Mahkemece iddia, savunma toplanan deliller ve bilirkişi kurulu raporuna göre davalının işyerini 11.04.2003 tarihinde dava dışı ...’a devir etmiş ise de elektrik aboneliğinin iptal edilmediği, abonelik iptal edilinceye kadar davalının sorumluluğunun devam etmesi nedeni ile 16.616.17. TL üzerinden itirazın iptaline, davacının tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 03.11.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
SAVUNMA: Davalı cevap dilekçesinde özetle; kurumlarında 300'den fazla fatura tahsilatı, banka tahsilatı ve ödeme işlemleri yapıldığını, gerek personel hatası gerek müşterinin talebi ile yapılan işlemin iptal edilmesi gerektiğini, kurum arası protokoller gereği hiçbir şekilde iptal edilemeyecek işlerin belli olduğunu, bu işlemler haricinde bütün işlemlerin aynı gün içerisinde fark edildiğinde ister müşteri talebi ile ister personel hatası nedeniyle iptal edilebileceğini, olay günü müşterinin üzerinde yeterli para olmaması nedeniyle iptal ettirmek istemesi üzerine müşteriden tahsilat belgesini alıp kontrol görevlisi Ümraniye PTT şefine müracaat ettiğini, fakat sistem arızası nedeniyle işlemin iptal edilemediğini, bu durumun T1 bildirildiğini, olayda kendisinin bir kusuru olmadığını, davacı kurumun iptal işlemi gerçekleştiremediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Sayılı icra dosyasına yapılan itirazın davalı ... yönünden tümden iptal edilerek ...-TL üzerinden diğer davalı ... yönünden ise itirazın kısmen iptal edilerek ...-TL. Üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Her ne kadar dosya tevzi bürosunca Mahkememize tevzi edilmiş ise de, Hakimler ve Savcılar Kurulu 1. Dairesinin 25/11/2021 tarih 10232 karar nolu kararı uyarınca Finans Mahkemesi olarak Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi belirlendiğinden, taraflar arasındaki ilişkinin kredi sözleşmesi kapsamında değerlendirileceği de nazara alınarak; dosyanın görevli Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve buna ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Dosyanın Antalya 4....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 13.02.2013 gün ve 2012/6798 Esas, 2013/787 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü. - KARAR – Davacı vekili, müvekkili ile davalı yüklenici arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 30.000,00 TL kira alacağının tahsili için girişilen ilamsız icra takibine davalının itirazı üzerine, yine fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak itirazın iptali için açılan davada, müvekkilinin kira tazminatı alacağının 56.239,00 TL olduğunun tespit edildiğini, ancak talep doğrultusunda 30.000,00 TL yönünden itirazın iptal edildiğini, bakiye 26.239,00 TL alacak ve 9.616,00 TL işlemiş faizinin tahsili için yeniden ilamsız icra takibi...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir. Davalılar vekili, müvekkillerine gönderilen ödeme emirlerinin iptal edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir....
Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve bilirkişi raporlarına göre, iptal protokolunde tellal davacının imzasının bulunmadığı, bu nedenle iptal işleminin davacıyı bağlamadığı, sözleşme konusu 17 paftadaki 5156 sayılı parsel’in satıldığı, davacının tellallık ücretini hak kazandığı, buna göre davanın kısmen kabulüne 34.048.29....
Davacı sattığı mallara karşılık, ciro yoluyla elde ettiği (davalının keşidecisi olduğu) çeki kaybettiğini ve mahkemeye dava açarak zayi nedeniyle iptal kararı aldığını ileri sürerek bu karara dayanmak suretiyle alacağının tahsili amacıyla icra takibine girişmiştir. Davalının itirazı üzerine iş bu itirazın iptali davası açılmıştır. Zayi nedeniyle iptal kararı davacının hakkı talep edebilmesine imkan verir. Davacı böyle bir durumda elinde senet olmadığı halde, iptal kararını göstermek suretiyle ve kimliğini ispat ederek, borçludan ifayı talep imkanına sahiptir. Borçlunun, iptal kararına rağmen, davacının hak sahibi olmadığını iddia etmek imkanı vardır. Ödemede bulunduğu şahıs, gerçek alacaklı olmasa dahi, mevcut iptal kararına güvenerek yaptığı ödeme ile borçlu borcundan kurtulur (TTK. M 558/2). Davacının gerçek alacaklı olmadığını bildiği veya bu hususta hileli davrandığı kabul edilebildiği takdirde yaptığı ödemenin borçluyu borcundan kurtarması ise mümkün değildir....
