Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

- K A R A R - Menfi tespit davası, taraflar arasında derdest itirazın kaldırılması iflas davasında menfi tespit davasındaki iddianın savunma sebebi olarak ileri sürülebileceği gerekçesiyle reddedilmiştir. Menfi tespit davasının açılmasında davacının dava tarihi itibariyle hukuki yararının bulunması gerekir. İİK.nun 67. maddesinde düzenlenen itirazın iptali ve İİK.nun 158 ve 173. maddelerinde düzenlenen itirazın kaldırılması ve iflas davasından sonra menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Somut olayda kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip 10.08.2005 tarihinde başlatılmış olup, menfi tespit davası 18.08.2005 tarihinde açılmıştır. Alacaklı 28.11.2005 tarihinde takip yolunu iflasa çevirmiş, borçlunun itirazı üzerine itirazın kaldırılması ve iflas davası açılmıştır....

    Alacaklının icra mahkemesine başvurusu gerçekte var olan bir itirazın kaldırılması istemi değildir. ... takip, Kambiyo ... Yoluyla takip olup İİK'nun 168/5. maddesi gereğince, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde borca itirazın, yasal beş günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Somut olayda; kambiyo takibinde borçlu, borca itirazını icra müdürlüğüne yapmış olup bu başvuru sonuç doğurmayacağı gibi icra müdürlüğünce bu itirazın değerlendirilerek, takibin durdurulmasına karar verilmesi de doğru değildir. Alacaklının dilekçesinde, itirazın kaldırılması deyimini kullanmış olması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile takibin durdurulması kararına yönelik şikayet niteliğindedir....

      Alacaklının icra mahkemesine başvurusu gerçekte var olan bir itirazın kaldırılması istemi değildir. ... takip, kambiyo senedine özgü haciz yoluyla takip olup İİK'nun 168/5. maddesi gereğince, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde borca itirazın, yasal beş günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Somut olayda; kambiyo takibinde borçlu, borca ... icra müdürlüğüne yapmış olup bu başvuru sonuç doğurmayacağı gibi icra müdürlüğünce bu itirazın değerlendirilerek, takibin durdurulmasına karar verilmesi de doğru değildir. Alacaklının dilekçesinde, itirazın kaldırılması deyimini kullanmış olması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile takibin durdurulması kararına yönelik şikayet niteliğindedir....

        Takip konusu alacak İİK’nın 68, 68-a maddelerindeki belgelerden birine dayanmaktaysa, alacaklı dilerse icra mahkemesinde itirazın kaldırılması, dilerse mahkemede itirazın iptali davası açma (m.67) yoluna gidebilir. Ancak belirtmek gerekir ki, alacaklı seçim hakkını mahkemede dava açmak suretiyle kullanmışsa, bu defa dava derdest iken bunu olduğu gibi bırakarak icra mahkemesinden itirazın kaldırılması yoluna başvuramaz. Hatta evvelce icra mahkemesine başvuran alacaklı, sonra mahkemeye başvurarak itirazın iptali davası açmışsa, bu davanın derdest olduğu sırada, tekrar icra mahkemesine dönerek ilk müracaatını yineleyemez. Bununla beraber önce itirazın kaldırılmasını talep eden alacaklı, bu yolu bırakarak itirazın mahkemede iptalini isteyebilecektir (Değnekli, A.: İtirazın İptali Davası, Ankara 2013, s.79)....

          Bu durumda icra takibi kesinleşmiş olup, davacının icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemesinde hukuki yararı bulunmamaktadır. Her ne kadar icra müdürlüğünce borçlunun itiraz dilekçesi nedeniyle icra takibinin durdurulmasına karar verilmiş ve alacaklılar vekilince de, icra mahkemesinden itirazın kaldırılması istenmiş ise de, süresinden sonra verilen itiraz dilekçesi nedeniyle icra müdürlüğünce hatalı olarak icra takibinin durdurulması takibin kesinleştiği sonucunu değiştirmeyeceği gibi, süresinden sonra yapılan bu itiraz nedeniyle alacaklı tarafın icra mahkemesinden itirazın kaldırılması talebinde bulunmasını gerektirmez. Mahkemece, hukuki yararı bulunmadığından itirazın kaldırılması ve buna bağlı olarak da icra tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, itirazın kaldırılması ve icra tazminatına karar verilmesi doğru değildir....

