Takibin kesinleşmesi ve ihtiyati hacizlerin kesin hacze dönüşmesi sonrasında İİK 266 maddesi uyarınca ihtiyati haciz miktarının depo edilerek ihtiyati hacizlerin kaldırılması mümkün olmadığı gibi mahkemece karar verilmediği sürece icra müdürlüğünün hacizleri kaldırma yetkisi de bulunmamaktadır. Mahkemece kesin hacze dönüşen hacizlerin kaldırılması kararı bulunmadığı, mahcuzların iadesi hükmü taşıyan İstanbul 11. İcra Mahkemesinin 01/06/2021 tarih 2021/690 esas 2021/744 karar sayılı kararında ise mahcuzların ihtiyati hacizlerin kaldırılması koşuluyla ve nedeniyle iadesine karar verildiği ve yukarıda izah edildiği üzere karar tarihi itibariyle ihtiyati haciz bulunmadığından şikayetin reddine" karar verildiği görülmüştür....
"İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Tarih : 12.09.2007 No : 116-274 Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, ipotek bedeli ödendiği iddiasıyla ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. Davalı vekili, ipoteğin üst sınır ipoteği şeklinde tesis edildiğini, bu kredi borcunun kapanmış olmasının ipoteğin kaldırılmasını gerektirmediğini, davacının taşınmazı bu haliyle satın aldığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, ipoteğin üst sınır ipoteği olması ve ipotek bedelinin limiti aşar şekilde dava dışı taşınmazı satan kişi tarafından ödenmesi nedeniyle davanın kabulüne, Yerköy Yeni Mahalle 42 Ada 133 Parsel’de kayıtlı B Blok 5 No.lu bağımsız bölüm üzerinde davalı lehine 38.500....
Dosya borcunun tamamının yatırılması nedeniyle hacizlerin taşkın hale icra müdürlüğünden talepte bulunularak kaldırılması gerektiği, aksi taktirde alacağın tamamının icra veznesine ihtiyati tedbir kararı uyarınca depo edilmesine rağmen daha önce konulan hacizlerin kaldırılması talebinin icra memurluğunce reddi halinde memur işlemini icra mahkemesine şikayet yoluyla götürülmesi gerektiğinden, menfi tespit davasına bakan mahkemenin hacizlerin kaldırılması yönünde karar verme yetkisi bulunmadığından, ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygundur. O nedenle davacı istinaf talebinde haklı değildir. Bu değerlendirmeler doğrultusunda; davacının istinaf başvurusunun HMK m.353/1- b-1 uyarınca oybirliğiyle esastan reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Tüketici Mahkemesi 17/02/2020 tarih, 2020/262 Esas, 2020/226 Karar sayılı "6502 sayılı yasa ve HMK.nın 114/1- c maddesi gereğince davacı tarafça açılan davanın dava şartı yokluğundan reddine, mahkememizin görevsizliğine, Görevli Mahkemenin Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi Olduğuna," kararı davacı tarafından istinaf edilmiştir. Davacı, verilen görevsizlik kararının yerinde olmadığına dair istinaf talebinde bulunmuştur. Davacı, davalı yükleniciden 28/11/2012 tarihli sözleşmeyle satın aldığı taşınmazın tapusunu 25/12/2019 tarihinde devraldığını, davalının dava dışı bankaya olan genel kredi sözleşmesinden doğan borcu için taşınmaza banka tarafından ipotek tesis edildiğini, ipoteğin ve konulan hacizlerin iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki davayı açmıştır....
