WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Gerekçe: 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Çözümü gereken husus, davacının davalı tarafça yapılan haksız icra takibi üzerine açtığı menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilip edilemeyeceğidir. İcra İflas Kanununun 72. maddesine göre, borçlu, menfi tespit davası zımnında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. Somut olayda; davacı yapılan icra takiplerinin haksız olduğunu, bu icra takipleri ile istenilen alacaklardan sorumlu olmadığını ileri sürerek borçlu olamadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Yargılama devam ederken davacı İzmir 11. İcra Dairesi’nin 2013/5766 ve2013/5767 takip sayılı dosyalarındaki alacak miktarını ödemiştir....

    Borçlunun menfi tespit davası açmış olması halinde, bu dava sırasında ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması nedeniyle borç alacaklıya ödenmiş olursa, artık menfi tespit davasına kendiliğinden istirdat davası olarak devam edilir (İİK.md.72/4).O halde, bilirkişi raporundan sonra 4.000.00 TL ödeyen davacının fazla ödediği miktar varsa onun için tespit talebi istirdat davasına dönüşmüştür. Bilirkişiden ek rapor alınarak, fazla ödediği kısım için istirdat kararı vermek gerekirken, bu konunun incelemesiz bırakılması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Davacı vekili; davalı tarafından müvekkili hakkında başlatılan ilamsız icra takibi sırasında alacak tahsil edilmesine rağmen, takip sırasında “taksit teminatı” adı altında alınan muhtelif meblağ ve tarihli bonolara dayanılarak başlatılan takiplerde davacının tüm mal varlığına haciz konulması nedeni ile yapılan ikinci takip ve haczin haksız olduğunu belirterek, istirdat ve maddi, manevi zararların tazmini isteminde bulunmuştur. Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece; istirdata konu alacaklar açısından davanın kabulüne, maddi ve manevi tazminat istemleri açısından ise haksız haciz nedeniyle davacının uğramış olduğu maddi zararlar davacı tarafça somutlaştırılmamış ve kanıtlanamamış olduğundan, ayrıca ......

        Mahkemece, davalılar tarafından zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de, davacı tarafından açılan istirdat davası ile zamanaşımının kesildiği, davanın çalınma nedeniyle süresinde bankaya ibraz olunamayan ve istirdat davası ile davacıya iadesine karar verilen çek nedeniyle sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı olarak açılan itirazın iptali davası olduğu, dava konusu çek hamiline yazılı olup, davacının meşru hamil olduğunun ...8. Asliye Ticaret Mahkemesi kararıyla sabit olduğu, çekin keşidecisi konumunda olan davalıların haksız olarak zenginleşmediklerini isbatla yükümlü olup, bu yönde bir delil sunamadıkları çek bedelini ödemekle yükümlü oldukları gerekçesiyle davanın kabulüne, ......

          Anılan yasal düzenlemeye göre ileri sürülen istinaf sebepleri aşağıda sırasıyla incelenmiştir: 1.Davalı vekili dava konusu alacak icra takibi başlatılmadan ödenmiştir, istirdat için paranın icra takibi sırasında ödenmesi gerekir, bu nedenle söz konusu alacak istirdat davasına konu olamaz, dava reddedilmelidir iddiasındadır. Somut olayda, davacı şirket tarafından davalı vekilinin davacı vekili sıfatıyla açtığı davada 05/12/2015 tarihinde vekilin hesabına 24.005,38 TL yatırıldığı ve söz konusu paranın dosya borcu olduğu açıklanmıştır.Davalı vekilinin ahzu kabz yetkisi vekaletnamede bulunmaktadır.Gerçekten de söz konusu miktar icra takibi başlatılmadan ödenmiştir.Olayın ileri sürülmesi taraflara , hukuki nitelendirme mahkemeye aittir.Olayın gelişimi gözetildiğinde İcra İflas Kanunun 72....

