Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2000/18 E. - 223 K. 08/09/2000 tarihli kararıyla, haczin kaldırılması istenilen taşınmaz yönünden de karar verilerek alacaklının alacağını karşılayacak şekilde borçlu ve üçüncü kişi arasındaki tasarrufun iptal edildiği, haczin tasarrufun iptali davası sonrası 08/02/2001 tarihinde mahkeme kararına dayanarak verildiği, taşınmaza konulan haczin kaldırılması yönünde müdürlüğün taktir yetkisinin bulunmadığının belirtildiği görülmüştür. Hukuk Genel Kurulu'nun 07.04.2004 tarih ve 2004/12-210 E., 2004/208 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, taşınmazın, borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olması zorunludur. Somut olayda, icra müdürlüğünce şikayete konu taşınmaz üzerine haczin konulduğu tarih olan 08.02.2001 tarihinden önce 20/07/1999 tarihinde taşınmazın takip borçlusu Hayati Arslan tarafından şikayetçi 3. kişi ...'...
i şikayet ederek, şikayet dilekçesinde bir kısım gayrimenkuller üzerindeki haczin usulsüz olarak kaldırılması nedeniyle alacağının tahsil edilemez hale geldiğini, buna sebep olanların bu işi rüşvet karşılığı yapmış olabileceklerini ifade etmiştir. Yargılama sırasında ifadelerine başvurulanlardan; Katılan Yusuf A....; dilekçesini tekrar ederek, rüşvet alınıp alınmadığını bilmediğini söylemiştir....
Defterdarlığı Muhasebe Müdürlüğüne gönderilen 89/1 haciz işlemlerinin iptaline karar verilmesini talep etmiş, Mahkemece, dava açılış tarihi olan 06/10/2015 tarihinden sonra 09/10/2015 tarihinde talebe konu hesap üzerindeki haczin kaldırıldığı gerekçesi ile esası hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş, hüküm borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir. Her dava ve şikayet açıldığı tarihteki hukuki durum gözetilerek hükme bağlanır. (28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İ.B.K. ve HGK'nun 17.03.1954 tarih ve 3/40-49 sayılı kararı). Somut olayda; şikayete konu icra takip dosyasına, haciz konulan ... Defterdarlığı hesabından para gönderildiği, alacaklılara ödendiği ve alacaklı vekilinin hacizlerin kaldırılması talebi üzerine İcra Müdürlüğü'nce ilgili hesaba haczin kaldırılmasına dair yazı yazıldığı anlaşılmaktadır. Haciz nedeniyle hesaptan gelen paranın ödenmesi haczedilmezlik şikayetinin esasının incelenmesine engel değildir....
Mahkemece gelen yazı cevaplarından vadesiz mevduat hesabı olarak açıldığı anlaşılan şikayete konu hesabın maaş hesabı olarak işlem gördüğü, bu nedenle maaş hesabı olarak kabulü gerektiği, maaş hesabında zaten haciz bulunduğu, bu nedenle maaş hesabı haczinin sıraya girebileceği gerekçesi ile şikayetin kabulü ile ilgili maaş hesabındaki paralar itibariyle haczin kaldırılmasına karar verilmiştir. Hüküm bu kez alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, alacaklı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında katan sair temyiz itirazlarının reddine; 2- İİK’nun 83, madde hükümlerine göre, borçlunun ve ailesinin geçimi için zorunlu olarak taktir edilen miktar tenzil olunduktan sonra, kalan bölümü haczedilebilir. Bu miktar 1/4’ünden az olamaz. İcra Mahkemesince şikayete konu ......
Haciz yazısını alan işveren, bir hafta içinde, haczin icra edildiğini ve borçlunun maaş ve ücretinin miktarını icra dairesine bildirmeye ve borç bitinceye kadar icra dairesinin haciz bildirimine göre haczolunan miktarı, borçlunun maaş ve ücretinden keserek, hemen icra dairesine yatırmaya mecburdur. Aksi halde İİK'nun 356. maddesi gereğince 355. madde hükümlerine riayet etmemiş olanların kesmedikleri veya ilk vasıta ile göndermedikleri para, ayrıca mahkemeden hüküm alınmasına hacet kalmaksızın, icra dairesince, kanuni muhatabın maaşından veya sair mallarından alınır. Bunların borçluya kanun hükümleri dairesinde rucü hakkı vardır. İcra dairesince maaş haciz müzekkeresinin muhatabı olan özel ya da tüzelkişi işveren borçlunun ücreti üzerine haczin konulduğunu ve borçlunun maaş ve ücret miktarını bir hafta içinde icra dairesine bildirmek ve borç bitinceye kadar icra dairesinin bildirisi gereğince haczedilen ücret miktarını kesip hemen icra dairesinin banka hesabına göndermekle yükümlüdür....
İİK'nın 82/1 maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şarttır. Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle İİK'nın 106 ve 110 maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığının belirlenmesi ve halen geçerli ve devam eden bir haczin bulunup bulunmadığının mahkemece resen tespit edilmesi gerekir. Şikayet tarihinden önce anılan maddeler uyarınca haczin düştüğünün veya haczin kaldırıldığının belirlenmesi halinde, davacının düşen bir haczin kaldırılmasını istemekte hukuki yararı olmayacağından meskeniyet şikayetinin fuzuli yapıldığının kabulü gerekir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; mahkemece yapılan değerlendirmeler sonucunda; şikayetçi tarafından Adana Genel İcra Dairesinin 2021/1996 E sayılı icra dosyasından Adana ili, Kozan İlçesi, Cumhuriyet Mahallesi, 46 Ada, 4 Parsel, 1836 Ada, 4 ve 5 Parsel sayılı taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılması talebiyle dava açılmış ise de; şikayetçinin haczin konulduğu icra takibinin tarafı olmayan üçüncü kişi olduğu, icra takibinin tarafı olmayan 3. kişilerin, tarafı olmadıkları icra takibindeki hacizlerin kaldırılmasını şikayet yoluyla icra mahkemesinden isteyemeyecekleri ve borçlu aleyhinde uygulanan haczin kaldırılması isteminde bulunması mümkün olmadığı, davacı 3.kişinin aktif husumet ehliyeti bulunmadığı anlaşılmakla davanın usulden reddine" karar verilmiştir....
Müdürlüğü arasında paylaştırıldığını, dava konusu taşınmaza şikayet olunanın alacaklı olduğu icra dosyasından 19/08/2009 tarihinde haciz konulduğunu ve 15/08/2011 tarihinde satış talebi ile satış isteme süresinin kesildiğini, satış süresinin bir kez satış istemekle kesilmesinin taşınmaz üzerindeki haczin sürekli devam edeceği sonucunu doğurmayacağını, şikayet olunana ait haczin düştüğü halde birinci sıraya alınmasının hatalı olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Şikayet olunan vekili, taşınmaza haczin 19/08/2009 tarihinde konulduğunu, satış avansının da 15/08/2011 tarihinde yatırıldığını, taşınmaz üzerindeki haczin şikayetçinin iddia ettiği şekilde düşmediğini savunarak, şikayetin reddine karar verilmesini istemiştir....
İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki icra müdürlüğü işlemini şikayet nedeniyle yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararın borçlu tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine hükmedilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı borçlu tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. ŞİKAYET Borçlu şikayet dilekçelerinde; borçlu belediyeye ait T.C. ... Bankası nezdindeki TR60 0006 2000 5960 0006 2965 20 nolu maaş hesabı üzerine haciz konulduğunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15....
Bu yasal düzenlemeler doğrultusunda davacı borçlunun şikayet konusu ettiği Ankara 20. İcra Müdürlüğü'nün 2003/1442 Esas sayılı dosyası bakımından Ankara 20. İcra Müdürlüğünün 10/06/2019 tarihli cevabı yazısı uyarınca dosya imha edilmiş olduğundan incelenememiş ise de SGK'nın 22/01/2021 havale tarihli cevabı yazısından davacı borçlunun emekli maaşı üzerinde bu takip dosyası sebebiyle herhangi bir haczin bulunmadığı ve davacının nihai talebinin de haczin kaldırılması olduğundan davacının bu takip dosyasına ilişkin şikayetinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı borçlunun şikayet konusu ettiği Ankara 12. İcra Müdürlüğü'nün 2008/10056 Esas sayılı dosyası bakımından takip konusu alacak nafaka alacağıdır. 5510 sayılı Yasanın 93. maddesi gereğince emekli maaşının nafaka borçları için haczedilebilmesi mümkün olup, nafaka borcu için emekli maaşının haczi halinde borçlunun muvafakatine gerek bulunmamaktadır....