Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu hali ile ihtilafın davacı tarafın İİK 72/2. maddesinde belirtildiği üzere takibe itiraz etmemesi/edememesi sebebiyle borçlu olmadığını iddia ettiğ bir parayı ödenmek zorunda kalması sebebiyle takip yapan alacaklıdan geri alınması talebi kapsamında kaldığı sabittir. Yerleşmiş Yargıtay kararları uyarınca istirdat davası koşullarının oluştuğu durumlarda, dava sebepsiz zenginleşme olarak görülemez, davaya istirdat davası olarak bakılması gerekir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/17619 Esas, 2017/3930 Karar; 2015/1355 Esas, 2015/11705 Karar; 2016/3867 Esas, 2016/15577 Karar) Davacı taraf taleplerinin sebepsiz zenginleşme kapsamında itirazın iptali olduğunu ileri sürmüş ise de HMK 33/1 maddesi gereğince hukuki tasnifi yapmak hakimin görevi olduğundan ve istirdat davasının koşullarının oluşması halinde davaya istirdat davası olarak bakılması gerektiğinden, mahkemenin davayı istirdat davası olarak nitelendirmesinde hukuka aykırılık mevcut değildir....

Davalı; istirdat davasının hak düşürücü süre geçtikden sonra açıldığını, abone kayıt sisteminde her iki abonenin de davacı adına olduğunu, davacının Salih Karakeçili'nin kardeşi olup kullanıcı olabileceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; ödemenin 31.03.2010 tarihinde yapıldığı, davanın 29/07/2013 tarihinde açıldığı, İİK 72/7 maddesi gereği istirdat davalarında 1 yıllık hak düşürücü sürenin bulunduğu, davanın bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, dava İİK’nın 72. maddesine dayalı istirdat davası olarak nitelendirilmiş ve ödeme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, İİK’nun 72. maddesinde öngörülen istirdat davasının açılabilmesinin ilk şartı; geri verilmesi istenilen paranın, icra takibi sırasında icra dairesine ödenmiş olmasıdır....

    Adi iflas yolu ile takiplerde borçlunun gecikmiş itirazda bulunup bulunamayacağı hakkında İİK 155. ve devamı maddelerinde bir hüküm mevcut değildir. Ancak kambiyo senetlerine mahsus, iflas yoluna ilişkin İİK 173/f, lll maddesinde öngörülen gecikmiş itiraz imkanının adi iflas yoluyla yapılan takiplerde de borçluya tanınması gerekmektedir. (Prof. Dr. Baki Kuru/İflas ve Konkordato Hukuku, Prof. Dr. İlhan E. Postacıoğlu/İflas Hukuku ilkeleri, Prof. Dr. Saim Üstündağ/İflas Hukuku Dersleri) Diğer taraftan İİK 173/ f.lll maddesi borçlunun ticaret mahkemesinde gecikmiş itirazda bulunabileceğini hükme bağlamış ise de, anılan maddenin başlığından da anlaşılacağı üzere ticaret mahkemesinin bu husustaki görevi, görmekte olduğu iflas davası sırasında ileri sürülen gecikmiş itirazların halline münhasır kalmaktadır....

      ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/552 Esas KARAR NO : 2022/895 DAVA : İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177)) DAVA TARİHİ : 15/06/2022 KARAR TARİHİ : 09/11/2022 KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/11/2022 DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; Bakırköy Tüketici Mahkemesinde açılan davanın kabul edildiğini, kararın icra takibine konu edildiğini, ödeme yapılmadığını belirterek davanın kabulü ile İİK m.177/4 gereğince davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. CEVAP; Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; delillerin kendilerine tebliğ edilmediğini, iflas yoluyla başlatılmış takibin bulunmadığını, dava şartları gerçekleşmediğinden reddinin gerektiğini, davacı tarafın arabuluculuğa başvurmadığını, müvekkili şirketin aciz durumda bulunmadığını, iflas koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

        No:1/1 Gemlik/Bursa DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 25/09/2018 KARAR TARİHİ : 05/09/2019 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/09/2019 Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafça Gemlik İcra Müdürlüğünün 2017/1039 sayılı takip dosyasında davacı aleyhine icra takibi başlattıklarını, takibe konu bonoyu dava dışı ... 'a hatır amaçlı olarak verildiğini, ...'ın bonoyu davalıya ciro ederek devrettiğini, bedelini davacının davalıya elden ödediğini ancak yazılı belge almadığını, ödeme nedeniyle ikinci kez borcu ödemek zorunda kaldığını, bu ikinci kez ödemeden dolayı 1.979,96 TL'nin istirdadına karar verilmesini talep etmiştir. Davalıya usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermediği gibi delilde bildirmemiştir....

