Davalı; istirdadı talep edilen taviz bedelinin İstanbul Belediyesi tarafından yatırıldığını yine idarece 27.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 18. maddesine istinaden alınan bir bedel olduğunu, anılan maddeye göre tapu kayıtlarında icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar, işlem tarihindeki emlak vergisi değerinin yüzde onu oranında taviz bedeli alınarak serbest tasarrufa terkedilir hükmünü getirdiğini, Sultan Beyazıt Vakfı'nın sahih bir vakıf olduğu, bu nedenle taviz bedelinin tahsilinin yerinde olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 03.12.2013 tarih ve 2012/374 E. 2013/591 K. sayılı karar ile davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 08.09.2014 tarih ve 2014/4929 E. 2014/11216 K. sayılı ilamı ile "......
Vakfının” mukataalı veya icareteynli vakıf olup olmadığının veya miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlardan bulunup bulunmadığının yöntemince araştırılması ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde taviz bedeli ödenip ödenmeyeceğinin belirlenmesi gerektiği somut olayda ise hükme esas alınan bilirkişi raporunun dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde oluşturulduğu, mahkemece; dosya arasında bulunan davaya konu taşınmaza ait tapu kayıtları ve vakfiye örneği ile birlikte uzman bilirkişi kurulu aracılığı ile mahallinde keşif yapılarak yukarıdaki ilkeleri kapsar biçimde rapor alınması sağlandıktan sonra sonucuna uygun bir hüküm kurulması gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, vakıf taviz bedelinin istirdadı istemine ilişkindir....
Somut olayda; 4 taşınmazda ortaklığın satış yoluyla giderilmesinin istendiği, taşınmazlardaki vakıf şerhlerinin celbedildiği, T14nün davaya dahil edildiği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür. T14nce yapılan istinaf sebebine dair incelemede ; Tapu kaydında vakıf şerhi bulunan taşınmazlar üzerindeki ortaklığın giderilmesi davalarında mahkemece taviz bedeline ilişkin hüküm kurulup kurulmayacağının tespiti açısından vakıf ve taviz bedeli hususlarının incelenmesi gerekir. Öncelikle taviz bedeli TMK'nun 839- 849.maddeleri anlamında "Taşınmaz Yükü/ Gayrimenkul Mükellefiyeti" kapsamındadır. Tapu kayıtlarında şerh edilmiş olan vakıf sahih vakıf ise şerh taviz bedeli ödenmesi gerekir. Aksi halde yani gayri sahih vakıf ise taviz bedeli ödenmesi gerekmez. Konusu mülk arazi ve diğer mülk olan menkul ve gayrimenkul mallar sahih vakıflardır. Bu malların tüm tasarruf hakları rekabesi (kuru çıplak mülkiyeti) vakfa aittir....
Bu hüküm gereğince tapu kayıtlarında vakıf şerhi bulunan taşınmazlarda 12. maddenin 3. fıkra hükümleri uygulanamayacağından mahkemece davanın hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle kabulü doğru olmamıştır.Böyle olunca mahkemenin vakıf türüne göre tavize tabi olup olmama yönünden araştırma ve inceleme yapması zorunlu olmaktadır. Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarına göre, taşınmazdaki vakıf şerhine dayanılarak taviz bedeli istenebilmesi; ilgili vakfın sahih vakıflardan olması koşuluna bağlıdır. Gayri sahih vakıflar yönünden taviz bedeli isteminin hukuksal bir dayanağı bulunmamaktadır. Mahkemece, bu yönde herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadan, vakfın türü belirlenmeden, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Taviz bedeli ödenmeden ortaklığın giderilmesi veya cebri icra yoluyla satışı yapılacak gayrimenkullerin taviz bedelinin hesaplanmasında satış bedeli esas alınır.) Şeklinde değiştirilmişse de; Aşar ve rusumatı vakıf ve tahsis edilmiş taşınmazların yukarıda belirtilen nedenlerle bu madde kapsamına girmediği kuşkusuzdur. Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere vakıf türünün belirlenmesi ve belirlenen vakıf türüne göre çekişmeli taşınmazda vakfın bir hakkının kalıp kalmadığının, taviz bedeli ödenip ödenmeyeceğinin vakıf şerhinin doğrudan kaldırılması gerekip gerekmediğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmadan saptanması bu tür davalarda önem kazanmaktadır. Hal böyle olunca vakıflara ait tapu kaydı ilk tesisinden getirtilmeli, vakıf durumunu gösterir kayıtlar ve dayanılan diğer belgeler merciinden istenmeli, ......
