Alacaklı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; İİK'nun 33/1. maddesinde; icra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imhal iddiası yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icranın geri bırakılmasına karar verileceği hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda; alacaklı bankanın dosya kapasımındaki cevabi yazılarından, borçluya ait ..... Sandığı birikmişlerinden 10.05.2005 tarihinde 9.644,69 TL, ....v birikmişlerinden, 23.03.2010 tarihinde 640,00 TL,.....Şubesi mevduat hesabından 10.05.2005 tarihinde 526,42 TL,........
İİK' nun 33. maddesine göre “İcra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imhal iddiası yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icra geri bırakılır. ” Dosyaya ibraz edilen ... tarihli ibranamede “ ... ASHM'nin ... sayılı dosya ve devamında ... 2. İcra Dairesi' nin ... sayılı dosyasından taraflar anlaştıkları için feragat ediyoruz. Her iki dosya nedeniyle borçlu ...' yı ibra ediyoruz.” açıklamasına yer verildiği ve alacaklı asil ile vekili tarafından imzalandığı, alacaklı vekili söz konusu ibranamenin yasanın aradığı koşulları havi olmadığını, bu hususların dar yetkili icra hukuk mahkemesinin görev ve inceleme alanına girmediğini belirtmiş imzalara itiraz etmemiştir....
Aile Mahkemesi'nin 24.03.2014 tarih 2013/719 E. sayılı tedbir nafakasına ilişkin ara kararına dayalı olarak nafaka alacağının tahsili talebiyle genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı, borçlunun yasal sürede itfa itirazında bulunması üzerine alacaklı tarafından itirazın kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurulduğu anlaşılmıştır.Borçlunun, itfa itirazına dayanak olarak lojman giderleri ile müşterek çocukların eğitim öğretim giderleri için özel eğitim kurumlarına yapılan ödemelere ilişkin ödeme belgeleri sunduğu, ödeme belgelerinin incelenmesinde, ödemelerin alacaklıya yapılmadığı gibi, nafaka borcu için yapıldığına ilişkin herhangi bir açıklama da içermediği görülmüştür. Borçlunun itfa itirazının kabul edilebilmesi için ödeme belgelerinde takibe konu alacak (somut olayda nafaka alacağı) için yapıldığına dair açık atıf bulunması zorunludur....
İİK'nun 168/5. maddesi hükmü gereğince; borçlunun, borçlu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, yasal 5 günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapması gerekir. Somut olayda; borçluya örnek 10 numaralı ödeme emrinin 25.07.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise 31.07.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurarak itirazını bildirdiği görülmüştür. Bu durumda borca itiraz İİK'nun 168/5. maddesinde öngörülen 5 günlük yasal süre geçirildikten sonra yapılmış olup, mahkemece itirazın süre aşımı nedeniyle reddi gerekirken, itirazın esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Uyuşmazlık, davacı - borçlu hakkında başlatılan ilamlı icra takibinde takip öncesi itfa nedenine dayalı takibin iptali istemine ilişkindir. İstanbul 34.İcra Müdürlüğü'nün 2019/41863 Esas sayılı dosyasında davalı alacaklı tarafından, davacı borçlu hakkında 14/11/2019 tarihinde ilamlı icra takibi başlatıldığı, icra emrinin tebliğ edildiği tarih itibariyle 02/12/2019 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu görülmektedir. İİK'nun 33/1. maddesinde; icra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imhal iddiası yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icranın geri bırakılmasına karar verileceği hükmü düzenlenmiştir....
Mahkememizin 26/11/2020 tarihli celsesi 4 numaralı ara kararı gereğince, dosyamızda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişinin 18/04/2021 tarihli raporunda özetle; ''SONUÇ ve KANAAT: 1-Davalı ... (...) 31.03.2017 tarihinde ihraç ettiği 20.000,000,00-TL nominal değer tutarındaki 545 gün vadeli özel sektör tahvilinin 28.09.2018 tarihinde yapılması gereken anapara ödemesini yerine getirmediği, bu ilk ödeme gecikmesi nedeniyle (diğer davalılar kefil sıfatıyla dahil edilerek) yapılan 15.10.2018 tarihli itfa sözleşmesi gereği 31.05,2019 tarihinde yapılması gereken anapara ödemelerinin yine yerine getirilmemiş olduğu nazara alındığında, davalıların TBK'nun 117 m. ve TTK'nun 10 m. hükmü uyarınca 31.05.2019 tarihi itibariyle temerrüde düşürülmüş sayıldıkları, 2-Davacı Bankanın TAKİP TARİHİ İtibariyle Alacakları: Alacak kalemleri Talep edilen Hesaplanan Talep edilmesi gereken Asıl alacak 2.000.000,00 2.000.000,00 2.000,000,00 İşlemiş itfa sözleşmesi faizi 510.137,00...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince, "Tüm dosya kapsamına göre, davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine özgü takipte, davacı borçlu tarafından itfa itirazında bulunduğu ancak ödemeye esas resmi belge niteliğindeki dekontta ödemelerin takip dayanağı bonoya ilişkin olduğuna yönelik bir açıklama bulunmadığı, mahkememizin İİK 169/a maddesi uyarınca resmi veya imzası alacaklı tarafça inkar edilmemiş belge sunulması halinde inceleme yapılabileceği, her ne kadar dekont sunulmuş ise de; dekontta açıklama olarak sadece ''ödmee'' ibaresinin bulunduğu, bu ödemenin takip dayanağı bono için yapıldığına yönelik iddianın genel mahkemede yargılama gerektirdiği, bu şekilde davacı tarafın itfa itirazı, sunulan belgelere göre yerinde görülmediğinden davacının itfa itirazının reddine" dair karar verildiği görülmüştür....
İcra Dairesi'nin 2017/13410 Esas sayılı dosyasında mevcut bulunan borcun öncelikli olarak itfa nedeniyle son bulmuş olması nedeniyle söz konusu takibin ödenen miktar yönünden iptaline, icra emrinin iptaline, davalı/alacaklının asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
edinmek olduğu, oysa şirket genel kurulunda böyle bir karar alınmadığı, genel kurul kararı alınmadan sermayenin azaltılması yoluna da gidilemeyeceği, gayrimenkullerin satışı sırasında paylar şirket tarafından geri alınmış ve itfa edilmişse bu işlemlerin hukuken geçerli olmadığı, bu işlem batıl olduğu, bu pay sahiplerinin genel kurula katılmalarının hukuka ve sözleşmeye aykırı olmadığı, bu halde daha önce şirketçe gayrimenkullerin satışı sırasında paylarının değeri satış bedelinden mahsup edilen pay sahiplerinden, o kısımların da tahsil edilmesi gerektiği, hem hukuka aykırı olarak şirketin paylarını geri alması ve bunun karşılığını gayrimenkullerin satış bedelinden mahsup etmesi ve hem de söz konusu payların sahiplerinin genel kurul toplantısına katılmaya devam etmesinin kabul edilemeyeceği, yani davalı şirketin itfa işleminin olmadığı iddiasının kabulü halinde, söz konusu pay sahiplerinden daha önce mahsup edilen bedellerin tahsil edilmesi gerektiği, zira payların şirketçe geri alınması...
Somut olayda ödeme ve ibralaşma yönünde isbat yükü davacıda olup; İİK.' nun 169/a. 1. fıkrası kapsamında kanunun aradığı belgelerden biri ile borcu itfa etmiş olduğunu isbat etmekle yükümlüdür....