İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde "1- Davacının tebligat usulsüzlüğü şikayetinin REDDİNE, 2- Tebligat usulsüzlüğü şikayeti reddedildiğinden süresinde olmayan kambiyo vasfına yönelik şikayetin ve takibin iptali talebinin REDDİNE, 3- Şartları oluşmadığından davalının tazminat isteminin REDDİNE" karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından; dava dilekçesindeki nedenler tekrar edilerek, mahkemece verilen red kararının usul ve yasaya uygun olmadığı, tebligatın usulsüz olduğunun tespiti için bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği, buna karşılık bu yöndeki taleplerinin reddedildiği belirtilerek istinaf yasa yoluna başvurulduğu görülmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; tebligat usulsüzlüğü şikayeti ile birlikte kambiyo vasfına yönelik şikayete ilişkindir....
Uyuşmazlığın tebligat usulsüzlüğü şikayeti, yetkiye ve borca itiraz ile mükerrerlik ve senedin kambiyo vasfına ilişkin şikayet nedeniyle takibin iptali talebine ilişkin olduğu görüldü. Kayseri Banka Alacakları İcra Dairesinin 2020/1231 Esas sayılı dosyasının yapılan incelemesinde; davalı alacaklı ciranta T5 tarafından, davalı borçlu düzenleyenler T3 ve T1 ile borçlu lehtar T2 hakkında Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/51 E.-K....
İcra Müdürlüğü'nün 2010/7732 esas sayılı dosyasına ayrılan paydan ödenmesine karar verilmesini talep ve şikayet etmiştir. Şikayet olunan vekili, tebligatın hukuka uygun olduğunu, tebligatta olacak herhangi bir usulsüzlüğü ancak ilgisinin ileri sürebileceğini, Ziraat Bankası Ankara Şubesi'nde bulunan teminat üzerine 12.07.2010 tarihinde haciz konulduğunu, İİK nun 100. maddesi uyarınca bu tarihten sonra hacze iştirakın mümkün olmadığını, ihtiyati hacizde önce haciz konmasının yeterli olduğunu ve haczin kesinleşme tarihinin önemli olmadığını savunarak, itirazın reddini istemiştir. Mahkemece, şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, şikayetçi vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir....
Satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini isteme hakkı, sadece kendisine usulüne uygun tebligat yapılmayan ilgilisine ait olup, ihalenin feshini isteyen davacının, kendisine yapılan tebligatın usulsüz olduğunu da, ayrıca ve açıkça ileri sürmediği sürece, bu husus kamu düzeninden olmadığından, mahkemece resen fesih nedeni olarak incelenemez. Davacının dava dilekçesi incelendiğinde satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü açıkça ileri sürülmediği, bu durumda ihalenin feshine ilişkin davanın ihale tarihinden itibaren 7 günlük yasal süre içerisinde açılmadığı anlaşıldığından, dosya kapsamı ve delil durumu değerlendirildiğinde, istinaf olunan kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, istinaf sebep ve gerekçelerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla, istinaf başvurusunun HMK.353/1- b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Ltd. şirket vekili olarak tarafına tebliğ edimesi gerekirken müvekkili borçlu şirkete usulsüz olarak tebliğ edildiğini ileri sürerek taşınmazın ihalesinin feshini talep ettiği, mahkemece, şikayetçi vekiline satış ilanı tebliğ edildiği ve bu tebliğin usulsüzlüğü ileri sürülmediği gerekçesiyle, istemin süre aşımından reddine karar verildiği görülmektedir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 11. ve Avukatlık Kanunu'nun 41. maddeleri gereğince; vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunludur. Somut olayda satış ilanının borçlu şikayetçi D.. İnşaat San ve Tic. AŞ. vekili Av. O.. T..'a "dosya borçlusu şirketler vekili" açıklaması ile tebliğ edildiği görülmektedir. Satış ilanının borçlu D.. İnşaat San. ve Tic. AŞ. vekili sıfatıyla adı geçen vekile tebliğ edilmediğinden satış ilanı tebliği usulsüzdür. Nitekim şikayet dilekçesinde de borçlu vekili, D.. Şirket vekili olarak tarafına satış ilanı tebliğ edilmediğini açıkça ifade etmiştir....
