WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/09/2022 tarih ve 2022/664 Esas sayılı Ara Kararı ile; "1-Davacı vekilinin; a-Usulsüz tebligat şikayetinin İcra Hukuk Mahkemesince değerlendirilmesi gerektiğinden ve diğer talepler taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında yargılama neticesinde tespit edilebileceğinden davacının İİK.'nın 72/3 maddesi gereğince paranın alacaklıya ödenmemesi tedbir talebinin reddine, b-Takipten sonra açılan menfi tespit davasında takip durdurulamayacağından İİK.'nın 72/2 maddesi gereğince bu yöndeki tedbir talebin reddine, c-Usulsüz tebligat nedeni ile haczin kaldırılması talebi şikayet yoluyla İcra Hukuk Mahkemesinden istenebileceğinden bu yöndeki talebin reddine, " karar verilmiştir. Davacı vekili 26/09/2022 havale tarihli beyan dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin 23/09/2022 tarihli ara kararı uyarınca reddedilen tedbir talebinin yeniden değerlendirilerek İİK.'...

    Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin yengesine yapılan tebligatın geçerli bir tebligat olmayıp Tebligat Kanunu hükümlerine göre usulsüz yapılan tebligata istinaden kanunda öngörülen sürelerin başladığının varsayılmayacağını, postanın geldiği gün misafir olarak o evde bulunan yengesine tebligatın yapılmış olup yengesinin tebligat hakkında davacıya bilgi vermediğini, yengesinin ikamet adresinin farklı olup müvekkiliyle aynı evde yaşayan birisi olmadığını, şikayet süresinin haczin öğrenildiği tarihten itibaren başlayacağından müvekkiline yapılmış başkaca bir tebligatın yahut bildirimin olmadığını, haczedilmezlik şikayet süresinin başladığından bahisle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....

    Hukuk Dairesi 2012/17610 esas sayılı ve 2012/34966 karar sayılı ilamında da tebligatın aşamaları ve nasıl yapılacağının belirtildiğini, bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre çıkarılması gerektiğini, direkt 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılarak muhtara tebliğ edilmesinin doğru olmayacağını, bu durumun Anayasa'nın 36. maddesine aykırılık teşkil ettiğini ve savunma hakkının kısıtlandığını, normal tebligat çıkarılmadığı gibi, TK. 21/2 göre tebligat yapılmış gibi gösterilerek haczin tatbik edildiğini, ödeme emri tebliğ edilmeden konulan haczin usulsüz olduğunu, ayrıca TK'nın 21.maddesi şartlarının yerine getirilmediğini ileri sürerek tebliğ tarihinin 01.10.2021 olarak kabulüne, 05.10.2021 tarihli icra müdürlük işleminin iptaline, takibin durdurulmasına ve araç üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

    Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde; davacının takibin tarafı olmadığını, bu nedenle haczin kaldırılmasını talep edemeyeceğini, nitekim icra dosyasından 3.kişilerin haczin kaldırılması taleplerinin kabulüne dair verilen icra müdürlüğü kararlarının, şikayet üzerine Mahkemece kaldırıldığını ve Mahkeme kararının onandığını, davacının tapu kaydındaki haczi görerek taşınmazı satın aldığını, dava dışı borçlu ile şikayet eden arasındaki icra takibi dışındaki sebeplerden doğan uyuşmazlıkların bu şikayette değerlendirilemeyeceğini beyanla şikayetin reddine ve tazminata karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme; borçlu Uğur İthalat İhracat İnş San. ve Tic....

    Somut olayda; taşınmaz üzerine konulan haciz tarihinden sonra, Bakırköy 10.Asliye Hukuk mahkemesince 2009/157 esas 2009/352 karar sayılı Mahkemesi’nin kararı ile tapu kaydının iptali ve tescile karar verildiği ve verilen kararın 09/02/2012 tarihinde kesinleştiğinden davacının haczin mahkeme ilamı gereğince kaldırılması talebi yerinde görülmemiştir....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre davalı tarafından davacı hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde bulunulduğu, davacı tarafından ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiası ile şikayette ve borca itirazda bulunulduğu ,ilk derece mahkemesi tarafından davanın usulden reddine karar verildiği, davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Bakırköy 1 İcra Hukuk Mahkemesi 2019/365 Esas sayılı dosyası UYAP üzerinden incelenmiş, davacı tarafından davalıya karşı açılmış, aynı icra dosyasına ilişkin olarak hacze ıttıla tarihinin 19.07.2019 olarak kabulü ile davacının haline münasip evine haciz konulduğu iddiası ile haczin kaldırılması talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır....

