Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir. Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır." 310. maddesindeki, "Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir." 311. maddesindeki, "Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir." hükümlerinde açıklanan şartların mevcut olmaması nedeniyle; vekaletnamesinde davadan feragat yetkisi olan davacı vekili Av. ...'ın, 27.09.2012 günlü duruşmada bulunduğu "dava açıldıktan 1 yıl sonra davacının emekli edilmesi" nedeniyle davanın konusuz kaldığına ilişkin beyanının; davanın geri alınması veya feragat hükmünde olmadığı belirgindir.Öte yandan, aynı Kanunun 297. maddesi gereğince, tarafların isteklerinin her biri hakkında hüküm verilmesi gerekmektedir....
Bunlardan ilkini; davalı tarafından mahkemeye yöneltilmiş bulunan tek taraflı ve varması gereken bir irade beyanının mevcudiyeti oluşturur. Bu irade beyanının kendisinden beklenen hüküm ve sonuçları doğurabilmesi mahkeme veya davacı tarafından kabul edilmesine bağlı değildir. Diğer bir koşul, davayı kabule ilişkin irade beyanının, kayıtsız, şartsız ve açık olması gereklidir (6100 s. HMK m. 309/4). Usul işlemleri kural olarak şarta bağlı olarak yapılamayacağından, şarta bağlı olarak bir kabul beyanında bulunulmuş ise, davalının bu beyanının davayı kabul olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Davalının, davanın kabulüne ilişkin davayı kabul eden irade beyanının, kayıtsız, şartsız olmasının yanı sıra, açık ve tereddüte yer vermeyecek bir biçimde kesin olmalıdır. Zımni olarak davayı kabul de mümkün değildir (Kuru, 3692-3694). Diğer taraftan, davalının kabule ilişkin irade beyanının davacının talep sonucunu konu alması gerekir....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir. 3.2. İlgili Hukuk HMK’nın 308. maddesi uyarınca davayı kabul, davalının mahkemeye yönelik olarak yapacağı tek taraflı bir irade beyanı ile davacının talep sonucuna muvafakat etmesidir ve dava konusu uyuşmazlık esastan sona ermektedir. Öte yandan, usul hukuku anlamında kabul, kesin hükmün sonuçlarını doğurur ve ancak irade bozukluğu hallerinde kabulün iptali istenebilir (HMK mad. 311). Diğer bir anlatımla davalı irade fesadı halleri dışında kabulden dönemez. Bilindiği üzere kabul, davaya son veren taraf işlemlerinden olup, 6100 sayılı HMK’nın 308/2. maddesinde: “Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm ifade eder. 6100 sayılı HMK'nun 311. maddesi, ''feragat ve kabul kesin hüküm gibi sonuç doğurur....
Aynı Kanun'un 309/1.maddesinde; "Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır." 311/1.maddesinde ise; "Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir." hükümlerine yer verilmiştir. Açıklanan bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere; Dava yoluyla bir hak talebinde bulunulabilmesi için, o hakkın maddi hukuk bakımından mevcut olması gerekir; hiç var olmayan veya başlangıçta var olmakla birlikte feragat nedeniyle bizzat hak sahibi tarafından ortadan kaldırılan (böylece, borçlu yönünden söndürülen) bir hak için, usul hukukunun kurum ve kuralları kullanılarak talepte bulunulması mümkün değildir. Feragat, davayı sona erdiren kesin bir usul işlemidir. Feragatten dönülmesi ve mülga HUMK.nun 83.maddesi ve ...nun 176.maddesine göre, ıslah yolu ile feragatin hükümsüz kılınması olanaksız ise de, irade bozukluğu hallerinde feragat ve kabulün iptali istenebilir (HMK. 311/1-2. cümle; Kuru, B....
Madde 23 vd ), hata, hile veya ikrah nedeniyle feragatın feshi (iptali) için dava açılabileceği gibi feragatın hata, hile veya ikrah nedeniyle geçersiz olduğu aynı davada da savunma yoluyla ileri sürebilir. Keza, 6100 sayılı HMK'nun 311. maddesi, ''feragat ve kabul kesin hüküm gibi sonuç doğurur. İrade bozukluğu hallerinde feragat ve kabulün iptali istenebilir.'' hükmünü öngörmektedir. Hal böyle olunca; mahkemece, feragatin ikraha (korkutmaya) dayalı olduğu iddiasının hadise şeklinde (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 162. ve 163. maddeleri-önsorun) aynı dava içerisinde her türlü delille ispatının mümkün olduğu gözetilerek, bu yöndeki taraf delillerinin toplanması hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir....