            Takibin durması üzerine davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye talebinde bulunmuştur. Yargılama sırasında davacı vekili aylık kira bedelinin 600-TL olduğunu kabul etmiş, mahkemece yargılama sonunda davacı tarafından fazla talep edilen miktar olduğu anlaşılan 2.781,06 TL asıl alacak, 173,27 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.954,33 TL'nin mahsup edilerek kalan kısım olan 9.337,27 TL üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmiştir. Bu durumda davacının itirazın kaldırılması talebi, kabul edilenler dışında kalan 2012 yılı 8., 9., 10., ve 11. ay kiralarına ilişkin olup itirazın bu aylar yönünden kaldırılması gerekirken 9 aylık kira alacağı üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır....

              Bu nedenle, davacı-alacaklının sunmuş olduğu belgeler üzerinde değerlendirme yaparak, dayanak belgenin İİK’nun 68 maddesindeki yazılı nitelikteki bir belge olup olmadığını belirler ve sonucuna göre itirazın kaldırılması talebinin-istemini ya reddeder ya da itirazın kaldırılması talebini-istemini kesin olarak kabul eder. Alacaklının itirazın kesin kaldırılmasını isteyebilmesi için; imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede ya da resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dâhilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye dayanması gerekir. İİK madde 68 ile 70’te düzenlenen itirazın kaldırılması kurumu, borçlunun itirazı ile duran ilamsız icra takibine, ilamsız icra prosedürü içerisinde devam edilmesini sağlayan yollardan biridir. İtirazın kaldırılması bir dava değildir. İtirazın kaldırılması, borçlunun, borçlu olup olmadığının ilamsız icra prosedürü içinde tespit edilmesine yarayan bir yoldur....

              İtirazın iptaline ya da kaldırılmasına karar verilmesi halinde, borçlunun itirazının haksızlığı ortaya çıkacağından takibe devam edilmesi mümkün olabilecektir. Başka bir anlatımla, icra takibine devam edilebilmesi için itirazın iptali ya da kaldırılması zorunludur. Dava konusu olayda; davacı alacaklı tarafından itirazın kaldırılması davası açılıp, dava dilekçesinin davalı borçluya 03.02.2014 tarihinde tebliğ edilmesinden sonra davalı borçlu vekili icra müdürlüğüne başvurarak takibe yanlışlıkla itiraz edildiğini beyanla, itirazlarını geri aldıklarını belirtmiştir. İtirazın geri alınması ile duran takibe devam edilmesinin önü açılmış olmaktadır. Mahkeme açısından ise, artık ortada kaldırılması gereken bir itiraz bulunmadığından dava konusuz kalmıştır. Bu itibarla mahkemece konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde itirazın kaldırılmasına karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir....

                Mahkemece takipten önce ödenen miktarın takipte istenen miktardan indirildikten sonra kalan miktar üzerinden itirazın kaldırılmasına ve bu miktar üzerinden icra inkar tazminatına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde alacağın tamamı üzerinden itirazın kaldırılması ve inkar tazminatına hükmedilmesi doğru değildir. SONUÇ: 1. bentte açıklanan nedenlerle tahliyeye ilişkin kararın ONANMASINA, 2. bentte yazılı gerekçe ile itirazın kaldırılması ve inkar tazminatına ilişkin kararın BOZULMASINA ve onanan kısım için temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 19.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  İcra Müdürlüğü’nün 2008 / 12040 sayılı dosyası ile yaptığı icra takibine davalı borçluların itiraz etmesi üzerine açılan itirazın kaldırılması davasında davacı, itirazın kaldırılmasına, kiralananın tahliyesine ve davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, davalılar vekili ise işletme giderlerini ödediklerini ayrıca istenen esaslı tadilat giderlerinin kiracıya yükletilemeyeceğini, işletme giderlerine ilişkin taahhütnamenin ek sözleşme ile yürürlükten kaldırıldığını belirterek davanın reddini, asgari %40 tazminatın davacıdan tahsilini savunmuştur. Mahkemece, işletme giderlerine ilişkin hükmün ek sözleşme ile ortadan kaldırıldığı gerekçesiyle itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu