Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilirTaşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan "dürüst davranma kuralı" ile bağdaşmayacağından dinlenmez.Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedel ödenmiş olmalıdır....

    hem iradeye aykırı olarak düzenlenen ve davaya konu edilen üstelik şekil şartlarına da uygun olmayan işbu satış vaadi sözleşmesi sebebiyle anılan huzurdaki davanın usul ve esas yönünden reddine yargılama ücreti ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir....

    Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa; iştirak bozulmamak kaydıyla satıcı elbirliği ortağının payının alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. (Bknz. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 2016/661 Esas, 2018/5376 Karar sayılı ilamı, Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 2017/3627 esas, 2017/7555 karar sayılı ilamı) Somut olayda; davacı tarafça dava konusu parsellerde davalılara ait hisselerin aralarında yapılan satış vaadi sözleşmesi ile davacıya devredilmesinin vaat edilmesine karşın tapuda devrinin verilmediğinin ileri sürülerek tapu iptali ve tescil talebinde bulunulduğu, mahkemece davanın kabulüne yönelik kararın verildiği, bir kısım davalılar vekili tarafından kararın istinafa taşındığı görülmektedir....

    Davacı vekili, davalı T6 hakkındaki davasını, adı geçen davalının sözleşmeye konu olan hissesini devrettiği gerekçesiyle bu davalı hakkındaki davasından feragat ettiğinden davalı Nurhan aleyhine açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerektiği, belirtilen nedenlerle; gerek gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi, gerekse de satış vaadi sözleşmesinin alacaklısı Selçuk Sırım ile davacı arasında yapılan temlik sözleşmesi usule uygun olduğu, satış vaadi sözleşmesinde zilyetliğin teslimine muvafakat edildiği ve satış vaadi sözleşmesine göre taşınmazın zilyetliğinin de devredildiği anlaşıldığından davacının davasının kabulüne, yönelik karar vermiştir....

    Davacı vekili; 06.12.2001 tarihli Satış Vaadi Sözleşmesi ile; sözleşme yapıldığında 212 ada 5 sayılı parsel olan imar uygulaması ile 2542 ada 22 parsel numarasını almış olan taşınmazda bulunan kat irtifakı kurulduğunda 2 nolu bağımsız bölüm numarasını alacak olan dairenin ve 1/5 arsa payının davalı tarafından müvekkiline satılıp teslim edildiğinden bahisle 2 numaralı daire ve daireye tekabül eden 1/5 arsa payının tapusunun iptali ile adına tescilini talep etmiştir. Davalı vekili, zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının da ileride çıkacak tüm takyitlerden ve taşınmazın adına tescil edilememesinden dolayı tüm sorumlulukları kabul ettiğini, satış vaadi sözleşmesi düzenlendiğinde taşınmazın tapu tahsis belgeli olduğu, tapu tahsis belgesine dayanarak kendisine ait 4/5 payın belediyeye müracaat ederek alıp adına tescil ettirdiğini, 1/5 payını ise satış vaadi sözleşmesi ile davacıya devrettiği için almadığını, davacıya düşen 1/5 payın ......

      birlikte çaba unsurunu içermemesi nedeniyle adi ortaklık sözleşmesi olmadığı, diğer bir anlatımla “Ayni Paylaşım Koşulunu İçeren Gelir Paylaşımlı İnşaat Sözleşmesi” olduğu ve buna bağlı olarak uyuşmazlıkta eser sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiğini, davacı yanın satış vaadi sözleşmesi ile işbu taşınmazı aldığını iddia ettiğini, TBK. 183. maddesi gereğince yüklenicinin 3. kişi ile yaptığı satış vaadi sözleşmesi alacağın temliki niteliğinde olduğunu, bu anlamda 3. kişi, yüklenicinin haklarına halef olacağını, bu nedenle 3....

        Satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerhinden sonra beş yıl içinde kayda işlenen her türlü haciz, ipotek ve benzeri sözleşme alacaklısının haklarını kısıtlayacak nitelikteki şerhler de sözleşme alacaklısını bağlamaz. Somut olayda; davacı, davalı Ezgi Gıda Tur. Tıbbi Ürünler Paz. İml. San ve Tic. Ltd. Şti. ile arasında imzalanan 27.04.2012 tarihli satış vaadi sözleşmesine dayalı tescil isteminde bulunmuştur. Sözleşmede satış vaadine konu taşınmaz ile karşılıklı edimler belli olduğundan ve resmi şekilde yapılmış olduğundan satış vaadi sözleşmesi geçerlidir. Davalı Ezgi Gıda Ltd. Şti. sözleşme kapsamında 182.888,00TL satış bedelini aldığını beyan ederek sözleşmeyi imzalamış, bedelin ödenmediği geçerli bir belge ile de kanıtlanamamıştır. O halde, davanın dayanağı satış vaadi sözleşmesi esas alınarak davacının talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 17.06.2009 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 01.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin dava değeri nedeniyle reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 08.01.1997 tarihli satış vaadi sözleşmesi uyarınca 889, 890, 891, 892, 895, 896, 897, 898, 900 ve 902 parsel sayılı taşınmazlardaki davalı payının bir kısmını satın aldığını ileri sürerek satış vaadi sözleşmesine konu payların tapusunun iptali ile adına tescilini talep etmiştir. Davalı, davacıya satış vaadinde bulunmadığını savunmuş, davanın reddini istemiştir....

            Davalı ... ... mirasçıları, satış vaadi sözleşmesinin 19/12/1983 tarihli olup 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, taşınmaz davalı şirkete devir edildiğinden kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini şuyulandırma işlemi idare tarafından yapıldığından davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı şirket vekili de, satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmadıklarını, 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporlarına göre satış vaadi sözleşmesi ile taşınmazların zilyetliği devir edildiğinden zamanaşımı itirazının reddine davalılar ......

              Noterliği'nin 04.11.2002 tarih, 3277 yevmiye no'lu satış vaadi sözleşmesi ile anılan davalılar adına vekaleten kendi adına asaleten dava konusu 137 parseldeki hak ve hisselerin tamamının davadışı ... ...'a satışının vaad edildiği, bedelin nakden ve peşinen ödendiği, zilyetliğin de devredildiği; ... ... tarafından ise ... 2. Noterliği'nin 12.11.2007 tarih, 10674 yevmiye no'lu satış vaadi sözleşmesi ile 03.06.2002 ve 04.11.2002 tarihli sözleşmeleri ile sahibi bulunduğu 137 parseldeki hak ve hisselerinin tamamının davacıya vaad edildiği, bedelin nakden ve peşinen ödendiği, zilyetliğin de devredildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca dava konusu 137 parsel sayılı ...ınmaz davalıların murisi ...adına kayıtlı iken davalılar adına paylı olarak 20.07.2012 tarihinde hükmen tescil edildiği anlaşılmaktadır. O halde davalılar ... dava konusu ...ınmazdaki paylarının tamamını ... 1. Noterliği'nin 03.10.2001 tarih, 7415 yevmiye no'lu satış vaadi sözleşmesi ile dava dışı ...'...

                UYAP Entegrasyonu