Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Feragatin tamamlanması için davacının feragat beyanının mahkemeye ulaşması yeterli olup, geçerliliği için bunun davalı ve mahkeme tarafından kabul edilmesine gerek yoktur. Davadan feragat ile dava konusu uyuşmazlık sona erer. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 311. maddesi uyarınca feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Feragatten dönülemez. Davacının feragati nedeniyle, davanın reddine karar verilmiştir. İrade bozukluğu hallerinde, feragatin iptali istenebilir. Davacı kadın feragat beyanını duruşma sırasında baygınlık geçirmiş olması ve davalının mahkeme hakimine boşanmaktan vazgeçtiğini bildirmesi nedeni ile yaptığını, serbest iradesinin ürünü olmadığını iddia etmiş ise de; bu durumu usulünce kanıtlayamamıştır. Davacının duruşma sırasında baygınlık geçirmiş olması feragatin zorla yaptırıldığına kabul için yeterli sayılamaz....

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ DAVA : Davacı vekili, eldeki davadan önce davalı aleyhine, dava sebebi ve dava konusu aynı olan bir dava açıldığını, söz konusu davada mahkemece davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiğini, feragat dilekçesinin işveren tarafından davacının iradesi fesada uğratılarak alındığını ileri sürerek; 1-İrade fesadı ile alının feragat dilekçesinin iptaline karar verilmesini, 2-Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile ücret, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, izin ücreti, genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir....

    Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, davacı ... tarafından mahkemeye sunulan 20/12/2013 havale tarihli talebin mahkemece karar verildikten sonra dosyaya sunulması nedeniyle bu iddiaların 6098 sayılı TBK'nın 30.vd. maddeleri gereğince irade bozukluğu kapsamında kalıp ancak temyiz sebebi ve konusu olabileceği, mahkemece hüküm kurulduktan sonraki talepleri inceleme yetkisinin temyiz merciine ait olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK'nın 307. maddesi gereğince davanın feragat nedeniyle reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Karardan sonra davacı asıl tarafından sunulan 20/12/2013 havale tarihli dilekçesi yine davacı asıl tarafından sunulan 17/12/2013 tarihli feragat dilekçesinin kapsamı konusunda beyanda bulunulmuş olmakla, davacı asılın davanın esasına ilişkin beyanının değerlendirilmesi mahkemesinin görevinde olduğundan, talep değerlendirilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir....

      Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir. Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır." 310. maddesindeki, "Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir." 311. maddesindeki, "Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir." hükümlerinde açıklanan şartların mevcut olmaması nedeniyle; vekaletnamesinde davadan feragat yetkisi olan davacı vekili Av. ...'ın, 27.09.2012 günlü duruşmada bulunduğu "dava açıldıktan 1 yıl sonra davacının emekli edilmesi" nedeniyle davanın konusuz kaldığına ilişkin beyanının; davanın geri alınması veya feragat hükmünde olmadığı belirgindir.Öte yandan, aynı Kanunun 297. maddesi gereğince, tarafların isteklerinin her biri hakkında hüküm verilmesi gerekmektedir....

        Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir. 3.2. İlgili Hukuk HMK’nın 308. maddesi uyarınca davayı kabul, davalının mahkemeye yönelik olarak yapacağı tek taraflı bir irade beyanı ile davacının talep sonucuna muvafakat etmesidir ve dava konusu uyuşmazlık esastan sona ermektedir. Öte yandan, usul hukuku anlamında kabul, kesin hükmün sonuçlarını doğurur ve ancak irade bozukluğu hallerinde kabulün iptali istenebilir (HMK mad. 311). Diğer bir anlatımla davalı irade fesadı halleri dışında kabulden dönemez. Bilindiği üzere kabul, davaya son veren taraf işlemlerinden olup, 6100 sayılı HMK’nın 308/2. maddesinde: “Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm ifade eder. 6100 sayılı HMK'nun 311. maddesi, ''feragat ve kabul kesin hüküm gibi sonuç doğurur....

