-K A R A R- Şikayetçi vekili, şikayet olunanın alacaklı olduğu takip dosyasına sıra cetvelinde birinci sırada yer verildiğini, söz konusu takip dosyasında ödeme emrinin Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre usulsüz olarak tebliğ edilmesine ve bu tebliğ işleminden sonra ilanen tebligat yapılmasına rağmen ihtiyati haczin kesinleşme tarihinin usulsüz olarak yapılan ilk tebligata göre belirlendiğini, bu nedenle müvekkilinin alacaklı olduğu takip dosyasının sıra cetvelinin ikinci sırasında yer aldığını ileri sürerek, sıra cetvelinin birinci sırasının iptaline, müvekkilinin alacaklı olduğu takip dosyasının birinci sıraya alınmasına karar verilmesini talep etmiştir. Şikayet olunan vekili, sıra cetvelinin doğru olarak düzenlendiğini savunarak, şikayetin reddine karar verilmesini istemiştir....
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 17/02/2020 tarihinde tebligat parçasının icra dosyasına henüz dönmemiş olduğunu, usulsüz tebligata ilişkin herhangi bir bilginin icra dosyasında bulunmadığını, müvekkilinin icra dosyasını E-Devletten haricen öğrendiğini, bu nedenle 17/02/2020 tarihinde icra dosyasında olmayan tebligat parçasına ilişkin şikayette bulunmalarının imkansız olduğunu, bu nedenle istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, şikayetin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayetini, İİK'nun 16/1. maddesi gereğince bu işlemi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde icra mahkemesine yapması zorunludur Diğer taraftan; 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince; tebligatın usulsüz olması halinde, muhatabı tebliğinden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir....
Bu durumda şikayetçi borçlunun, usulsüz tebliğ işlemini öğrendiği 01/11/2019 tarihinden itibaren yasal yedi günlük süre geçtikten sonra 26/11/2019 tarihinde icra mahkemesine başvurmuş olması karşısında, davanın süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken esastan incelenerek reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Yukarıda belirtilen nedenlerle; ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında usulsüz tebligata ilişkin şikayetin süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiği halde esastan reddine ilişkin hüküm tesisinin isabetsiz olduğu ancak söz konusu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerekli kılmadığı anlaşıldığından HMK'nın 353/1- b.2. bendi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına " Usulsüz tebligata ilişkin şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine" dair karar verilmesi gerektiğinden aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince, " taraflar arasındaki uyuşmazlık ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olup olmadığı noktasındadır.Bu tür şikayet öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük süreye tabidir. Davaya konu tebligata dair adresin bulunduğu yapı için, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün 21.11.2019 tarih ve E.22083 sayılı talebi üzerine tapu müdürlüğünce riskli yapı şerhi konulmuş ise de yargılama sırasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Kırklareli İl Müdürlüğü ile Kırklareli Belediye Başkanlığına yazılan müzekkerelere verilen cevaplardan tebligata konu yapının tahliye ve yıkım işlemlerine 18.10.2021 tarihi itibariyle başlanacağı bildirildiğinden, ödeme emrinin tebliğ tarihi itibari ile yapının tahliye edilmediği ve yıkım işlemlerine de başlanmadığı anlaşılmıştır....
Usulsüz tebligata ilişkin şikayet yönünden süre öğrenme tarihi ile başlayacağından dosya içerisinde mübrez belgeden de anlaşılacağı üzere borçlu tarafın 29/06/2020 tarihli dilekçesi ile dosyanın bir örneğinin kendisine verilmesini talep ettiği, bu tarih itibariyle takipten haberdar olduğu, yalnız mahkememize usulsüz tebligata ilişkin şikayet dilekçesini 08/03/2021 tarihinde ibraz ettiği, bu itibarla şikayetin yasada öngörülen süre içerisinde yapılmadığı, dosya kapsamı, ileri sürülen dava sebepleri dikkate alındığında şikayetçi borçlu şikayetinin ve itirazlarının süre yönünden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur...." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; Şikayetin ve borca itirazın süre yönünden REDDİNE," karar verildiği görülmüştür....
Uyuşmazlık; İİK 'nın 89/1, 2 ve 3. maddeleri gereğince düzenlenen haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğine ve 27/07/2021 tarihli memur işlemine yönelik şikayet niteliğindedir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZET: İlk derece mahkemesi tarafından, 10/12/2020 tarihinde borçlunun adresinde yapılan hacizde, borçlunun bizzat haciz mahallinde hazır bulunduğunun haciz tutanağı ile sabit olduğu, bu durumda icra takibinden 10/12/2020 tarihi itibariyle haberdar olduğu , öğrenmeden itibaren yasal 7 günlük sürede usulsüz tebliğ iddiasının ileri sürülmediği gerekçesi ile şikayetin süreden reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, dava dilekçesindeki iddiaları tekrarla ,müvekkili T1`ın takip dosyasından hacze gelindiği tarih olan 24/12/2020 tarihinde haberdar olduğunu usulsüz tebligata ilişkin şikayet bu tarihten itibaren yasal süresi içerisinde yapılmış olduğunu ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur....
Bu maddenin uygulanabilmesi için usulsüz de olsa yapılmış bir tebligat bulunmalıdır. Hukuk Genel Kurulu'nun 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258 E. - 1991/344 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere “...usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesi önüne getirmesi gereklidir.” Muhatap, şikayet dilekçesinde öğrenme tarihi bildirmemiş ise, en geç şikayet tarihinde usulsüz tebligatı öğrendiğinin kabulü gerekir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;t akip tarihi ve ödeme emrinin tebliğ tarihi itibariyle (24.12.2021) davacının UETS hesabının aktif olmaması nedeniyle kurum sistemlerinde tespit edilemediği gibi e-tebligat almaya da kapalı olması nedeniyle elverişli olmadığı, davalı tarafın kendisinden kaynaklanmayan bu zorunlu sebep dolayısıyla davacı limited şirkete ödeme emri ve dayanak belgeyi e-tebligat olarak gönderememesinin tebligatı usulsüz hale getirmeyeceği, davacı adına çıkartılmış ödeme emri ve dayanak belgeyi bulunduran tebligatın; hükmi şahıslara çıkartılan tebligata ilişkin Tebligat Kanununun 12, 13 ve 35. maddelerine uygun şekilde tebliğ edildiği ve yapılan tebligata dair herhangi bir usulsüzlük olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....
18/09/2019 tarihinde yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, bu nedenle usulsüz tebligata ilişkin öğrenme tarihinin 11/01/2021 olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir....