Dava dilekçesinde dört ayrı davacı için 11 ayrı icra dosyasında/işlemde yapılmış olan toplam 841.389,00 TL ödeme sebebiyle istirdat isteminde bulunulmuş ancak hangi davacı için hangi ödeme sebebiyle ne kadar istirdat istendiğini açıkça bildirmediğinden mahkemece bu hususta ilk olarak 25/09/2018 tarihli duruşmada açıklama yapılması için süre verilmiştir. Davacılar vekili 09/10/2018 tarihli dilekçesinde açıklama yapmış ise de ; Sakarya ve Eskişehir icra müdürlüklerine ait takip dosyalarında davacılar ... ve ... tarafından ödeme yapıldığını ve bu davacılar için istirdat taleplerinin bulunduğunu bildirmekle birlikte hangi davacı için ne miktar talep ettiğini yine bildirmemiş, aynı şekilde Kaynarca İcra müdürlüğü dosyasında ve ... 'e ve ... avukatına yapılan ödemelerin ......
HMK 355. maddesine göre yapılan istinaf incelemesi neticesinde; 1)Davacı vekilinin menfi tespit ve istirdat talepli davaları aynı dilekçe ile açtığı (... esas), ilk derece mahkemesince 31/05/2022 tarihli celsede istirdat davası yönünden tefrik kararı verilerek bu davanın ayrı bir esasa (... esas) kaydının yapıldığı ve yargılama neticesinde istinafa konu kararın verildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. 2)6325 sayılı Kanun ve 6102 sayılı TTK’ya 5/A maddesi ile getirilen düzenleme ile konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir....
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, İİK nın 72. Maddesi uyarınca, takibe dayanak teşkil eden bono nedeniyle borçlu olunmadığı olunan ve icra tehdidi altında ödenen bedelin istirdatı istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İstirdat davasının maddi hukuka ve takip hukukuna ilişkin şartları mevcut olup, bu davanın maddi hukuka tek şartı, davacının borçlu olmadığı bir parayı ödemiş olmasıdır. Davacı istirdat davası açabilmek için, maddi hukuk bakımından borçlu olmadığı bir parayı, cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmalıdır. Geri verilmesi istenen paranın maddi hukuk bakımından geri istenmesinin mümkün olması gerekir....
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda yapılan incelemede, dava konusunun istirdat talebi bakımından 62.692,29 TL ve manevi tazminat talebi bakımından 30.000,00 TL olmak üzere toplam 92.692,29 TL olduğu, temlik eden davacı ... ... tarafından temlik edilen alacağın 80.000,00 TL asıl alacak ve bu kısma bağlı fer'ilerinden ibaret olduğu, 4721 sayılı Türk medeni Kanunu'nun 25.maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca manevi tazminat isteminin karşı tarafça kabul edilmiş olmadıkça devredilemeyeceği, dosyada davalıların manevi tazminatın devrini kabul ettiklerine dair bir kabullerinin bulunmadığı, bu itibarla dava konusu manevi tazminat talebine yönelik geçerli bir alacağın devri sözleşmesi bulunmadığı, kısmen temlik eden ve kısmen temlik alan davacıların aynı vekil tarafından temsil edildiği gözetilerek, ilk derece mahkemesince dava konusu istirdat talebi bakımından kısmen temlik alan davacı ... yönünden ve manevi tazminat talebi bakımından kısmen temlik eden davacı ... ... yönünden hüküm kurulması...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirketin müşteri temsilcisi arasında yapılan sözleşme ile yazılım materyali satın alındığını, davalı yanın talebe rağmen edimlerini yerine getirmediğini iddia ederek davalıya verilen 2.970,00 TL’lik çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine, uğranılan 3.000,00 TL. maddi ve 500,00 TL. manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, müvekkili şirketin ikametgah adresinin bulunduğu ......
İstirdat davası, İcra ve İflas Kanununda düzenlenmiş olmasına rağmen, uyuşmazlığı maddi hukuk bakımından sona erdirme amacına yönelik bir davadır. İstirdat davası, normal bir eda davası olup, bununla icra takibi sırasında sebepsiz olarak ödendiği iddia edilen paranın geri verilmesi istenir. İstirdat davasının biri takip hukukuna, diğeri maddi hukuka ilişkin olmak üzere iki şartı vardır. İstirdat davası açılması için ilk şart, geri verilmesi istenen paranın icra takibi sırasında ödenmiş olmasıdır. Borçlunun, ödeme emrine itiraz etmemesi veya itiraz etmiş olmasına karşın itirazının kesin kaldırılması nedeniyle, kesinleşmiş olan icra takibi dolayısıyla, bu parayı gerek nakden, gerek mallarının haczedilip satılması suretiyle cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olması gerekir. İstirdat davasının açılmasının ikinci şartı ise, maddi hukuk bakımından, aslında borçlu olmadığı bir parayı cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olmasıdır (İİK.m.72/VII)....
İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür İİK’nın 259/1. maddesinde, ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlenmiştir. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Buna karşılık, haksız ihtiyati haciz koyduran alacaklının kusursuz sorumluluğu sadece maddi tazminat bakımından olup, manevi tazminat yönünden BK’nın 49. maddesindeki koşulların oluşması gerekir. Bu maddeye dayalı sorumluluk ise kusura dayalıdır. Bu itibarla, alacaklının kötüniyetli veya iyiniyetli olup olmadığı da sonuca etkili olup, ağır olmasa da kusurlu olması da gerekmektedir (Bkz. Prof. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, Ankara, 1993, Cilt 3, Sh.2583 v.d)....
Mahkemece, yapılan yargılama sonucu taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verilmiş, davacı borçlunun tazminat istemi ise reddedilmiştir. Davacı tarafından açılan menfi tespit davası, yargılama sırasında borcun ödenmesi sonucu, İİK'nun 72/6. maddesi gereğince istirdat davasına dönüştüğünden, davanın kabulüne karar verilmekle borçlu davacı yararına, haksız ve kötü niyetle takip yapan ve aynı şekilde yargılama sırasında ödeme yapılmasını sağlayan davalı alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesi gerekirken, mahkemece bu istemin yazılı gerekçelerle reddinde isabet görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 10.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Maddesi uyarınca açılan istirdat ve haksız haciz nedeniyle uğranılan manevi tazminat davasıdır. Öncelikle istirdat davasına ilişkin kanuni düzenlemelere değinmekte fayda vardır. İİK’nun 72/7. bendinde ”Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir.” hükmünü içermektedir. İstirdat davasının şartları; geri verilmesi istenen paranın icra takibi sırasında ödenmiş olması, borçlu-davacının ödemek zorunda olmadığı bir parayı ödemiş olması ve maddi hukuk açısından paranın istenebilir olmasıdır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; "Dava, asıl davada taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında sözleşmeye aykırılık nedeniyle ödenen bedelin istirdatı ve gelir kaybı nedeniyle tazminat istemine, karşı dava ise, eser sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir....