C-İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesi ile özetle, davalı taraf haksız ve hukuka aykırı bir biçimde davacıya ait bulunan taşınmazı işgal ettiğini, haksız işgal nedeniyle davacının taşınmazı kullanamadığı gibi kiraya da veremediğini, bu yönüyle davalının haksız işgale son verip, davacı tarafın meydana gelen zararlarının tanzim edilmesinin gerektiğini, hukuki dayanaktan yoksun olan yerel mahkeme kararının yeniden incelenerek hakkaniyetli ve hukuka uygun bir karar verilmesinin gerektiğini, vekalet ücretinin ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yüklenilmesini talep etmiştir. D-DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava, kişisel hakka dayalı el atmanın önlenmesi istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Dava, tapulu taşınmaza el atmanın önlenmesi istemine ilişkin olup, kira ilişkisine dayanılmamıştır. Hüküm Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından verilmiştir. Uyuşmazlığın niteliğine göre temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 14.Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE 11.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulü ile 54450.00 YTL mahrum kalınan kar kaybı ile 65778.63 YTL ödenmiş olan kira bedelinden ibaret toplam 120228.63 YTL’nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile davalıdan tahsiline, birleşen davada ise 2252.50 YTL haksız fiile dayalı zararın haksız fiil tarihi olan 01.04.2005 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınmasına karar verilmiştir. Hükmü, davalı temyiz etmiştir. Görülüyor ki; davadaki istemin dayanağı sözleşmenin kusurlu feshi sebebiyle yoksul kalınan kar kaybı alacağı ve fesihten ötürü fazla ödenen kira parasının istirdadı istemleri ile haksız fiilden kaynaklanan zarar kalemlerine ilişkindir. ... ve interesse) alacaklının gereği gibi ve vaktinde olan ifaya taalluk eden menfaatine tekabül eder. Yani borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne vaziyette bulunacak idi ise bu vaziyet ile mamelekin hala hazır vaziyeti arasındaki farktır....
Dava, yüklenici tarafından açılmış şahsi hakka dayalı el atmanın önlenmesi davası olduğundan Tüketici Mahkemeleri görevli değildir. Mahkemece çekişmenin esası incelenerek hüküm kurulması yerine, yasaya uygun düşmeyen gerekçelerle görevsizlik kararı verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 02.07.2007 gününde oybirliği ile karar verildi....
Maddesinde düzenlendiği üzere "bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi her türlü haksız el atmanın önlenmesini de dava edebilir. " El atmanın önlenmesi davalarının konusunu büyük ölçüde ayni haklar teşkil eder. El atmanın önlenmesi davasının kabul edilebilmesi için el atmanın haksız olması gerekir. El atan kişinin kasıtlı ve kusurlu olması şart değildir. El atan kişi geçersiz bir hukuki sebebe dayanıyor ise el atmanın önlenmesi davası açılabilir. El atmanın önlenmesi davası bir eda davasıdır. Bu dava sonunda davalı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya mahkum edilmektedir. Ayni hakka dayandığından ayni bir davadır. Ayni bir dava olduğu için haksız el atma sürdükçe her zaman el atmanın önlenmesi davası açılabilir. Bu dava zaman aşımına uğramaz. Hak düşürücü süreye tabi değildir....
-KARAR- Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Mahkemece yapılan araştırma sonucu, çekişme konusu 33 ada 11 parseldeki 19 no'lu bağımsız bölüme, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakka dayanmaksızın müdahalede bulunduğundan bahisle el atmanın önlenmesine ve 31/12/1996-04/09/2009 tarihleri arasını kapsayan 26.365,77 TL ecrimisile hükmedildiği, davalı tarafın temyizi üzerine Dairemizin 25/04/2012 tarih 2012/5330 E 2012/4700 K sayılı ilamı ile; el atmanın sabit olduğundan bahisle davalının temyiz itirazlarının reddedildiği, ancak ecrimisil bedelinin 20/03/2009-04/09/2009 tarihleri arasını kapsaması gerektiğinden bahisle hükmün bu yönüyle bozulduğu, kısmi bozmaya yönelik davacının tashihi karar talebinin de Dairemizce reddedildiği, Mahkemece bozma ilamı ile uyumlu kabul kararı verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece bozma ilamına uygun kabul kararı verilmiş olması kural olarak doğrudur....
El atan kişinin kasıtlı ve kusurlu olması şart değildir. El atan kişi geçersiz bir hukuki sebebe dayanıyor ise el atmanın önlenmesi davası açılabilir. El atmanın önlenmesi davası bir eda davasıdır. Bu dava sonunda davalı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya mahkum edilmektedir. Ayni hakka dayandığından ayni bir davadır. Ayni bir dava olduğu için haksız el atma sürdükçe her zaman el atmanın önlenmesi davası açılabilir. Bu dava zaman aşımına uğramaz. Hak düşürücü süreye tabi değildir. Ayni hak sahibi el atmayı öğrenmesine rağmen uzun süre ses çıkarmasa dahi haksız el atmanın önlenmesi davası açabilir. Bu durum TMK'nın 2. maddesi hükmüne göre hakkın kötüye kullanılması olarak da kabul edilemez....
Öte yandan, davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu; böyle bir davada, HUMK'nun 413. ve 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, el atılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından (4.3.1953 tarih 10/2 sayılı İ.B.K.) ibaret olacağı kuşkusuzdur. Somut olayda, davanın, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istekleri üzerinden harç ödenmek suretiyle açıldığı, ancak yargılama sırasında el atmanın önlenmesi isteği yönünden çekişmeli bağımsız bölümün keşfen değeri saptanarak harç ikmali yaptırılmadığı gibi hükümde de sadece kabul edilen ecrimisil isteği yönünden karar ve ilam harcına hükmedildiği sabittir....
Aralarındaki en önemli farklar ise şunlardır. a)Mülkiyete dayalı el atmanın önlenmesi davası ayni bir hakka dayandığından her zaman açılabileceği halde, zilyetliğe dayalı el atmanın önlenmesi davası beli hak düşürücü süreler içerisinde açılabilmektedir. b)Mülkiyete dayalı el atmanın önlenmesi davasında davacı hak sahibi olduğunu ispat etmelidir. Zilyetlikte bu şart olmayıp, fiili hakimiyetin mevcudiyeti kafidir. c)Mülkiyete dayalı el atmanın önlenmesi davası bir hakka dayanır, zilyetlik ise bir hak olmayıp, hukuken korunan fiili bir durumdur. Nitekim Yargıtay H.G.K.'nun 1993/14- 423 K. 1993/561 K. sayılı kararında; "Davacının hazine arsası üzerine inşa ettiğini iddia ettiği yapı ile ilgisinin sadece zilyetlikten ibaret olduğu ileri sürülemez. Davacının bu yapı üzerinde sarf ettiği malzeme nedeniyle MK'nun 648 ve müteakip maddelerine göre, kişisel bir hakkı vardır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı aleyhine 16.7.2003 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 8.4.2004 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, yanlar arasındaki 1.4.1999 başlangıç tarihli hasılat kira sözleşmesinin eylemli ve haksız feshi nedeniyle kira süresi içinde kullanılmayan iki yıl üç gün için mahrum kalınan kar kaybı zararının tahsili istemiyle açılmıştır. Mahkemece istem kısmen kabul edilmiş, kararı davalı kiralayan temyiz etmiştir....