AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 03/06/2021 NUMARASI : 2020/157 ESAS 2021/469 KARAR DAVA KONUSU : İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Konya ili Ereğli ilçesi Eti Mahallesi 1028 Ada 1 Parsel C blok Kat: 3 bağımsız bölüm No:22 olarak kayıtlı ve maliki T3 () olan konut, davacı ile davalı T3 ın aile konutu olup, uzun yıllardır da aile konutu olarak kullanıldığını, davacının ev hanımı, eşi olan davalı Recep ise emekli olduğunu, davacının çok yakın bir zamanda aile konutu olarak kullanılan bu mesken üzerinde ipotek olduğunu öğrendiğini, araştırdığı zaman ise davalı T3'ın aile konutu üzerine ipotek tesis ettirdiğini anlamıştır....
SAVUNMA Davalı banka cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın aile konutu olmadığını, yurtdışında yaşayan tarafların yatırım amaçlı aldığı taşınmaz olduğunu, davacının muvafakati olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ Dosyada alınan tanık beyanları, mernis kayıtları, davacı ile eşi olan davalının Almanya'da ikamet ettikleri, davaya konu ipotek konulan taşınmazı yazlık olarak kullandıkları, sürekli ikamet etmedikleri, taşınmazın niteliği itibariyle aile konutu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın yaz aylarında taraflarca kullanılan aile konutu olduğunu ve davanın kabulü gerektiği belirtilerek ret kararının kaldırılmasını istemiştir. İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE Dava; ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhine konulması istemine ilişkindir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Meskeniyet iddiasında bulunma hakkının sadece takip borçlularına tanınmış bir hak olduğunu, lehine aile konutu şerhi verilmiş olsa bile icra takibinde taraf olmayan kişi tarafından meskeniyet iddiasında bulunulamayacağını, meskeniyet iddiasının yasal süresi için yapılmadığını, meskeniyet iddiasına konu taşınmazın hacizli yolu ile takipten değil, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip dosyasından satışa çıkarıldığını, taşınmazın ipotek edilmiş olması halinde, ipotek alacaklısına karşı meskeniyet iddiasında bulunulamayacağını, meskeniyet iddiasına konu taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi olsa bile, davacının taşınmaz üzerinde müvekkili banka lehine ipotek kurulmasına dair açık izni ve rızası olduğunu, haczedilen meskenin aile konutu niteliğinde olması taşınmaza haczedilmezlik vasfını kazandırmayacağını, meskeniyet iddiasına konu taşınmaz üzerinde, müvekkili banka lehine ipotek tesis edildiğini, davacı tarafça açıkça izin ve rıza gösterilen...
Başka bir ifade ile, taşınmazın tapu kütüğünde aile konutu olduğuna dair şerh bulunmasa bile taşınmazın "aile konutu" ve kendisiyle akdi ilişkiye giren şahsın evli olduğunu bilebilecek durumdadır. Bu özeni göstermemiş ise iyiniyet iddiasında bulunamaz (TMK m. 3/2). Vakıa ve karinelerden iyiniyet iddiasında bulunamayacak durumu belirmiş olanın kötüniyetli olduğunun diğer tarafça ispat edilmesine de lüzum yoktur. Gerçekleşen bu hukuki duruma göre davacının açık rızası alınmadan tesis edilen ipotek sebebiyle davalı şirketin kazanımı korunamaz. O halde, isteğin kabulü ile ipoteğin iptaline ve taşınmazın tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulmasına karar verilmesi gerekirken, davalı şirketin kötüniyetinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle isteğin reddi doğru bulunmamıştır....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil-Aile Konutu Şerhi Konulması-Tazminat Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 194.maddesi gereğince, ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi konulmasına ilişkin talebin ıslah yoluyla tapu iptal ve tescil ile aile konutu şerhi konulmasına, olmadığı takdirde taşınmazın değeri üzerinden tazminat istemine ilişkindir....
KARŞI OY YAZISI Davacı, davalılardan eşi olan Akif'in adına kayıtlı olup aile konutu olarak kullanılan taşınmaz üzerine diğer davalı şirket lehine tesis edilen ipoteğin rızası dışında tesis edildiğini ileri sürerek kaldırılmasını ve taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasını talep etmiştir. Mahkemece davanın kabulü ile taşınmaz üzerine konulan ipoteğin kaldırılması ile tapu kaydı üzerine aile konutu şerhi konulmasına karar verilmiş, hüküm davalı şirket tarafından temyiz edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 194.maddesi III.fıkrası hükmü ile rıza alınmadan yapılacak işlemleri önleyebilmek amacıyla, tapu kütüğüne şerh verilmesi olanağı getirilmiştir. Ancak hemen belirtmek gerekir ki anılan madde ile tapuya güven ilkesine bir istisna getirilmiş değildir....
(TMK m.194) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; TMK'nun 194/1 maddesine göre ''eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.'' bu madde hükmü ile aile konutu şerhi '' konulmuş olmasa da ''eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma, aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten varolduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır.Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma '' emredici '' niteliktedir.Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşması ile de ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak '' belirli olan '' bir işlem için verilebilir....
ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ TARİHİ : 12/02/2018 NUMARASI : 2016/495 ESAS 2018/69 KARAR DAVA KONUSU : Aile Konutu Şerhi Konulması - İpoteğin Kaldırılması KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı T5 davacının muvafakatı olmaksızın Karabük İli, Safranbolu İlçesi, Bağlarbaşı Mahallesinde bulunan 695 ada 44 parselde kaim 6.Blok 4 nolu bağımsız bölümdeki aile konutu vasfındaki taşınmaz üzerine davalı banka lehine ipotek tesis ettirdiğini, kurulan ipoteğe davacının muvafakatının olmadığını, her ne kadar tapu kayıtlarında aile konutu şerhi yer almasa da bankanın ipotek koymadan önce yaptırdığı incelemede dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunu bilebilecek durumda olduğunu beyanla taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasını ve ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir....
Hukuk Genel Kurulu'nun 2013/2-2056 Esas, 2015/1201 Karar ve 15.04.2015 günlü kararında da açıklandığı üzere, 4721 sayılı Kanun'un 194'üncü maddesinin birinci fıkrasına göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu nedenle, aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh “kurucu” değil “açıklayıcı” şerh özelliğini taşımaktadır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, “emredici” niteliktedir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ :İpoteğin Kaldırılması - Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı banka tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı tarafından açılan ipoteğin kaldırılması ve dava konusu taşınmaza aile konutu şerhi konulması davasında, ilk derece mahkemesince davanın kabulü ile dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına ve taşınmaza aile konutu şerhi konulmasına karar verilmiş, verilen karara karşı davalı banka istinaf talebinde bulunmuş, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince davalı bankanın istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen karar, davacı kadın tarafından temyiz edilmiştir....