nun 170/1. maddesi ve aynı kanunun 168/1-4 ve 168/1-5. maddesi uyarınca, imzaya itirazın ve kesinleşmeden önceki dönemdeki zamanaşımı iddiasının, ödeme emrinin tebliğ tarihinden veya tebliğin usulsüz olması halinde ise, usulsüz tebliğin muhatap tarafından muttali olunduğu tarihten itibaren beş günlük yasal süre içerisinde, icra mahkemesine yapılması gerekmektedir. Somut olayda ise, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere borçlu tarafa yapılan örnek 10 ekli ödeme emriği tebliği usulsüzdür. Bu halde ise TK.'nun 32. maddesi uyarınca usulsüz tebliğin muttali olunduğu tarihin tebliğ tarihi sayılacağından icra takibine ilişkin itiraz süresi tespit edilen bu tarihten itibaren başlar. Takip dosyasının incelenmesinde ise, 15.11.2012 tarihinde talimat icra dairesince haciz yapıldığı ve haciz esnasında hazır bulunan borçlunun haciz tarihinde ödeme emri tebligatını öğrendiği borçlu tarafından icra mahkemesine başvuru tarihinin ise 22.11.2012 tarihinde yapıldığı görülmektedir....
Davalı alacaklı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olarak yapıldığını, borçlunun icra dairesine 30/12/2021 tarihinde borca itiraz dilekçesi sunduğunu, itiraz dilekçesinden yaklaşık 3,5 ay geçtikten sonra iş bu şikayeti yaparak tebligat işlemine itiraz ettiğini, dolayısıyla usulsüz tebliğ şikayetinin süresinde olmadığını, ayrıca şikayet edenin borca ve kefalet ilişkisine yönelik beyanlarını da kabul etmediklerini, usulsüz tebligata ilişkin şikayette bu hususların dilekçeye yazılmasına anlam veremediklerini, tüm bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir....
Davalı alacaklı vekili istinaf başvurusuna cevap dilekçesinde özetle; İcra dosyasından gönderilen ödeme emri borçluya tebliğ edildiğini ve süresinde itiraz edilmeksizin kesinleştiğini, Dar yetkili icra hukuk mahkemesinin, takibin şekli açıdan usulüne uygun olup olmadığı - ilama aykrılık, usulsüz tebligat, imzaya itiraz, ödeme defi vb.- ile ilgili inceleme yapabileceğini, Davacı tarafın bu yönde bir itirazı bulunmadığını, İcra dosyası kesinleştikten sonra, şekli olarak bir eksikliği bulunmayan icra takibinin icra hukuk mahkemesince incelenmesi ve durdurulmasına karar verilmesi mümkün olmadığını belirterek mahkemenin vermiş olduğu davanın reddine ilişkin kararda hukuka aykırılık söz konusu olmadığından davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: Uyuşmazlık; ilamsız icra takibinde borca itiraz niteliğindedir....
Ancak, ilk derece mahkemesince, icra emrinin iptaline karar verildiğinden icra emrinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayetin konusuz kaldığı, yine icra müdürlüğünün yetkisine, borca ve ferilerine yönelik şikayetlerin ise bu aşamada incelenemeyeceği, zira bu iddiaların ödeme emrinin tebliğ edilmesinden sonra itiraz olarak icra müdürlüğüne bildirilmesinin gerektiği anlaşıldığından mahkemece, bu şikayetler yönünden karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerekirken icra emrinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayetin süre aşımından reddine karar verilmesi, icra müdürlüğünün yetkisine ve borca yönelik şikayetler hakkında da olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi isabetsiz olmuştur....
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK. nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayet aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılmalıdır. 7201 Sayılı Kanunun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Hukuk Genel Kurulunun 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258 esas ve 1991/344 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “..usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü İcra Mahkemesi önüne getirmesi gereklidir.” . Borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulunun 12.02.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez....
Didim İcra Müdürlüğünün 2018/1906 Esas sayılı dosyası incelendiğinde, davalı alacaklı tarafça davacı borçlu şirket aleyhine kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı, davacı borçluya 23/10/2018 tarihinde ödeme emri tebliğ edildiği, davacı tarafça 09/09/2019 tarihinde ödeme emri tebliğ tarihi düzeltilmesine ilişkin şikayette bulunulduğu, bildirdiği tarihe göre davanın süresinde açıldığı görülmüştür. Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğünün hükümlerine uyulmaksızın yapılan bir tebliğ işlemi usulsüz olmakla birlikte böyle bir tebligat mutlaka geçersiz sayılmaz. Tebligat usulsüz olsa bile, muhatap usulsüz tebliği öğrenmişse tebligat geçerli sayılır ve muhatabın öğrendiğini bildirdiği tarih tebliğ tarihi kabul edilir (Tebligat K.m.32). Muhatabın öğrenme tarihi olarak bildirdiği tarihin aksi ancak yazılı bir belge ile kanıtlanabilir. Beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanı ile ispat edilemez....
in 02.04.2012 tarihinde usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte borca itirazlarını ileri sürerek icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetçiye yapılan tebligatın usulsüz olduğu tespit edildikten sonra, icra dosyasında şikayetçinin süresinde borca itiraz etmiş olması sebebi ile usulsüz tebligat şikayetini ileri sürmekte hukuki yararı olmadığından davanın reddine karar verildiği görülmektedir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32.maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi, tebliğ tarihi olarak kabul edilir....
İcra Mahkemesi'nin 07.11.2019 tarih 2019/985 Esas, 2019/1018 Karar sayılı kararıyla borca itirazın süre yönünden reddine karar verildiği, iş bu borca itiraz davasının açılmasıyla birlikte öğrenmenin başlayacağı ve 26.08.2020 dava tarihi itibariyle borçlunun şikayetinin yasal 7 günlük sürede olmadığı anlaşıldığından, dosya kapsamı ve delil durumu değerlendirildiğinde, istinaf olunan kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, istinaf sebep ve gerekçelerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibine başlandığı, borçlular vekilinin icra mahkemesine başvurusunda müvekkillerine yapılan ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu, ileri sürerek borca ve imzaya itiraz ettiği, mahkemece; borçlu ...'...
İİK'nun 168/1. maddesinin 3, 4 ve 5. bentleri hükmüne göre, borçlunun borçlu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, imzaya itirazını ve takibin müstenidi olan senedin kambiyo senedi vasfına haiz olmadığına yönelik şikayetini yasal 5 günlük süresi içerisinde icra mahkemesine yapması zorunludur. Bu süre en geç ödeme emrinin, itiraz ya da şikayet edene tebliğinden sonra başlar. Bu süre, hak düşürücü süre niteliğinde olup mahkemece re'sen gözetilmelidir. Somut olayda, muteriz borçluya ait tebligat mazbatası icra müdürlüğü dosyasına dönmediğinden alınan ... müdürlüğü cevabına göre örnek 10 no'lu ödeme emrinin borçluya 21/01/2014 günü tebliğ edildiği; borçlunun İİK'nun 168. maddesi gereğince yasal 5 günlük itiraz süresi içerisinde 23/01/2014 günü yaptığı itirazının süresinde olduğu anlaşılmaktadır....