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK.nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük süre içinde yapılması zorunludur. Somut olayda, borçlu, 16.6.2014 tarihli şikayet dilekçesinde ödeme emri tebliğ işleminden 06.5.2014 tarihinde haberdar olduğunu bildirdiğine göre, usulsüz tebligat şikayetini de bu tarihten itibaren en geç 7 gün içinde icra mahkemesinde ileri sürmesi gerekmektedir. Bu durumda, borçlunun bildirdiği öğrenme tarihine göre, 16.6.2014 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuru, İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süreden sonra olup, mahkemece, şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz ise de sonuçta istem reddedildiğinden sonucu itibariyle doğru olan kararın onanması gerekmiştir....
Somut olayda, borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu traktör üzerine 02/07/2015 tarihinde sistem üzerinden haciz şerhi işlendiği, bu hacze ilişkin 103 davetiyesinin borçluya 04/08/2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun şikayet dilekçesinde bu tebliğ işlemine yönelik bir tebligat usulsüzlüğü iddiasında bulunmadığı ve yasal yedi günlük süreden sonra 04/09/2015 tarihinde icra mahkemesine başvurduğu görülmüş olup şikayetin süresinde olmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan kabule göre de; mahkemece, şikayetçi borçlunun çiftçi olup olmadığı araştırılmadığı gibi, şikayetçinin çiftçilik mesleğini devam ettirebilmesi için, bu mesleği icra ettiği arazinin miktar ve vasfı da dikkate alınarak traktöre ihtiyacı olup olmadığı, ihtiyacı varsa şikayete konu traktörün kıymeti ile borçlunun haline münasip traktörü temin etmesi için gerekli bedelin de bilirkişi marifetiyle tespit ettirilmemesi de doğru değildir....
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Somut olayda, borçluya ait hacizli ve yakalamalı .... plakalı aracın, 15.09.2013 tarihinde Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekinlerince yakalanarak trafikten men edildiği, yapılan bu işleme ilişkin tutulan tutanakta, usulsüz tebligat şikayetine konu olan İzmir 19. İcra Müdürlüğünün 2013/5831E. Sayılı dosyasının açıkça belirtilmiş olduğu ve yine tutanakta araç sahibi ve sürücüsü olarak borçlu ...'in adı ve imzasının bulunduğu anlaşılmaktadır....
Somut olayda, kararı temyiz eden borçlu şirkete ödeme emrinin 10/07/2014 tarihinde tebliğ edildiği, yasal 5 günlük itiraz ve şikayet süresinin 15/07/2014 tarihinde sona erdiği halde, borçlu şirketin süresinden sonra 16/07/2014 tarihinde icra mahkemesine müracaatla takibin iptalini talep ettiği, tebligat usulsüzlüğü yönünde bir itiraz da ileri sürmediği anlaşılmıştır. İİK'nun 168/5. maddesi uyarınca talebin süreden reddi gerekirken, işin esası incelenerek sonuca gidilmesi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu itibariyle doğru kararın onanması gerekmiştir....
Borçluların yetkili icra dairesinden gönderilen ödeme emrine karşı süresi içerisinde borca, imzaya itiraz ve şikayet hakkı bulunmaktadır. O halde mahkemece yapılacak iş, öncelikle tebligat usulsüzlüğü şikayetinin incelenmesi bu şikayetin sonucuna göre diğer itiraz ve şikayetlerin yasal süresinde olması durumunda esastan inceleme yapılması gerekirken yasal ve yerinde olmayan gerekçe ile borçluların takipten haberdar oldukları ve takibin kesinleştiği gerekçesiyle istemin süreden reddi isabetsizdir. SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....