Davalı vekili istinaf başvurusuna cevap dilekçesinde özetle"...istinaf başvurusunun yerinde olmadığını,feragatten feragat edilemeyeceğini,feragat tarihi,gerekçeli kararın yazım tarihinden sonra aradan uzun süre geçtiğini,irade fesadı halinin ileri sürülmesi için gerekçeli kararın beklenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu,somut delilde sunulmadığını,tatil fotoğrafları ve mesaj kayıtlarına göre de davacı yanın iradesinin fesada uğratıldığının kabul edilemeyeceğini,korkmuş halinin olmadığını,başvurunun reddini" istemiştir. GEREKÇE :Dava TMK 162- 166 ncı maddelerine dayalı boşanma ve ferileri taleplerinden ibarettir.HMK 355 nci maddesi gereğince istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.Tüm dosya kapsamı ile; 6100 sayılı HMK 311 nci maddesine göre"...Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir."....
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, her ne kadar davacı vekili mahkememize vermiş olduğu 30/04/2021 tarihli dava dilekçesi ile iş bu davayı açmış olsa da, feragat yetkisi bulunan vekaletname gereği davacı vekilinin 09/02/2022 tarihli dilekçesi ile açmış oldukları davadan feragat ettiklerini, feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesini bildirdiği anlaşılmakla HMK'nun 310. ve 311. maddelerine göre; feragatın hüküm kesinleşmeden her zaman yapılabileceği gibi feragat beyanının kesin hükmün hukuki neticelerini doğurduğu ve feragat beyanının işin niteliğine göre kamu düzenine aykırı olmadıkça geçerli bulunduğu, feragatın sonuç doğurması için karşı tarafın kabulüne bağlı olmadığı, bu sebeple feragat dilekçesinin karşı tarafa tebliği zorunluluğu bulunmadığı anlaşıldığından feragat nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Mahkemece, davacı vekilinin davadan 11.12.2012 tarihli oturumda davadan feragat ettiğinden bahisle davanın feragat nedeni ile reddine karar vermiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. HMK'nun 311. maddesinde düzenlenen feragat kesin bir hükmün hukuki sonuçlarını doğurur. 2. cümlesindede irade bozukluğu hallerinde feragat veya kabulün iptali istenebilir. Somut olayda, davacı vekili 11.12.2012 tarihli dilekçe ile davadan feragat ettiğini belirtmiş, aynı gün oturum açılmış ve bu oturumda da feragat beyanını yenileyerek imzalamıştır. Ancak davacı vekili bu feragatnamenin irade fesadı sebebi ile geçersiz olduğunu ileri sürmektedir. Dosya içerisindeki 11.12.2012 tarihli feragat içeren dilekçe de dosya numarasının 2012/602 Esas olarak belirtilmesine rağmen davalı taraf isimlerinin bu dosyanın tarafları ile ilgisi olmadığı görülmektedir....
İrade bozukluğu hallerinde feragat ve kabulün iptali istenebilir.'' 190. maddesi şöyledir: "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.", 4721 sayılı TMK'nın; 6. maddesi şöyledir: "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." 3.3. Değerlendirme Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde olmasına, kararın dayanağı olan, (V/3.2) no.lu paragraftaki yasal ve hukuksal gerektirici nedenlere göre, Bölge Adliye Mahkemesince, (IV/3.) no.lu paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. VI....
HMK'nın 309. maddesine göre; "Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. (2) Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. (3) Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir.(4) Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır. " HMK'nın 310. maddesine göre; "Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. " HMK'nın 311. maddesine göre; "Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir." Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davadan feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Davadan feragat, davacının mahkemeye karşı yapacağı tek taraflı bir irade beyanı olup feragatın geçerliliği için feragatin mahkeme tarafından kabul edilmesine veya davalının muvafakat etmesine gerek yoktur....
Tüm dosya kapsamı ile; 6100 sayılı HMK 311/2 nci cümlesine göre"...İrade bozukluğu hallerinde,feragat ve kabulün iptali istenebilir". Yargıtay 9.HD.nin 2021/4920 E-2021/9216 K.sayılı 18.05.2021 tarihli kararında"...Feragatin hata,hile,ikrah sebebiyle geçersiz olduğu aynı davada veya feragatin feshi için açılacak ayrı bir davada ileri sürülebilir.", Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/1- 2144 E ve 2019/994 K.sayılı 03.10.2019 tarihli kararında"...Feragatin hata,hile ve ikrah sebebiyle iptali için ayrı bir dava açılabileceği gibi irade bozukluğu nedenleriyle feragatin geçersiz olduğu aynı dava içinde de ileri sürülebilir."....
Bu nedenle mahkeme henüz feragat nedeniyle davanın reddine karar vermemiş olsa bile davacı feragattan dönemez ( rücu edemez); feragat ile bağlıdır. Ancak, feragatle ortaya çıkan sonucun buna sebep olan rızayı ifsat eden bir nedenle malul olduğu kanıtlanırsa, doğurduğu netice bakımından hileye, hataya maruz kalan kimseye talep hakkı bahşedeceği kuşkusuzdur. Öte yandan; diğer maddi hukuk işlemlerinde olduğu gibi (BK. Madde 23 vd ), hata, hile veya ikrah nedeniyle feragatın feshi (iptali) için dava açılabileceği gibi feragatın hata, hile veya ikrah nedeniyle geçersiz olduğu aynı davada da savunma yoluyla ileri sürebilir. Keza, 6100 sayılı HMK'nun 311. maddesi, ''feragat ve kabul kesin hüküm gibi sonuç doğurur. İrade bozukluğu hallerinde feragat ve kabulün iptali istenebilir.'' hükmünü öngörmektedir. Somut olayda, davacı temlik tarihinde ehliyetsiz olduğunu ve davalının kendisini kandırdığını ileri sürerek eldeki davayı açmış, anılan Adli Tıp 4....
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın hukuki yarar yokluğu ve kesin hüküm nedenlerinden dolayı reddini talep ettiklerini, davacının feragat beyanının herhangi bir baskı altında kalmaksızın kendi rızasıyla gerçekleştiğini, davacının feragat beyanının kesin hüküm teşkil etmesi nedeniyle bu talebinden dönemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir. III....
(IV)Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır. “ hükmü yer almaktadır. 310. maddede , “Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir” denilmiş olup, 311. madde ise, “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” denilmektedir....
Feragat yapıldığı andan itibaren kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragatin iptali istenebilir (HMK.md.311). Davacı kadın feragat beyanını davalı eşinin tehdit ve baskısı altında yaptığını, serbest iradesinin ürünü olmadığını iddia etmiş ise de bu durumu usulünce kanıtlayamamıştır. Yalnızca, davacının vekili olmasına karşın davadan kendisinin feragat etmesi, feragatin zorla yaptırıldığına kabul için yeterli sayılamaz. Açıklanan bu sebeplerle, davanının feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.26.06.2015 (Cuma)...