Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/126-1999/604 Dairenin 2000/4766-5332 Karar) bedel artırımı davalarının karara bağlandığı ve artırılan bedellerin dahi ilgililerine ödenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, dava konusu taşınmazın 4650 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce kamulaştırıldığı ve kamulaştırmanın tebligat evresine geldiği ve böylece davacılar açısından da dava açma hakkının doğmuş bulunduğu gözetilerek geçici 1.madde uyarınca uyuşmazlığın 2942 sayılı Yasanın değişiklikten önceki hükümlerine göre çözümlenmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/126-1999/604 Dairenin 2000/4766-5332 Karar) bedel artırımı davalarının karara bağlandığı ve artırılan bedellerin dahi ilgililerine ödenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, dava konusu taşınmazın 4650 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce kamulaştırıldığı ve kamulaştırmanın tebligat evresine geldiği ve böylece davacılar açısından da dava açma hakkının doğmuş bulunduğu gözetilerek geçici 1.madde uyarınca uyuşmazlığın 2942 sayılı Yasanın değişiklikten önceki hükümlerine göre çözümlenmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Ancak ıslah işlemi harca tabi bir işlem olup, ıslah edilen husus değer artırımı ise nispi tarifeye göre, değilse maktu harç yatırılmalıdır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcının alınması gerekir. 492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz” hükmü yer almaktadır. Bu kanuni düzenleme gereğince ıslah edilen miktar yönünden bakiye nispi karar ve ilam harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.12.2013 gün ve 2013/21-445 E. - 2013/1625 K. sayılı kararında da bu görüş benimsenmiştir. Somut olayda, davacılar vekili dava dilekçesinde 25.000.-TL tazminat talebi ile dava açmış, 26/03/2014 tarihli dilekçe ile tazminat talebini 53583,52.-TL’ye arttırmış ise de dava niteliği itibariyle nisbi harca tâbi olmasına rağmen ıslah harcını yatırmamıştır....

        Ancak ıslah işlemi harca tabi bir işlem olup, ıslah edilen husus değer artırımı ise nispi tarifeye göre, değilse maktu harç yatırılmalıdır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcının alınması gerekir. 492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz” hükmü yer almaktadır. Bu kanuni düzenleme gereğince ıslah edilen miktar yönünden bakiye nispi karar ve ilam harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.12.2013 gün ve 2013/21-445 E. - 2013/1625 K. sayılı kararında da bu görüş benimsenmiştir. Somut olayda, davacılar vekili dava dilekçesinde 25.000.-TL tazminat talebi ile dava açmış, 26/03/2014 tarihli dilekçe ile tazminat talebini 53583,52.-TL’ye arttırmış ise de dava niteliği itibariyle nisbi harca tâbi olmasına rağmen ıslah harcını yatırmamıştır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafakanın artırımı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı vekili dilekçesi ile; boşanma davası ile davacı kadın ve müşterek çocuk lehine nafakaya hükmedildiğini, ....03.2010 tarihinde açılan dava ile yoksulluk nafakasının 250 TL'ye, iştirak nafakasının 200 TL'ye arttırıldığını bu nafakaların yetersiz kaldıkları iddia edilerek yoksulluk nafakasının bu kez 500 TL'ye, iştirak nafakasının ise 400 TL'ye arttırılmasını talep ve dava etmiştir....

            . - K A R A R - Davacı vekili müvekkili finans kurumu tarafından davalı lehine ve Sermaye Piyasası Kurulu’na hitaben “sermaye artırımı tarihine kadar faaliyetlerinden kaynaklanan taahhütlerini karşılayamama durumu ortaya çıktığı takdirde” kaydıyla 1.500.000.000.000,-TL.lik bir teminat mektubu düzenlendiğini, teminat mektubu bedelinin taliki şarta bağlı olarak, bir kısım komisyon alacağının ise şartsız biçimde masaya kaydedildiğini ancak konusuz kalan teminat mektubunun geri verilmediğini ileri sürerek 453.229.875.000,-TL.lik bakiye komisyon alacağının masaya kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı yan yargılamaya katılmamıştır....