Davalı yüklenici şirketin vekili 20.10.2015 tarihli dilekçesi ile şirket temsilcisinin kabule ilişkin dilekçesinin hukuki geçerliliği olmadığını, davalı şirketin diğer davalılar ile zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğunu, diğer davalıların kabulü olmadan kabul beyanının geçerli olmadığını belirterek, kabul beyanının reddi ile hükmün onanmasını istemiştir. 6100 sayılı HMK’nun 308. maddesinde kabulün, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesi olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK’nun “Feragat ve kabulün şekli” başlıklı 309. maddesi hükmüne göre de feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir. Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır....
Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır.", 310. maddesinde "Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.", 311. maddesinde ise "Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir." düzenlemesi yer almaktadır. Bu kapsamda; davanın feragat ile sona erebilecek davalardan olduğu, davacı vekilinin vekaletnamesinde davadan feragate ilişkin özel yetkisinin bulunduğu, feragat beyanının açık, kayıtsız ve şartsız olduğu görüldüğünden, davadan feragat nedeniyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....
Davacı vekili tarafından, feragat dilekçesinin idare tarafından matbu olarak hazırlandığı ve müvekkiline baskı altında imzalattırıldığı ileri sürülmektedir. Davadan feragatin, dava konusu uyuşmazlığın kesin hükmün hukuki sonuçlarını doğuracak şekilde sona ermesi nedeniyle feragattan vazgeçilemeyeceği, feragatin içeriği olan maddi hukuk işlemine (asıl feragata) karşı usul hukuku kurallarına göre temyiz ve yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulamayacağı, diğer maddi hukuk işlemlerinde olduğu gibi yukarıda açıklanan Kanun maddesinde de öngörüldüğü haliyle hata, hile veya ikrah nedeniyle feragatin iptali için dava açılabileceği tabiidir. Davacı asilin davadan feragatinin irade bozukluğu nedeniyle iptal edilmediği anlaşıldığından, davacı vekilinin iddialarına itibar edilmemiştir....
Davacı vekili tarafından, feragat dilekçesinin idare tarafından matbu olarak hazırlandığı ve müvekkiline baskı altında imzalattırıldığı ileri sürülmektedir. Davadan feragatin, dava konusu uyuşmazlığın kesin hükmün hukuki sonuçlarını doğuracak şekilde sona ermesi nedeniyle feragattan vazgeçilemeyeceği, feragatin içeriği olan maddi hukuk işlemine (asıl feragata) karşı usul hukuku kurallarına göre temyiz ve yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulamayacağı, diğer maddi hukuk işlemlerinde olduğu gibi yukarıda açıklanan Kanun maddesinde de öngörüldüğü haliyle hata, hile veya ikrah nedeniyle feragatin iptali için dava açılabileceği tabiidir. Davacı asilin davadan feragatinin irade bozukluğu nedeniyle iptal edilmediği anlaşıldığından, davacı vekilinin iddialarına itibar edilmemiştir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ; Uyuşmazlık Osmaniye İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2019/259 Esas sayılı dosyası ile görülmekte olan davaya cevap dilekçesi ile bildirilen 7.240,00 TL lik kısım yönünden kabul beyanının irade sakatlığı nedeniyle iptali istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK'nun 311. maddesi gereğince; “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi sonuç doğurur. İrade bozukluğu hallerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir” Kabule ilişkin irade açıklanmasının gerçeği yansıtmadığının bildirilmesi halinde, bu halin ya aynı dava içerisinde HMK'nin 163. maddesine göre ön sorun (hadise) şeklinde ya da ayrı bir dava olarak incelenmesi olanaklı ve gereklidir. (Yargıtay 1. HD.nin 23.06.2021 tarih ve 2020/2020 E-2021/3546 K. Sayılı ilamı, ile (Yargıtay 12. HD.nin 27.03.2014 tarih ve 2014/5535 E-2014/9016 K....