          Bunlardan ilkini; davalı tarafından mahkemeye yöneltilmiş bulunan tek taraflı ve varması gereken bir irade beyanının mevcudiyeti oluşturur. Bu irade beyanının kendisinden beklenen hüküm ve sonuçları doğurabilmesi mahkeme veya davacı tarafından kabul edilmesine bağlı değildir. Diğer bir koşul, davayı kabule ilişkin irade beyanının, kayıtsız, şartsız ve açık olması gereklidir (6100 s. HMK m. 309/4). Usul işlemleri kural olarak şarta bağlı olarak yapılamayacağından, şarta bağlı olarak bir kabul beyanında bulunulmuş ise, davalının bu beyanının davayı kabul olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Davalının, davanın kabulüne ilişkin davayı kabul eden irade beyanının, kayıtsız, şartsız olmasının yanı sıra, açık ve tereddüte yer vermeyecek bir biçimde kesin olmalıdır. Zımni olarak davayı kabul de mümkün değildir (Kuru, 3692-3694). Diğer taraftan, davalının kabule ilişkin irade beyanının davacının talep sonucunu konu alması gerekir....

            Davacı vekili tarafından, feragat dilekçesinin idare tarafından matbu olarak hazırlandığı ve müvekkiline baskı altında imzalattırıldığı ileri sürülmektedir. Davadan feragatin, dava konusu uyuşmazlığın kesin hükmün hukuki sonuçlarını doğuracak şekilde sona ermesi nedeniyle feragattan vazgeçilemeyeceği, feragatin içeriği olan maddi hukuk işlemine (asıl feragata) karşı usul hukuku kurallarına göre temyiz ve yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulamayacağı, diğer maddi hukuk işlemlerinde olduğu gibi yukarıda açıklanan Kanun maddesinde de öngörüldüğü haliyle hata, hile veya ikrah nedeniyle feragatin iptali için dava açılabileceği tabiidir. Davacı asilin davadan feragatinin irade bozukluğu nedeniyle iptal edilmediği anlaşıldığından, davacı vekilinin iddialarına itibar edilmemiştir....

              Davacı vekili tarafından, feragat dilekçesinin idare tarafından matbu olarak hazırlandığı ve müvekkiline baskı altında imzalattırıldığı ileri sürülmektedir. Davadan feragatin, dava konusu uyuşmazlığın kesin hükmün hukuki sonuçlarını doğuracak şekilde sona ermesi nedeniyle feragattan vazgeçilemeyeceği, feragatin içeriği olan maddi hukuk işlemine (asıl feragata) karşı usul hukuku kurallarına göre temyiz ve yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulamayacağı, diğer maddi hukuk işlemlerinde olduğu gibi yukarıda açıklanan Kanun maddesinde de öngörüldüğü haliyle hata, hile veya ikrah nedeniyle feragatin iptali için dava açılabileceği tabiidir. Davacı asilin davadan feragatinin irade bozukluğu nedeniyle iptal edilmediği anlaşıldığından, davacı vekilinin iddialarına itibar edilmemiştir....

                Madde 23 vd ), hata, hile veya ikrah nedeniyle feragatın feshi (iptali) için dava açılabileceği gibi feragatın hata, hile veya ikrah nedeniyle geçersiz olduğu aynı davada da savunma yoluyla ileri sürebilir. Keza, 6100 sayılı HMK'nun 311. maddesi, ''feragat ve kabul kesin hüküm gibi sonuç doğurur. İrade bozukluğu hallerinde feragat ve kabulün iptali istenebilir.'' hükmünü öngörmektedir. Hal böyle olunca; mahkemece, feragatin ikraha (korkutmaya) dayalı olduğu iddiasının hadise şeklinde (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 162. ve 163. maddeleri-önsorun) aynı dava içerisinde her türlü delille ispatının mümkün olduğu gözetilerek, bu yöndeki taraf delillerinin toplanması hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir....

                  Davalı yüklenici şirketin vekili 20.10.2015 tarihli dilekçesi ile şirket temsilcisinin kabule ilişkin dilekçesinin hukuki geçerliliği olmadığını, davalı şirketin diğer davalılar ile zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğunu, diğer davalıların kabulü olmadan kabul beyanının geçerli olmadığını belirterek, kabul beyanının reddi ile hükmün onanmasını istemiştir. 6100 sayılı HMK’nun 308. maddesinde kabulün, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesi olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK’nun “Feragat ve kabulün şekli” başlıklı 309. maddesi hükmüne göre de feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir. Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır....

                    UYAP Entegrasyonu