              Yargıtay bozma ilamında özetle; "davalı tarafının dayanağını oluşturan tapu kaydının revizyon gördüğü 1236 ve 1238 sayılı parsellerin tutanak sureti ile 1236 sayılı parselin güneyinden geçen tarla yolunun ötesindeki taşınmazlarla ilgili tutanak ve dayanağı olan belgeler ile Asliye Hukuk Mahkemesinin miktar artırımı ile ilgili ilam ve ekleri celp edilerek mahallinde keşif yapılması, davalı tapusu uygulanarak hudutlarının zeminde tek tek gösterilmesi, kayıtlarda yazılı olan ..., ...ve yol hudutlarının tespit edilmesi, arazinin geçmişte ne durumda olduğu, mera niteliğini taşıyıp taşımadığı, kime ait olduğu, kimden intikal ettiği, ilk defa kimin tarafından sürülmeye başlandığının sorulup saptanması,teknik bilirkişiye kaydın kapsamını gösterir kroki düzenlettirilmesi, ziraat mühendisinden arazinin niteliğini belirtir rapor alınması, deliller değerlendirilirken davalı tapu kaydının değişebilir hudutlu olması ve miktar artırımı ile ilgili davada davacının taraf olmaması halinde, kaydın miktarı...

                Mahkemece, davacının kefil olduğu ve ipotek verdiği 200.000 TL. kredi için fer'ileri ile birlikte 279.038 TL. ödeme yaptığı ve borcun tamamen ödendiği, dava konusu takibin limit artırımı sözleşmesinden kaynaklandığı, ancak Adli Tıp Kurumu raporuna göre limit artırımı sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olmadığı, bu nedenle ek sözleşme ile verilen krediden sorumlu olmadığı belirtilerek, icra takibine konu borçtan dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine, ipoteğin fekkine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. İpotek akit tablosunda ipoteğin 480.000. TL bedele kadar limit ipoteği şeklinde düzenlendiği anlaşılmakta olup, ipotek limitinin kullandırılan kredi miktarı ile sınırlı olacağını kabul eden bilirkişi raporunda yer alan görüşe itibar edilemez. Ayrıca ipotek akit tablosunda ipotek verenlerin 1.maddede yazılı koşullar çerçevesinde müteselsil kefil oldukları yazılıdır....

                  e tabanca ile ... ederek hayati fonksiyonlara ağır (5) derecede etki edecek derecede sol tibia parçalı kırığına ve sol fibulada uç kırığına neden olacak şekilde yaraladığı olayda; 1/2 ye kadar ceza artırımı öngören TCK.nun 87/3. maddesinin uygulanması sırasında üst sınıra yakın bir ceza artırımı yerine 1/3 .../... s-2- oranında artırım yapılarak eksik ceza tayini, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. 4- Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ...'ın kasten yaralama, sanık ...'...

                    Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak; Sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nin 86/1. maddesi uyarınca temel ceza olarak belirlenen ''1 yıl 6 ay hapis cezasının”, TCK'nin 86/3-e maddesi uyarınca yarı oranında artırımı sonucunda ''1 yıl 15 ay hapis cezası” ile cezalandırılması yerine, “2 yıl 3 ay hapis cezası” ile cezalandırılmasına, yine bu ceza miktarının TCK’nin 87/1-c maddesi uyarınca bir kat artırımı sonucunda “2 yıl 30 ay hapis cezası” ile cezalandırılması yerine, “4 yıl 6 ay hapis cezası” ile cezalandırılmasına karar verilmesi, sonuç ceza doğru olarak belirlendiği ve sonuca etkili olmadığından, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 28.01.2018 tarih ve 2017/12-463 Esas - 2018/20 Karar sayılı kararı uyarınca, sanık hakkında hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinde 5237 sayılı TCK'nin 52/4. maddesi gereğince hapse çevrileceği ihtarı yapılmış ise de; 5275 sayılı Kanun'un 106/3. maddesi infaz aşamasında re'sen gözetilebileceğinden, Sanık hakkında verilen hapis cezaları...

                      UYAP Entegrasyonu