Ödeme emrinin borçluya tebliği üzerine borçlu borcu olmadığından bahisle takibe itiraz etmiştir. İtiraz üzerine alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye talep etmiş, mahkemece davanın kabulü ile davalının taşınmazdan temerrüt nedeniyle tahliyesine karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dava icra takibine vaki itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir. Davalıya gönderilen örnek 13 ödeme emri 29.09.2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğu iddiasıyla ... 2. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2014/727 Esasına kayıtlı dosyasında şikayet yoluna başvurmuş, yapılan yargılama ile ödeme emri tebligat tarihinin 21.11.2014 tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmiştir. Ne var ki dosya kapsamından usulsüz tebligata ilişkin şikayet dosyasının kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece ... 2....
Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacının senetteki imzaya bir itirazının bulunmadığını, borcu kabul ettiğini, davacının iddiasını İİK 169.nadde anlamında değil İİK 170/a madde gereğince şikayet olarak ileri sürmesi gerektiğini bu nedenle borca itiraz davasının öncelikle usulden ret edilmesini, senedin ödenmesinin değil geçerliliğinin şarta bağlandığını, teminat senedinin doğası gereği şarta bağlanmak durumunda olduğunu, 01/08/2015 tarihli sözleşmenin gereklerinin yerine getirilmediğini, bu sözleşme gereği müvekkiline teslim edilen bononun takibe konu edildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; '' 1- Davanın veya şikayetin KABULÜNE, 2- İİK 170/a-1 ve 2 hükümleri gereğince Bakırköy 16.İcra Müdürlüğünün 2020/12522E sayılı takibinin İPTALİNE, '' karar verilmiştir....
İcra Müdürlüğünün 2021/3934 esas sayılı dosyası ile davalı hakkında tahliye taahhüdüne dayalı takip yapıldığını, davalı tarafından takibe itiraz edildiğini, itirazın gerçeğe aykırı olduğunu, bir kısım itirazların şikayet niteliğinde olduğunu ve itiraz olarak değerlendirilmelerinin mümkün olmadığını, takibe dayanak tahliye taahhüdü noter huzurunda düzenlendiğinden taahhüdün geçerliliğine yapılan itirazlarının kabulüne imkan bulunmadığını, davalının itirazlarına ilişkin takibe dayanak belgeyle aynı kuvvette belge sunamadığını, ayrıca davalının itirazında kira sözleşmesini ikrar ettiğini belirterek itirazın kaldırılmasına ve tahliyeye karar verilmesini istemiştir....
Borçlu vekili 21.08.2015 tarihli dilekçesi ile, takibe dayanak mahkeme ilamının menfi tespit davasına ilişkin olup kesinleşmeden takip konusu yapılamayacağını ileri sürerek takibin iptalini talep etmiştir. Alacaklı vekili, borçlu vekiline yapılan tebligatın usulüne uygun olduğunu belirterek şikayetin reddini talep etmiştir. Mahkemece, icra emrinin Tebligat Kanunu’nun 16.maddesi gereğince daimi çalışan ad ve imzasına 07.8.2015 tarihinde tebliğ edildiği, takibe itiraz yasal beş günlük sürede ileri sürüldüğünden tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin şikayette hukuki yarar bulunmadığından tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin reddine, menfi tespit davasına ilişkin ilamların kesinleşmeden takibe konulamayacağı gerekçesiyle de takibin iptaline karar verilmiş olup hüküm alacaklı vekilince temyiz edilmiştir. İİK 72.maddesine göre menfi tespit davasına ilişkin ilamlar kesinleşmeden icra takibine konu edilemez. Bu konudaki şikayet İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tabidir....
İİK'nın 62. maddesinde "İtiraz etmek isteyen borçlunun itirazını, ödeme emri tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak İcra Dairesine bildirmeye mecbur" olduğu belirtilmiştir. İİK'nın 66. maddesine göre müddeti içinde yapılan itiraz takibi durdurur. Takibin durması üzerine alacaklı icra mahkemesinden itirazın kaldırılması veya genel mahkemelerden itirazın iptali yönünde bir karar getirmedikçe takibe devam olunamaz....
Her ne kadar şikayetçi icra mahkemesine başvurusunda sair itirazlarının yanı sıra, takibe dayanak gösterilen tahliye taahhüdünün baskı altında alındığından geçersizliği nedeniyle takibin iptalini istemiş ise de, aslında borçlunun mahkemeye yaptığı şikayetin nedeni, temyiz dilekçesinden de anlaşılacağı üzere, İİK.'nun 274/2. maddesi gereğince icra müdürlüğüne usulüne uygun ve süresinde itirazda bulunmuş olmasına rağmen, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, itiraz merciinin icra mahkemesi olduğundan bahisle 20.11.2015 tarihinde istemin reddine karar verilmiş olmasıdır. O halde mahkemece, şikayetçinin talebinin, icra müdürlüğünün 20.11.2015 tarihli kararına yönelik şikayet olarak değerlendirip, şikayetçinin süresinde takibe itiraz etmiş olması nedeniyle şikayetin kabulü ile icra müdürlüğünce, İİK'nun 274/1-2. maddesi uyarınca takibin durdurulması gerektiğine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Sayılı takip dosyasının incelenmesinde, davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine adi yazılı tahliye taahhüdüne dayanılarak ilamsız takibe başlandığı, örnek 14 ödeme emrinin borçluya 14.09.2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 24.09.2019 tarihinde itiraz dilekçesi sunduğu, 17.10.2019 tarihinde icra mahkemesine şikayet yoluna başvurulmuştur. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Borçlunun kendisine gönderilen tebligatların usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması “şikayet” niteliğindedir. İİK’nun 16/1. maddesi gereğince şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması zorunludur ( Yargıtay 12. HD'nin 06.07.2020 tarihli, 2019/13971 E, 2020/6410 K. sayılı içtihadı)....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 29/12/2020 NUMARASI : 2020/559 ESAS- 2020/821 KARAR DAVA KONUSU : ŞİKAYET KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı-borçlu vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil adına ödeme emrinin 09/06/2017 tarihinde tebliğ edildiğini, yasal süresi içinde 12/06/2017 tarihinde itiraz dilekçesi ibraz etmiş olmasına rağmen icra müdürlüğünce takibe devam edildiğini, müvekkilin aracına haciz ve yakalama şerhi işlenerek satış aşamasına geçildiğini, itiraz dilekçesinde açıkça itiraz kelimesine yer verilmemiş ise de dilekçede "benim bir ilgim yoktur, söz konusu borcun muhatabı ben değilim, icra takibinin kaldırılmasını talep ederim" şeklinde beyanların yer aldığını, borçlunun iradesinin borca itiraz olduğunu, iradenin net olmaması durumunda tereddütün giderilmesi gerektiğini, itiraz dilekçesi görülmeyerek takibe devam edildiği, haciz işlemi uygulandığı, satış işlemine geçildiği belirtilmek suretiyle satışın tedbiren durdurulmasına, haczin kaldırılmasına...
Davacı tarafça dava açılırken imzaya, borca ve faize itirazın yanında yetkiye itirazda ve kambiyo şikayetinde de bulunulmuş, mahkemece 26/09/2019 tarihinde yetki itirazı ve kambiyo şikayeti taleplerinin tefrikine, diğer talepler yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, 11/10/2019 tarihli karar ile de imzaya, borca ve faize itiraz yönünden açılan davanın HMK'nın 320/4 maddesi gereği açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. İİK.nun 170/a-2 maddesi gereğince hakim, yasal sürede yapılan itiraz veya şikayet nedeniyle icra mahkemesine intikal eden işlerde, öncelikle, takip dayanağı senedin kambiyo vasfında olup olmadığını ve alacaklının kambiyo senetlerine özgü yol ile takip hakkının bulunup bulunmadığını re’sen inceleyerek, takibin iptaline karar verir. Ancak bunun için, icra mahkemesine yapılan itiraz veya şikayetin beş günlük sürede olması gerekir....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin emsal olarak sunduğu kararın, kambiyo senetlerine özgü takip yoluna ilişkin verilmiş bir karar olduğunu, somut olayda şikayete konu takip ilamlı takip olduğundan takip şekline göre değerlendirme yapılması gerektiğini, ilamlı takipte takibe ancak itfa, imhal ve zamanaşımı nedenleriyle itiraz edilebileceğini, ancak kendilerinin itfa, imhal ve zamanaşımı itirazlarının bulunmadığını, mirasın reddine yönelik karara göre işlem yapması gereken icra dairesinin 08/04/2021 tarihinde vermiş olduğu kararı 09/04/2021 tarihinde icra hukuk mahkemesine şikayet yolu ile taşıdıklarını, dolayısıyla şikayet yolu ile icra mahkemesine başvurulan karar için 1 haftalık şikayet süresinin geçmediğini, davalı vekilinin vekaletname sunmamasına karşın davalı vekilinin de dosyaya eklenerek işlem yapılmasının usuli yönden hatalı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....