Dosya kapsamındaki yıllık izin belgelerine göre davacının 2005 yılından sonraki yıllarda hak kazandığı ve öncesindeki 11 günlük yıllık iznini kullandığı anlaşılmaktadır. Davacının yıllık izin alacağı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca mahkemece davacının yıllık izin alacağının reddine karar verilmesi gerekli iken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04.04.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bu nedenle davacının hizmet süresine göre Deniz Kanunu’nun 40. maddesi uyarınca hak kazandığı izin süresi belirlenmeli, bundan kullandığı belirtilen izinler mahsup edilmeli, izin ücreti fesih tarihindeki ücrete göre belirlenmeli ve izin karşılığı ödenen miktar tam saptanarak belirlenen izin ücretinden mahsup edilerek fark izin alacağı hüküm altına alınmalıdır. Eksik inceleme izin alacağına karar verilmesi hatalıdır. 3. Dairemizin kararlılık kazanan uygulaması gereği kesintilerin infaz sırasında dikkate alınması ve işçilik kıdem ve ihbar tazminatının giydirilmiş ücretten ve diğer işçilik alacaklarının ise brüt miktarlar üzerinden tahsiline karar verilmesi gerekir. Mahkemece tazminat ve alacakların net miktarlar üzerinden hüküm altına alınması da isabetsizdir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 29.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Değerlendirme 1-4721 sayılı Kanun`un 124 üncü maddesinde erkek ve kadının onyedi yaşını doldurmadıkça evlenemeyeceği, ancak hakimin olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple onaltı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebileceği, olanak bulundukça karardan önce anne ve baba veya vasinin dinleneceği düzenlenmiştir. 2-Somut olayda evlenmesine izin verilmesi istenen küçüğün 14.09.2007 tarihinde doğduğu, karar tarihinde 15 yaş 1 ay 3 günlük olduğu, yasada öngörülen onaltı yaşını doldurma şartını taşımadığı anlaşılmaktadır. Buna göre İlk Derece Mahkemesince evlenmesine izin verilmesi istenilen küçüğün henüz onaltı yaşını doldurmamış olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. V....
Mahkemece, yasal şartın oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken Türk Medeni Kanununun 124/2. maddesi hükmüne aykırı olarak evlenmeye izin verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 09.03.2009 (Pzt.)...
Mahkemece yasal şartların oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken Türk Medeni Kanununun 124/2. maddesi hükmüne aykırı olarak evlenmeye izin verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 27/10/2008 (pzt.)...
e ait tüm mirasçılarını gösterir veraset belgesinin sunulması için davacı tarafa süre ve imkan tanınması, veraset belgesi bulunmuyorsa, veraset belgesinin alınması bakımından dava açılması için süre verilmesi, temin edildikten sonra veraset belgesinin dosyaya eklenilmesi, 2-Ayrıca TMK'nun 463/5. maddesi uyarınca davacı ...'in kısıtlı ... adına mirasın reddi davası açabilmesi için davacı ...'e vesayet makamından verilen izin kararı ile vesayet makamının izninden sonra denetim makamından verilen izin kararının sunulması için süre ve imkan tanınması, söz konusu izin kararları bulunmuyorsa, izin kararlarının alınması bakımından dava açılması için süre verilmesi, izin kararları temin edildikten sonra ilgili kararların onaylı okunaklı suretlerinin ya da dosyalarının iş bu dosyaya eklenilmesi, ondan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın Yerel Mahkemeye GERİ ÇEVRİLMESİNE, 17.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Sözleşmenin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının yüzyetmişiki günlük yıllık izin ücreti alacağı bulunduğu kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Mahkemece, davalı vekili yargılama sırasında, davacının 15.09.2009-29.09.2009, 01.02.2011-15.02.2011 ve 01.08.2012-15.08.2012 tarihlerinde izin kullandığına ilişkin yıllık izin belgeleri sunmasına rağmen değerlendirilmediği anlaşılmıştır. Hal böyle iken davalının temyiz itirazında açıkça belirttiği yıllık izin belgelerine karşı davacının beyanı sorularak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yıllık izin ücreti alacağı konusundaki anılan yıllık izin belgeleri değerlendirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....
Antrepo kod numaralı Antrepo Açma ve İşletme İzin Belgesi'nin zayi olduğuna dair belgenin verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkememizce yapılan değerlendirmede; dava, zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir. TTK'nin 82 maddesi uyarınca zayi belgesi verilmesi talep edilen belgenin tacirin saklamakla yükümlü olduğu belgelerden olmadığı anlaşılmaktadır. Davacı vekilince, müvekkili şirketin antrepo faaliyetlerini yürütmesi adına, 15/10/2015 tarihinde T.C. Gümrük ve Ticaret bakanlığı İstanbul Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü'ne bağlı Halkalı Gümrük Müdürlüğü tarafından Antrepo Açma ve İşletme İzin Belgesi düzenlendiği, belli bir müddet sonra T.C....
Bu durumda mahkemece, yukarıda özetlenen yasal düzenleme karşısında yüklenicinin yapım işlerinden doğan vergi ve sigorta primi borçları ve diğer sorumluluklarının şahsi borcu olduğu gözetilip, yapı kullanma izin belgesinin yapı sahibi davacı tarafça alınıp alınamayacağı yönünde davacıya gerekli süre verilerek, bunlar için yapı sahibinin ödeme yapmasının gerekip gerekmeyeceği belirlenerek, yapı kullanma izin belgesi alınması halinde ifasına izin istenen ödemeler davacı tarafça yapılmışsa ifaya izin verilmesi değil, talepleri dikkate alınarak alacağın tahsiline karar verilmesi gerekir. Mahkemece, ifasına izin istenen işlerin bedeli ile satışına izin istenen taşınmazın bedeli arasında aşırı oransızlık bulunmamasına dikkat edilmeli, satışa izin talebinin TMK'nın 2. maddesindeki dürüst davranma ilkesine ve hakkaniyete aykırı olmaması gerekir....
Somut olayda davalı tarafından izin formları sunulmuş olup, davacının bütün izinlerini kullandığı iddia edilmiştir. Dosya kapsamında iki izin çizelgesi olup her ikisi de imzalı ve imzaları inkar edilmemiş vaziyettedir. Bu çizelgelerden yalnızca biri dikkate alınmış bilhassa 1993-2010 dönemi izin durumunu gösterir imzalı form izin hesaplanmasında göz ardı edilmiştir. Her iki izin formu da birlikte değerlendirilip dosya kapsamında kullanıldığı ya da ücretleri ödendiği ispatlanan izin günleri mahsup edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yıllık izin ücreti alacağı konusunda eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi hatalı olup bozma sebebidir. SONUÇ: Temyiz olunan mahkeme kararının yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.05.2017 gününde oybirliği ile karar verildi....