerinde ise 15 gün olarak uygulandığını, bu süre içinde ileri sürülmeyen defi ve itirazların yasal süre geçtikten sonra ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, davalı Nedim Arslan'ın defi ve itirazları süresinde ileri sürmediğini, daha sonra dosyayı temlik ettiğini ve temlik alanın beyanda bulunduğunu, bu nedenle temlik alan İmat Güven'in beyanlarının hukuken defi ve itiraz niteliği olmadığının açık olduğunu, davalı yanca dayanılan ihtiyati tedbiri 18/07/2013 tarihinde kaldıran mahkemenin 14/04/2014 tarihinde satışın durdurulmasına karar verdiğini, yani davalı satış dışındaki takip ve icra işlemlerine devam edebilecek iken 14/04/2014 tarihinden sonra zamanaşımını kesici herhangi bir işlem yapmadığını, mahkemece bu hususunda değerlendirilmediğini, davalı yanın 19/01/2010 tarihinden 24/10/2013 tarihine kadar zamanaşımını kesecek herhangi bir işlem yapılmadığı yönündeki beyanlarının gerçek dışı olduğunu ileri sürse de zamanaşımını kesen işlemlerin tahdidi...

      Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının tüm mal varlığı araştırmasının yapıldığını, bilinen adreslerine haciz işlemi uygulandığını, ancak davacının haczi kabil mal varlığına rastlanmadığını, tasarrufun iptali davalarının açıldığını, 19/01/2018 tarihinde borçlunun ticaret sicilde kayıtlı adresinde haciz işlemi tatbik edildiğini, davacının haczi kabil hiçbir malına rastlanmadığı, bu tutanağın İİK 143. madde gereğince kesin aciz belgesi niteliğinde olduğunu, tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren 20 yıllık zaman aşımı süresinin uygulanacağını, ayrıca aciz belgesi yok kabul edilse dahi pandemi sürecinde zaman aşımı sürelerinin 3 ay durması nedeni ile zaman aşımının gerçekleşmeyeceğini, son işlem tarihi 19/01/2018 kabul edilse dahi zaman aşımı süreleri 3 ay ertelendiğinden zaman aşımının bitiş tarihinin 12/04/2021 olduğunu, ayrıca UYAP sistemi üzerinden 20/03/2019, 28/02/2020 ve 10/02/2021 tarihlerinde haciz talebinde bulunduklarını, icra müdürlüğünün talebin yerine getirilmediğine...

      dolduğu, davalının da süresi içerisinde zaman aşımı itirazında bulunduğu anlaşıldığından davanın zaman aşımı nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir....

        Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kısmen kabulü ile, 500 YTL maddi tazminatın ve 5.000YTL manevi tazminatın kaza tarihi olan 8.8.2001 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı yana verilmesine, Fazla talebin davalı tarafın zaman aşımı defi nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına ve manevi tazminatın takdirinde B.K.nun 47.maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 15.60....

          Hüküm süresi içinde davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Davalının zamanaşımı defi sonucunda davacının talep ettiği 14.000,00 TL. fazla çalışma ücreti alacağının indirimsiz 12.589,71 TL. 5.000,00 TL. talep ettiği hafta tatili ücreti alacağının indirimsiz 4.496,00 TL. ve 1.000,00 TL. talep ettiği genel tatil ücretinin indirimsiz 504,46 TL. olarak hesaplanması karşısında taktiri indirim dışında zaman aşımı nedeni ile reddedilen miktarlar olduğu halde zamanaşımı sonucu oluşan red nedeni ile vekille temsil edilen davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi hatalı olup, bozma sebebi ise de bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı...

            UYAP Entegrasyonu