Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının zaman içerisindeki etkisi böylece çıkmakta ve "İptal kararlan geriye yürümez" kuralı belirtilen anlamı taşıyarak geçerli olmaktadır. Anayasa’nın 153. maddesindeki “İptal kararları geriye yürümez” kuralının, geriye yürümezlik kuralının, yalnız lafza bağlı kalınarak yorumlanması hukuk devleti ilkesine ve bu ilke içinde var olan adalet ve eşitlik ilkelerine aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi itiraz yoluyla yapılacak denetimin amacına da ters olduğu aşikârdır. Ayrıca iptal kararının geriye yürümezliği kuralı, çoğu zaman iptal kararlarını işlevini ve etkinliğini azaltmaktadır. Ancak geriye yürümezlik ilkesinin en önemli istisnası, Anayasa’nın 152. maddesindeki somut norm denetimidir. Madde uyarınca mahkeme önüne gelen uyuşmazlıkta Anayasa aykırılık iddiasını ciddi görülür ve Anayasa Mahkemesine iptal için başvuru yapılırsa; Anayasa Mahkemesi tarafından iptal kararı verildiğinde, iptal kararına uymak zorundadır....

    İptal kararlarının geriye yürümezliği ilkesi, Anayasa Mahkemesi’nin 12/12/1989 tarih, 1989/11-48 Esas Karar sayılı kararında “Türk Anayasal sisteminde, "Devlete güven" ilkesini sarsmamak ve ayrıca devlet yaşamında bir karmaşaya neden olmamak için iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralı kabul edilmiştir. Böylece hukuksal ve nesnel alanda etkilerini göstermiş, sonuçlarını doğurmuş bulunan durumların, iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadarki dönem için geçerli sayılması sağlanmıştır.” şeklinde ifade edilmiştir. Anayasadaki bu düzenlemeden güdülen amaç, iptal edilen kanuna dayanılarak, daha önce yapılan işlemlerin geçerliliklerini koruyacağıdır. Ancak iptal kararının geriye yürümeyeceğini mutlak olarak anlamak ya da kabul etmek mümkün değildir. Bir kere iptal kararları geriye yürümeyecekse, dava mahkemelerinin davaları durdurarak sorunu Anayasa Mahkemesine havale etmesinin bir anlamı olmayacaktır (Teziç, Erdoğan: Anayasa Hukuku, ..., 2003, s.214)....

      DELİLLER VE GEREKÇE :Dava zayi nedeniyle çek iptal davasıdır. Dava dilekçesinde davacı vekili açık bir şekilde--------- çaldırmak sureti ile zayi ettiğini bildirerek ihtiyati tedbir-ödeme yasağı talepli zayi nedeniyle iptal kararı verilmesini talep etmiştir. Zayi nedeniyle çek iptal davası açma hakkı yerleşmiş Yargıtay kararları ile ve kesinlikle sadece çekin hamiline aittir. Keşidecisinin iptal dava açma hakkı bulunmamaktadır. Keşide ettiği çeki zayi eden kişi ancak muhatap bankaya müracaat ile çeklerin ibrazı halinde ödenmemesini sağlayabilir, aleyhine yapılacak yasal takiplere karşı da bundan dolayı bankaya ihbar ettiğinden menfi tespit davası açabilir. Ancak keşideci zayi nedeniyle çek iptalini isteyemez. Keşidecinin, muhatap bankayı ödemeden men yetkisi bulunmamaktadır. Çek ibraz edildiği takdirde, hak talep eden hamile karşı İİK.72.maddesi uyarınca olumsuz tespit davası açma imkanları mevcut bulunmaktadır....

        Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1 ). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan ... bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir. İcra ve İflas Kanununu 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötüniyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. Borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir....

          Dosyanın incelenmesinden; davacının, İstanbul-Avcılar … Meslek Lisesinden aldığı lise diplomasının iptal edilmesi üzerine Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Zonguldak Meslek Yüksek Okulundan mezun olması nedeniyle aldığı önlisans diplomasının da iptal edildiği, söz konusu önlisans diplomasının iptal edilmesinin sebep unsurunun ise davalı İstanbul Valiliği tarafından tesis edilen lise diplomasının iptal edilmesi işlemi olduğu, yani zararı doğuran idari uyuşmazlığın lise diplomasının iptal edilmiş olmasından kaynaklandığı, anılan işlemin ise İstanbul 5....