İptali gerekir." şeklindeki ifade ile iptal gerekçesi açıklanmıştır. Gerekçeli karardaki, "…337.maddesinin birinci fıkrasının iptaline karar verilmesinin doğuracağı hukuksal boşluk, kamu yararını ihlal edici nitelikte olduğundan…" şeklindeki ifadeden de anlaşılacağı üzere, anılan eylem hakkında gerekli düzenleme yapılıncaya kadar hukuksal boşluk önlenmek istenmiştir. Hal böyle olunca, İcra ve İflas Kanunu’nun 5358 sayılı Yasa ile değişik 337.maddesinin birinci fıkrasının 16 Nisan 2009 tarihine kadar yürürlükte olduğu gözetilerek itirazın esası hakkında bir karar verilmesi yerine yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Ancak itirazın incelendiği tarihte İcra ve İflas Kanunu’nun 337.maddesinin birinci fıkrası yürürlükte ise de inceleme tarihi itibarıyla iptal hükmü yürürlüğe girdiğinden borçlunun üzerine atılı olan mal beyanında bulunmama eylemi kanunda suç olmaktan çıkmıştır....
İptali gerekir." şeklindeki ifade ile iptal gerekçesi açıklanmıştır. Gerekçeli karardaki, "…337.maddesinin birinci fıkrasının iptaline karar verilmesinin doğuracağı hukuksal boşluk, kamu yararını ihlal edici nitelikte olduğundan…" şeklindeki ifadeden de anlaşılacağı üzere, anılan eylem hakkında gerekli düzenleme yapılıncaya kadar hukuksal boşluk önlenmek istenmiştir. Hal böyle olunca, İcra ve İflas Kanunu’nun 5358 sayılı Yasa ile değişik 337.maddesinin birinci fıkrasının 16 Nisan 2009 tarihine kadar yürürlükte olduğu gözetilerek itirazın esası hakkında bir karar verilmesi yerine yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Ancak itirazın incelendiği tarihte İcra ve İflas Kanunu’nun 337.maddesinin birinci fıkrası yürürlükte ise de, inceleme tarihi itibarıyla iptal hükmü yürürlüğe girdiğinde borçlunun üzerine atılı olan mal beyanında bulunmama eylemi kanunda suç olmaktan çıkmıştır....
İptali gerekir." şeklindeki ifade ile iptal gerekçesi açıklanmıştır. Gerekçeli karardaki, "…337.maddesinin birinci fıkrasının iptaline karar verilmesinin doğuracağı hukuksal boşluk, kamu yararını ihlal edici nitelikte olduğundan…" şeklindeki ifadeden de anlaşılacağı üzere, anılan eylem hakkında gerekli düzenleme yapılıncaya kadar hukuksal boşluk önlenmek istenmiştir. Hal böyle olunca, İcra ve İflas Kanunu’nun 5358 sayılı Yasa ile değişik 337.maddesinin birinci fıkrasının 16 Nisan 2009 tarihine kadar yürürlükte olduğu gözetilerek itirazın esası hakkında bir karar verilmesi yerine yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Ancak itirazın incelendiği tarihte İcra ve İflas Kanunu’nun 337.maddesinin birinci fıkrası yürürlükte ise de, inceleme tarihi itibarıyla iptal hükmü yürürlüğe girdiğinden borçlunun üzerine atılı olan mal beyanında bulunmama eylemi suç olmaktan çıkmıştır....