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Şişli İlçesi, Şişli Mahallesinde bulunan 10624 ada, | parsel sayılı, 1.504,69 m2 yüzölçümlü Sultan Beyazıt Vakfından mukataalı “Arsa" vasıflı taşınmazda Maliye Hazinesi adına kayıtlı hisse için 5737 sayılı Vakıflar Kanunun 18.maddesi gereğince, müvekkili idarece 10.03.2021 tarih, 59011 numaralı makbuz ile tahsil edilen 195.248,00TL taviz bedelinin iadesine ilişkin İstanbul 14.Asliye Hukuk Mahkemesi 2021/203 Esas sayılı dosyasından dava açıldığını, öncelikle, İstirdat talebinin bir yıllık zamanaşımına tabi olduğundan davanın zamanaşımı nedeniyle süre yönünden reddi gerektiğini, taşınmazda Hasan HULKİ adına kayıtlı 14054/150469 hisse için müvekkili idarece tahsil edilen 419.916,00TL taviz bedeli için de taviz bedeli iade davası açıldığını, İstanbul 16.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/246 Esas sayılı dosyasında derdest olduğunu, tapu kaydında vakıf şerhi olan taşınmazların vakfediliş türüne bakılmaksızın tüm taşınmazlardan mülga 2762 sayılı Vakıflar...
Vakfına aidiyetinin tespiti ve kamulaştırma bedelinden taviz bedelinin mahsubu ile bakiyenin ödenmesi isteğine ilişkindir. Dosya içeriğinden dava konusu taşınmazla ilgili olarak davacı Vakıf tarafından anlınmış "mahlul kararı ya da vaziyet kararı " olup- olmadığı anlaşılamamaktadır. İlgisi yönünden; dava konusu taşınmazla ilgili olarak davacı Vakıf tarafından alınmış "mahlul kararı ya da vaziyet kararı" varsa temin edilerek evrakına eklenmesi, ikmal edilen evrakların mahkeme denetiminden geçirildikten sonra, dosyanın gönderilmesi için yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE 13.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Sözü edilen 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 18.maddesi hükmüne göre; miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlar dışındaki icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar taviz bedeline tabiidir. Yasanın 3.maddesinde yapılan tanıma göre de, mukataalı vakıf: zemini vak'fa, üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını, icareteynli vakıf ise: değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazlarını ifade eder. Hal böyle olunca somut uyuşmazlığın çözümü için "... ... Vakfının" mukataalı veya icareteynli vakıf olup olmadığının veya miri arazilerde mukataalı hayrata tahsis edilmeyen ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlardan bulunup bulunmadığının yöntemince araştırılması gerekir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 21/10/2014 NUMARASI : 2013/28-2014/337 Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesi ile; dava konusu taşınmazdaki vakıf şerhi nedeni ile davalı idare tarafından taviz bedeli tahsil edildiğini ancak bu tahsilatın haksız olduğunu ileri sürerek, 13.586 TL'nin ödeme tarihi olan 22/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Kadastro tutanağında başlangıçta vakıf şerhi bulunduğundan davada 2.4.2004 tarih 2003/1-2004/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurul Kararında benimsenen 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanma yeri yoktur. Ancak hemen belirtmek gerekirki Vakıf şerhi 10 yıllık süre içinde de konulsa Mahkemenin kabulünün aksine bu şerhin kaldırılması her zaman istenebilir. Çünkü taşınmazdaki vakfın hakkı taviz bedeli ile sınırlıdır. Şayet aşağıdaki yönteme göre yapılacak araştırma ile kayıtlarda yazılan vakfın sahih vakıf olduğu saptanırsa, şerh taviz bedeli ödenerek aksi halde yani gayri sahih vakıf olduğu belirlenirse taviz bedeli ödenmeksizin kaldırılır....