O halde yukarıdaki açıklamalar ışığı altında şikayet eden 3. kişiye yapılan tebliğ işlemleri usulsüz olduğundan şikayetin kabulü gerekirken yazılı şekilde reddi isabetsiz olup kararın bu nedenle bozulması gerekirken Dairemizce Mahkeme kararının sonucu itibariyle doğru olduğundan bahisle onandığı anlaşılmakla şikayet edenin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir. SONUÇ : Şikayet eden 3. kişinin karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile Dairemizin 03/11/2014 tarih ve 2014/19824 E. - 2014/25810 K. sayılı onama kararının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 24/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
O halde yukarıdaki açıklamalar ışığı altında şikayet eden 3. kişiye yapılan tebliğ işlemleri usulsüz olduğundan şikayetin kabulü gerekirken yazılı şekilde reddi isabetsiz olup kararın bu nedenle bozulması gerekirken Dairemizce onandığı anlaşılmakla şikayet edenin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir. SONUÇ : Şikayet eden 3. kişinin karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile Dairemizin 30.10.2014 tarih ve 2014/18817-25580 sayılı onama kararının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 24/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Fikret Koral Kaplan'ın 28/01/2019 tarihinde talep dilekçesi gönderdiği ve 11/02/2019 tarihinde vekalet suret harcını ve baro pulunu yatırarak vekaletnamesini sunduğu dolayısıyla usulsüz tebligata 28/01/2019 tarihinde ıttıla kesbettiği ( öğrendiği), usulsüz tebligata ilişkin şikayetin İ.İ.K.'nun 16. maddesi gereğince öğrenme tarihinden itibaren 7 gün içerisinde icra hukuk mahkemesine yapılması gerekmekte iken yasal 7 günlük itiraz süresi geçtikten sonra tebligatların usulsüzlüğüne ilişkin şikayet yoluna müracaat ettiği anlaşıldığından şikayetin kısmen kabul- kısmen reddi ile kıymet takdirinin usulsüz tebliğine ilişkin şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine, kıymet takdirine itiraz şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine, satış ilanının borçlu asile tebliğine ilişkin işlemin iptaline karar verilmiştir....
ŞİKAYET Borçlular şikayet dilekçelerinde; borçlu ... adına çıkartılan tebligatların usulsüz olduğunu, 675 sayılı KHK'nın 16/3. maddesi gereğince, asıl kredi borçlusu şirketin 667 sayılı KHK kapsamında kapatılarak malvarlığının kamulaştırılması nedeniyle 670 ve 675 sayılı KHK'lar uyarınca, alacaklının alacağın tahsili için Gelir İdaresi Başkanlığına müracaat etmesi gerekirken, kredi sözleşmesinin müteselsil kefili olan şikayetçi borçlular hakkında takip başlatmasının usulsüz olduğunu ileri sürerek, takibin iptalini talep etmişlerdir. II. CEVAP Şikayet edilen alacaklı banka cevap dilekçesinde; şikayetin, hangi tebligata ilişkin olduğu açık olmadığından dinlenemeyeceğini, alacaklı tarafından asıl borçlu şirketten olan alacakların ödenmesi için Ankara KHK Komisyonuna başvuru yapıldığını, 670 ve 675 sayılı KHK'lar gereğince borcun kefaletten kaynaklanması halinde KHK'lara tabi olmadığını ileri sürerek, şikayetin reddini istemiştir. III....
Şikayet dilekçesinde ileri sürülmeyen ve kamu düzenine ilişkin olmayan bu iddianın temyiz aşamasında değerlendirilemeyeceği tabiidir. Bu durumda, borçlunun en geç 04.02.2016 tarihi itibariyle icra takibinden haberdar olduğunun kabulü gerekeceğinden, 11.04.2016 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuru, İİK.nun 16/1.maddesinde öngörülen yedi günlük süreden sonradır. O halde; Dairemizin önceki bozma ilamının maddi hataya müstenit olduğu, maddi hataya dayalı bozma kararına uyulmasının ise usuli kazanılmış hak teşkil etmeyeceği gözetilerek, mahkemece, borçlunun usulsüz tebligata yönelik şikayeti ile imzaya itirazının süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, tebligata yönelik şikayetin kabulü ile Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğünün 2021/1787 E sayılı icra takip dosyasında borçlu Ozancan Yıldırım'a yapılan tebligatın iptaline, tebliğ tarihi olarak beyan tarihi olan 26/05/2021 tarihinin kabulüne, tebligatın usulsüz olması nedeniyle iptaline karar verilmiş olmakla; usulsüz tebligata dayalı olarak yapılan icrai işlemlerin iptaline, kararın gereğinin icra müdürlüğünce yerine getirilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ödeme emrinin davacı borçlunun mernis adresine gönderildiğini, tebligatın iade edilmesi nedeniyle bu defa TK 21.maddesi şerhli gönderdikleri tebligatın usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, davacının yazlık adresinin mernis adresi olmadığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Bu durumda usulsüz tebligata ilişkin şikayetin neticesi beklenerek, bu şikayet sonucu ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi halinde, düzeltilen tebliğ tarihine göre başvurunun süresinde olup olmadığı belirlendikten sonra işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek doğrudan şikayetin esası hakkında hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 30.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Başsavcılığına verilen 04.08.2014 tarihli şikayet dilekçesinde ve ayrıca borçlu ...’ın Savcılığa bizzat verdiği 08.08.2014 tarihli beyanında, tehditle boş senet imzalatıldığının, senedin sonradan keyfi olarak 400.000 TL miktar şeklinde doldurulup İstanbul 4. İcra Müdürlüğünün 2014/21785 Esas sayılı dosyasında takibe konulduğunun bildirildiği görülmektedir. Bu durumda, borçlunun, takipten ve usulsüz tebliğ işleminden en geç 08.08.2014 tarihinde haberdar olduğu, ancak bu tarihten itibaren İİK'nun 16/1.maddesinde öngörülen (7) günlük şikayet süresini geçirdikten sonra 05.06.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, usulsüz tebligata ilişkin şikayetin ve buna bağlı olarak yetki itirazının süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
İcra Müdürlüğünün 2017/37862Esas sayılı dosyasından yapılan usulsüz tebligatın ve ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesi gerekçeli kararında özetle; "...Dava usulsüz tebligat şikayetidir. İcra dosyasının incelenmesinde şikayetçi vekilinin 06.09.2018 tarihinde dosyaya vekaletname sunduğu görülmüştür. İş bu şikayet davası ise 19.04.2019 tarihinde açılmıştır. Şikayetçi tarafın 06.09.2018 tarihinde takipten haberdar olduğu ve bu öğrenme tarihine göre de İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreyi geçirdikten sonra usulsüz tebliğ şikayetinde bulunduğu anlaşılmakla şikayetin reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; Şikayetin reddine karar verildiği görülmüştür....
Davacının usulsüz tebligata ilişkin şikayetinin reddine karar verildiğinden bu çerçevede davacı borçlunun yedi gün içinde icra dairesine itirazını bildirmesi gerekli olduğu halde bu süre geçtikten sonra yapılan itiraz sonuç doğurmayacaktır. Öte yandan ödeme emrine yönelik şikayetler ve takip işlemlerine yönelik şikayetlerin ise öğrenmeden itibaren yedi gün içinde ileri sürülmesi gerekmektedir....