    Şikayetçi 3. kişinin taşınmazı borçludan devralmasından sonra yenileme niteliğinde tapu kaydına haciz konulmuş ise de İcra ve İflas Kanununda taşınmaz üzerine konulan haczin yenilenmesi diye bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından olsa da konulan her haciz yeni bir haciz niteliğindedir. Diğer yandan icra mahkemesince verilen kararlar, kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemekle birlikte, aynı takip dosyası nedeniyle, aynı taraflar arasında ve aynı konuda daha önce verilen icra mahkemesi kararları, kesinleşmek koşuluyla sonraki şikayet yönünden kesin hüküm teşkil ederler. Somut olayda, şikayetçi 3. kişinin daha önce de taşınmaz üzerine konulan haczin kaldırılması için icra mahkemesine başvurduğu ve ... İcra Hukuk Mahkemesi' nin 24/01/2013 tarihli, 2012/870 E. 2013/ 40 K. sayılı kararı ile “davanın kabulüne, ... İcra Müdürlüğü'nün 2010/1583 takip sayılı dosyasında ... adına kayıtlı ... Mah. ... ada, ... parsel, ......

      Şikayetçi 3. kişinin taşınmazı borçludan devralmasından sonra yenileme niteliğinde tapu kaydına haciz konulmuş ise de İcra ve İflas Kanununda taşınmaz üzerine konulan haczin yenilenmesi diye bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından olsa da konulan her haciz yeni bir haciz niteliğindedir.Diğer yandan icra mahkemesince verilen kararlar, kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemekle birlikte, aynı takip dosyası nedeniyle, aynı taraflar arasında ve aynı konuda daha önce verilen icra mahkemesi kararları, kesinleşmek koşuluyla sonraki şikayet yönünden kesin hüküm teşkil ederler. Somut olayda, şikayetçi 3. kişinin daha önce de taşınmaz üzerine konulan haczin kaldırılması için icra mahkemesine başvurduğu ve ... 1. İcra Hukuk Mahkemesi' nin 24/01/2013 tarihli, 2012/869 E. 2013/39 K. sayılı kararı ile “davanın kabulüne, ... 1. İcra Müdürlüğü'nün 2010/1584 takip sayılı dosyasında ... adına kayıtlı ......

        İcra Dairesi'nin 2020/11196 esas sayılı dosyasındaki işlemlere ilişkin yapmış olduğu itirazın ve şikayetin kabulüne, İcra Müdürlüğünün 08/10/2020 tarihli ödeme emri gönderilmesine ve 14/10/2020 tarihli müvekkilinin taşınmazlarına ihtiyati haciz konulmasına ilişkin işlemin iptaline, 14/10/2020 tarihli ihtiyati haciz işleminden sonra süresi içinde ödeme emri gönderilmediğinden ihtiyati haczin hükümsüz sayılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini mahkememizden talep ve dava etmiştir....

        Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğu iddiası İİK.nun 16. maddesi kapsamında şikayet olup açıkça ve delilleriyle ileri sürülmesi gerekir (HGK'nun 27.01.2010 tarih 2009/12-539 E.,2010/16 sayılı kararı). Somut olayda borçlunun icra mahkemesine verdiği dilekçesinde kendisine gönderilen ödeme emri tebligatının usulsüz olduğuna dair açık bir iddiası bulunmamaktadır. Şikayet dilekçesinde yer alan: "ödeme emrinin muhtara bırakıldığı, ödeme emrinden 21.09.2015 tarihinde haberdar olunduğu" şeklindeki beyanlar usulsüz tebligat şikayeti olarak yorumlanamaz. Zira tebligat usulsüzlüğü ayrıca, açıkça ve delilleriyle ileri sürülmüş değildir. O halde yöntemine uygun olarak açıkça ve delilleriyle ileri sürülen bir tebligat usulsüzlük şikayeti bulunmadığı halde mahkemece hukuki tavsifte hataya düşülerek 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uygulanmak suretiyle tebliğ tarihinin düzeltilmesi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

          UYAP Entegrasyonu