WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Karara karşı davalı T3 istinaf başvurusunda bulunarak; 07/11/2019 tarihinde icra müdürlüğüne gerekli masraflar yatırılarak icra takibi başlatıldığını, icra müdürlüğünün davacı şirketin tebligat adresine usulüne uygun olarak e-tebligat çıkardığını, icra takibinin Uyap sistemi üzerinden online olarak davacı şirketin vergi numarası ve mersis numarası girilerek başlatıldığını, vergi numarası ve mersis numarasının doğru olduktan sonra ünvanın bir öneminin bulunmadığını, e-tebligat sisteminin Adalet Bakanlığı, Uyap sistemi, PTT ve davacı şirket arasında gerçekleştirilen işlemler neticesinde oluşturulduğunu, tarafların ve icra müdürlüğünün bu sisteme herhangi bir müdahalelerinin olmadığını, usulsüz tebligata ilişkin iddialarının asılsız olduğunu, tebligata dair yapılan işlemlerin usulüne uygun olduğunu, icra müdürlüğünün 3 kez tebligat sonuç sorgulaması yaptığını, üçünün de aynı sonucu verdiğini, davacının mesaj gelmediği iddiasının da kötü niyetli olduğunu veya dilekçesinde belirtilen...

Somut olayda borçlunun bilinen en son adresi şikayet dilekçesinde belirttiği Dikmen/Ankara adresidir. Her ne kadar şikayetçiye HMK'nun 119/2 ve 115/2 maddeleri gereğince usuli eksikliklerin yerine getirilmesi için ihtarlı davetiye çıkarılmış ise de, tebligat adresi olarak şikayet dilekçesinde belirttiği ve borçlunun bilinen adresi olan “Dikmen/Ankara” adresi yerine, mernis adresi olan “Yenişehir/Diyarbakır” adresine çıkarılan tebligat usulsüz olup, şikayetçiye gönderilen ihtarname yok hükmünde olmakla, bu ihtara dayalı olarak dava şartı yokluğundan istemin reddi isabetsizdir. SONUÇ : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, "...Dosyada bulunan tüm bilgi, belge ve beyanlar birlikte değerlendirildiğinde; Dava konusunun usulsüz tebligat şikayetine yönelik olduğu; Kural olarak, tebliğin muhatabın bilinen son adresinde bizzat muhatabın kendisine yapılması gerektiği, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan adresinin bilinen son yerleşim adresi olarak kabul edilerek tebligat yapılacağı, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi, gösterilen -daha önce tebliğ evrakının gönderilip bila tebliğ geri döndüğü -adres ise muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa bile 21/2' ye göre tebliğ yapılacağı, İcra dosyası kapsamında ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olarak yapıldığı anlaşıldığından usulsüz tebligat davasının reddine..." dair karar verildiği görülmüştür....

    İcra Müdürlüğü'nün 2011/23334 sayılı dosyasından yaptığı takipte, müvekkiline usulsüz olarak İİK'nın 89/1, 89/2 ve 89/3 maddeleri uyarınca haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini, şirket yetkilileri yurtdışında olduklarından bu tebligatlardan haricen yeni haberdar olduklarını, işbu haciz ihbarnamelerinin hiçbir zaman müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini, müvekkilinin ne davalıya ne de diğer borçlulara bir borcunun olmadığını, aralarında bir ticari ilişki bulunmadığını, usulsüz tebligata ilişkin olarak icra hukuk mahkemesinde dava açıldığını belirterek, davalıya borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının iddialarının doğru olmadığını, HMK'nın 119.maddesine göre belgeler ve deliller sunulmadığını belirterek, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

      Somut olayda; davalının davacı aleyhine, alacağının tahsili için kambiyo takibine geçtiği, davacının dava dilekçesinde açıkça ödeme emri tebligatının usulsüz olması sebebi ile ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesini ve borca, imzaya itirazının kabulünü talep ettiği halde, borçlunun isteminin gecikmiş itiraz talebi olarak değerlendirilmesi yerinde görülmemiştir. Borçlunun başvurusu, usulsüz tebligata dayalı, tebliğ tarihinin düzeltilmesi istemi olarak tavsif edilmelidir. Bu durumda usulsüz tebligata ilişkin şikayet değerlendirilerek sonucuna göre imzaya ve borca itirazlarının da değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Bu nedenle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK'nun 353/(1)-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın açıklanan hususlar yönünden yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