            İptal kararı, iptal edilen senet yerine geçmez, sadece davacının senedi ibraz edememesine rağmen hak sahibiymiş gibi kabul edilmesine ve senet arada ödenmemişse ve hak mevcutsa hakkı talep edebilmesine imkan verir, yani iptal kararı hamili elinde senet olmadığı halde, iptal kararını göstermek suretiyle ve hüviyetini ispat ederek, borçludan ifayı talep etme hakkına sahiptir. Kuşkusuz borçlunun, iptal kararına rağmen davacının hak sahibi olmadığını iddia etmek imkanı vardır. Ancak, bunun sonuçlarına kendisinin katlanacağı tabidir. Ödemede bulunduğu şahıs gerçek alacaklı olmasa dahi, mevcut iptal kararına güvenerek yaptığı ödemeyle, borçlu borcundan kurtulur (TTK 558/2.). Davacının gerçek alacaklı olmadığını bildiği veya bu hususta hileli davrandığı kabul edilebildiği takdirde, yaptığı ödemenin borçluyu borcundan kurtarması ise mümkün değildir (Bu açıklamalar için Bkz. Prof.Dr....

              Anayasa Mahkemesi Kararlarının Özelliği ve Geriye Yürümezliğinin İrdelenmesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 153/2. fıkrasında; Anayasa Mahkemesi'nin, bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemeyeceğini vurguladıktan sonra aynı maddenin 5. Fıkrasında da “iptal kararlarının geriye yürüyemeyeceği” açıklanmıştır. Anayasa Mahkemesi'nin verdiği iptal kararları, İdari Yargıda verilen iptal kararlarından farklı bir özelliğe sahiptir. İdari Yargıda asıl olan iptal kararlarının geriye yürümesi yani iptal edilen idari işlemin doğduğu andan itibaren yok sayılması esas alınmasına karşın, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararlarının geriye yürümemesi asıldır. Bu bakımdan İdari Yargıdaki iptal kararları beyan edici, açıklayıcı nitelikte olduğu halde Türk Anayasa Yargısındaki iptal kararları genelde kurucu (inşai-yenilik doğurucu) niteliktedir....

                Vergi Mahkemesinin ... günlü ... sayılı kararının; teşvik belgesi tarihinde iptal edilmiş olmasına rağmen, yılları için faiz tahakkuk ettirildiği, ödeme emri ile istenilen damga resimine itirazları bulunmadığı, faizin, teşvik belgesinin iptal edildiği tarihinden itibaren uygulanması gerektiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine, kararın onanmasına karar verildi....

                  Davalılar, çekişmeli yere ilişkin tapu tahsis belgesi olduğunu, köy Tüzel Kişiliğinden satın aldığını, Tapu tahsis belgesinin Milli Emlak Müdürlüğünce iptal edildiğini, iptal kararına karşı İdare mahkemesinde açtığı davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlar; birleşen iptal tescil davasının da kabulüne karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece; davacı ... tarafından açılan davanın açılmamış sayılmasına, diğer davacı ... ve asli müdahil ... tarafından açılan davanın kısmen kabulü ile bilirkişilerin 12.11.2007 tarihli rapor ve krokilerinde A+B+C+D ile belirtilen toplam 170 m2.lik yere davalı ...’ın elatmasının önlenmesine, üzerinde bulunan binaların yıkımına, ecrimisil isteğinin reddine, birleşen iptal tescil davasının ise reddine karar verilmiştir. Karar, davalı -birleşen davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi ...’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma HÜKÜM : Sanık hakkında ...nın 155/2, 43/1, 52/2-4, 53 maddeleri gereğince mahkumiyet Güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanığın,katılan şirkette kasiyer olarak çalışırken birden fazla satış işlemlerini iptal edip satılan malları tekrar kasadan geçirmeden ve fiş düzenlemeden satışını iptal ettiği ürünleri müşterilere verip tahsil ettiği nakit paraları mal edinerek 16.437,75 TL çıkar sağladığı iddia edilen olayda; yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda sanığın katılan işyerinde çalıştığı dönemde yaptığı iptal işlemleri ve tutarının belirlendiği ancak söz konusu iptal işlemlerinin bedellerinin mal edinip edinmediğinin belirlenmediğinin anlaşılması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer olmayacak şekilde belirlenmesi açısından yeniden katılan kuruma ait kayıt, belge...

                      UYAP Entegrasyonu