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre; davalı alacaklı tarafından davacı aleyhine ilamlı icra takibine gidildiği, 02/07/2020 tarihide ödeme emrinin davacıya tebliğ edildiği, 16/07/2020 tarihinde dosyaya ödeme yapıldığı, dosyanın infaz olduğu, davanın ise 11/08/2020 tarihinde açıldığı, dosyanın infazından sonra ödenen paranın iadesinin ancak istirdat davasına konu olabileceği, İİK 361.maddenin uygulanmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

          Mahkemece; aldırılan bilirkişi raporu ile davacının davalıya 5.396 TL fazla nafaka ödemesi yaptığının belirlendiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dava, müşterek çocuklar için takdir edilen ve icra marifetiyle tahsil edilen tedbir nafakalarının istirdadı istemine ilişkindir(İİK. md. 72). Mahkemelerin görevinin kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerekir. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 72. maddesi uyarınca açılan menfi tesbit ve istirdat davaları genel hükümleri tabidir. Aynı kanunda, bu davalar yönünden göreve ilişkin özel bir hüküm öngörülmemiştir. Ancak, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 5133 sayılı kanunla değişik 4. maddesinde; 4721 sayılı TMK'nun Üçüncü Kısım hariç olmak üzere İkinci Kitabından kaynaklanan bütün davaların aile mahkemelerinde görüleceği, hükme bağlanmıştır....

            İİK 72/6.maddesinde; Borçlu menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. İİK 72/7.maddesinde; Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde genel hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir, düzenlemeleri nazara alındığında; İİK'nun takip hukukuna ilişkin düzenlemeleri içermesi sebebiyle, davanın istirdat davası olarak nitelendirilebilmesi için; İİK 72/6 maddesi uyarınca, ödeyen tarafından açılmış bir menfi tespit davası olması ve tedbir kararı alınmaması sebebiyle borçlu olunmayan bir paranın ödenmesi sonucu istirdat istemine dönüşmesi, İİK 72/7 maddesi uyarınca ise; aleyhine başlatılmış bir takip olması ve itiraz edilmemiş yahut itirazın kaldırılmış olması sebebiyle borçlu olunmayan bir paranın ödenmesi gerekir....

            Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2019/589 esas sayılı dosyasında açmış oldukları menfi tespit ve istirdat davası ile ilgili 04/10/2019 tarihli ara karar ile tedbir kararı verildiğinden bahisle dosyadaki ihtiyati haciz ve yakalamaların kaldırılmasına, takibin müvekkilleri yönünden durdurulmasını istedikleri, icra müdürlüğünce tüm borçlular yönünden takibin durdurulmasına, hacizlerin kaldırılması talebinin reddine karar verildiği görülmüştür. İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2019/589 esas sayılı dosyasında 04/10/2019 tarihinde verilen ara kararın incelenmesinde davacıların T5 T3 Hookus Şirketi ve davalının ise T7 olduğu, ticari satımdan kaynaklanan istirdat davası olduğu, takip alacaklısı Makpet Petrol şirketinin taraf olmadığı, ihtiyati tedbir kararının incelenmesinde iyi niyetli 3. Kişilerin haklarının ayrı tutulduğu görülmüş olup, tedbir kararı içeriğine göre İstanbul 20....

            İflas tasfiyesinde basit tasfiye usulü (İİK. md 218) uygulanması halinde iflas dairesine tebligat yapılabilirse de, adi tasfiye usulünün (İİK. md 219) uygulanması halinde tebligatın iflas idare memurlarına yapılması gerekir . Zira iflas masasının kanuni mümessili iflas idaresidir. (İİK md. 226) Hal böyle olunca, İİK. 194. maddesi ve taraf teşkilinin tamamlandığı dikkate alınarak, mahkemece davanın esasına girilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 05.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              UYAP Entegrasyonu