          İcra Müdürlüğü’nün ... esas sayılı dosyasına yaptığı ödemenin kendilerinden haksız tahsil edildiği iddiasından kaynaklı olarak menfi tespit ve istirdat davasıdır. ... 18. İcra Müdürlüğü’nün ... esas sayılı sayılı dosyasının mahkememizce celp edilmiş ve incelenmesinde: alacaklısı ... tarafından, borçlu ..., aleyhine 1.525,16-TL asıl alacak, 2.250,00-TL asıl alacak, 3.191,46-TL asıl alacak, 2.250,00-TL asıl alacak, 2.250,00-TL asıl alacak olmak üzere toplam 11.466,62-TL'nin icra takip tarihi olan 02/12/2016 tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %10,5 oranında faiz işletilmek kaydı ile tahsili talebi ile 02/12/2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır....

            ve muhasebe kaydının bulunmadığını, müvekkil Belediyenin 20.001,60 TL asıl alacak, 491,55 TL geçmiş gün faizi olmak üzere toplam 20.493,15 TL toplam alacak yönünden borçlu olmadığının tespitini, haksız ve icra tehdidi altında müvekkil kurumdan tahsil edilen 12.300,00 TL bakımından davanın istirdat talebi olarak kabulünü, takip konusu alacağın tahsil edilmeyen kısmı yönünden taraflarınca yatırılacak %15 oranında teminat karşılığında icra takibinin dava sonuçlanıncaya kadar durdurulmasını, davalı yaptığı takipte kötüniyetli ve haksız olduğundan dava konusu alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Çünkü davalının davacıdan talep edebileceği asıl alacak tutarı 6.241,68 tl olup, davacı bu tutarı davadan önce icra dosyasına ödemiştir. ödeme ile de bu asıl alacak yönünden davacının borcu sona ermiş, davalının da bu asıl alacak yönünden alacağı kalmamıştır. Dolayısı ile dava tarihi itibari ile karşılıklı alacak-borç ilişkisi kalmadığından sadece davacının takibe konu ettiği alacağı kaldığından, davalının ise dava tarihi itibari ile davacıdan takip nedeniyle bir alacağı bulunmadığından davacının takas hakkını kullanmasına imkan bulunmadığı anlaşılmış olup bu talebi kabul görmemiştir. Davalı her ne kadar icra takibindeki 11.232,18 tl tutar içinde işlemiş faizinde bulunduğu belirtmişse de icra takibinde söz konusu hususta bir açıklama bulunmadığı, ve toplam tutarın asıl alacak olduğunun bildirildiği görüldüğünden bu itirazı reddedilmiştir. Açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuşur....

              Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; istirdat davasının koşullarının oluştuğu durumlarda davanın sebepsiz zenginleşme davası olarak nitelendirilmesinin doğru olmadığı, davacının istirdat davası açma imkanı varken 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde istirdat davası açmadığı anlaşıldığından, davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir....

                İİK’nun 72/7. maddesi uyarınca istirdat davası, borçlunun borçlu olmadığı bir parayı icra tehdidi altında ödediği tarihten itibaren bir yıl içinde açılabileceği, bu sürenin zamanaşımı süresi olmayıp hak düşürücü süre niteliğinde olduğu, bunun sonucu olarak mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerektiği, icra takibine konu dosyaya 05/02/2016 tarihinde 350,00 TL, 22/03/2016 tarihinde 400,00 TL tahsilat yapıldığı, istirdat davasının, alacağın tahsil tarihinden itibaren bir yıl içerisinde açılması gerekirken hak düşürücü süre geçirildikten sonra son tahsil tarihinden yaklaşık 2 yıl 6 ay sonra 22/08/2018 tarihinde istirdat talebi itibariyle, İİK’nın 72/7. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü sürenin dolmuş olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi tarafından hak düşürücü süre nedeniyle istirdat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, istirdat talebine konu miktarı aşacak şekilde kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır (Yargıtay 19....

                UYAP Entegrasyonu