      Maddeye göre tebligat yapılması hususunun tebligat parçası üzerine şerh düşüldüğü, bu nedenle usulsüz tebligat şikayetinin reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararının yasaya uygun olduğu anlaşılmakla istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

      Kabul anlamına gelmemek kaydıyla mahkemenin ödeme emri tebligatını usulsüz kabul ettiği takdirde davalı kurum aleyhine yargılama giderlerine hükmetmemek gerektiğini, işbu şikayet konusunun, usulsüz tebliğ işlemine dayanmakta olduğunu salt tebliğ memurunun eyleminden kaynaklanmakta olduğunu, bu sebeple, davalının kendisi aleyhine dava açılmasına kusuruyla sebebiyet verdiğinin kabulünün mümkün olmadığının, sebebiyet ilkesi gereğince davalı aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesinin hakkaniyet gereği olduğunu, davanın reddine karar verilerek vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

      Hukuk Dairesinin 13.05.2013 gün ve 2013/12697 E. 2013/18281 K. sayılı ilamı ile; (…Borçlu vekilinin, ödeme emrinin müvekkiline usulsüz tebliğ edildiğini iddia ederek iptalini talep ettiği, mahkemece, ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu ancak alacaklı tarafından açılan tahliye davasında borçluya gönderilen duruşma davetiyesinin tebliğ edildiği, bu mahkemedeki tebligatın usulsüzlüğünün şikayet konusu edilemeyeceği, borçlunun bu yöndeki itirazlarını temyiz nedeni olarak ileri sürmesi gerekeceği, dolayısıyla borçlunun takipten haberdar olmuş sayılacağı için usulsüz tebligata ilişkin şikayetin yasal 7 günlük sürede yapılmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği görülmüştür....

        Yani; tebligatı çıkaran merci tarafından, adres kayıt sitemine ilişkin olarak şerh verilmeden tebliğ memuru tarafından 2l/2. maddeye göre tebliğ işlemi yapılamaz. Somut olayda da, davacı borçlunun bildirilen "Kavaklı Mah.Üftade Sok. No:8 İç Kapı No:5 Osmangazi/Bursa" adresine gönderilen ödeme emri tebligatının iade edilmesi üzerine, davacının o tarih itibariyle AKS 'de kayıtlı Mernis adresine Tebligat Kanununun 21/2 maddesi şerhi ile gönderilen ödeme emri tebligatının 15/04/2022 tarihinde Tebligat Kanunun 21/2. Maddesine ve usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği görülmektedir. O halde mahkemece; yukarıda açıklanan nedenlerle, usulsüz tebligata ilişkin şikayetin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. B-DAVACININ ÖDEME EMRİNE YÖNELİK ŞİKAYETİ YÖNÜNDEN YAPILAN İNCELEMEDE; Bu yöndeki şikayet süresiz nitelikte olmayıp, usulsüz olduğu belirtilen işlemin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük yasal süre içerisinde şikayette bulunulması zorunludur....

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; Mahkemece, üçüncü haciz ihbarnamesinin usulüne uygun olarak davacıya 28/10/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacının en geç üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi olan 28/10/2019 tarihinde, şikayete konu ikinci ve birinci haciz ihbarnamesi tebligatından haberdar olduğunun kabulünün gerektiği, bu durumda, davacı üçüncü kişinin, üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği 28/10/2019 tarihinden itibaren İİK'nun 16/1. maddesinde belirtilen yasal yedi günlük süre içinde icra mahkemesine şikayette bulunmadığından, 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnamelerine ilişkin şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, icra müdürlüğü işleminin usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek, asıl ve birleşen 2019/805- 2019/1035 esas ve karar sayılı davaların şikayet nedeniyle reddi ile 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğine ilişkin şikayetin süre yönünden reddine, 89/3 haciz ihbarnamesinin usulsüz tebliğine ilişkin şikayetin esastan reddine, icra müdürlüğü...

        UYAP Entegrasyonu