, önalım davasının açılmış olduğu tarihten sonra muvazaalı olarak kendisini borçlandırdığını ve hissesi üzerine taşınmazın değerinden çok daha fazla haciz koydurduğunu, Kelkit İcra Dairesinin 2016/217- 2017/275 Esas ve Erzincan İcra Dairesinin 2018/6892 Esas numaralı icra dosyalarının işbu dosya arasına alınıp gerekli inceleme yapıldığında hacze sebep olan alacakların taşınmaz değerinden fazla olduğunun anlaşılacağını, bu nedenle taşınmaz üzerine konulan kötü niyetli hacizlerin kaldırılması gerektiğini beyan ederek davanın kabulü ile Kelkit Bahçelievler Mahallesi 119 ada 5 parsel numaralı taşınmazın önalım konusu olan hissesi üzerinde bulunun hacizlerin kaldırılmasına, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin davalılara yüklenilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Tapu Sicil Müdürlüğünden davaya konu ipoteğin fekki talebinde bulunduğunu, ancak diğer davalı ... tarafından konulan ihtiyati haciz nedeniyle ipoteğin fekkinin yapılamadığını, davacının müvekkili şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının menfi tespit ve ipoteğin fekki taleplerinde haklı olduğunu kabul ederek müvekkilinin bu davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderleri ve ücreti vekaleten sorumlu tutulmamasını talep etmiş, diğer davalı davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, dava konusu uyuşmazlıkla ilgili ipotek ve hacizlerin dava açıldıktan sonra terkin edildiği, davanın esası hakkında inceleme ve yargılama yapılmasında davanın tüm tarafları yönünden herhangi bir hukuki yarar kalmadığı gerekçesiyle konusu kalmayan davanın esası hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına ve davanın açılmasına davalılardan ......
konulan hacizlerin hukuken yerinde olmadığından ve aşkın haciz niteliğinde olduğundan müvekkilinin mülkiyet hakkını açıkça ihlal edildiğinden borç miktarının dışında kalan tüm hacizlerin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir....
Bankasından aldığı krediye karşılık banka lehine taşınmaz üzerinde ipotek tesis edildiğini belirterek ipoteğin kaldırılmasını ve adı geçen taşınmazın müvekkili adına kayıt ve tescilini talep etmiştir. Davalı banka vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tapu iptali ve tescili ile ipoteğin kaldırılması talepleri tefrik edilerek ipoteğin kaldırılması talebi yönünden 6100 Sayılı HMK'nin 150/5. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili, temyiz etmiştir. Türk Medeni Kanununun 858.maddesi hükmü “taşınmaz rehni, tescilin terkini veya taşınmazın yok olmasıyla sona erer. Kamulaştırmaya ilişkin kanun hükümleri saklıdır” şeklindedir. Yasanın bu hükmüne göre taşınmaz rehnini sona erdiren nedenler; tescilin terkini (çizimi), taşınmazın tamamen yok olması ve kamulaştırılmasıdır. Ancak, uygulamada taşınmaz rehnini sonlandıran başka nedenlerin varlığı da kabul edilmektedir....
Dava ipoteğin kaldırılması talebine ilişkin olup, davacı dava dışı şahıstan ipotekli olarak taşınmazı satın aldığını, kredi borcu ödendiği halde ipoteğin kaldırılmadığını iddia etmiş, davalı banka ise ipoteğin davadışı satıcının davalı bankaya olan tüm borçlarını kapsadığından ve şahsın oğlu ile imzalanan kredi sözleşmesine kefil olduğundan devam eden icra takibi nedeniyle ipoteğin kaldırılmasının mümkün olmadığını savunmuştur. Ipoteğe konu temel ilişkinin ticari krediye ilişkin olduğu ve dava tarihi itibariyle ipotek resmi senedine konu ve kefaletten kaynaklı borcun devam ettiği, davacının ipoteğin kaldırılmasına yönelik talebinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Bu gerekçeler ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 248,35 TL harcın istek halinde iadesine, 12/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 03.12.2013 gününde verilen dilekçe ile ipoteğin fekki istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.07.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, ipoteğin kaldırılması isteğine ilişkindir. Davacılar vekili, müvekkillerinin 3227 ada 6 parsel sayılı taşınmazın maliki olduklarını, taşınmaz üzerinde davalı lehine ipotek bulunduğunu, ipoteğin kaldırılması için davalıyla görüşmelerinin olumsuz sonuçlandığını belirterek söz konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir....