Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/09/2020 NUMARASI : 2020/147 ESAS, 2020/169 KARAR DAVA KONUSU : İtiraz KARAR : Taraflar arasında görülen imzaya itiraz davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda verilen karara karşı, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında icra dairesinin 2020/3265 Esas sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapıldığını ancak takibe konu çek de yer alan imzaların müvekkiline ait olmadığını ifade etmiştir. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; imzaya itirazı kabul etmediklerini belirterek itirazın 2004 sayılı kanunun 168/4 maddesinde yer alan 5 günlük süre içerisinde yapılmadığını ifade etmiştir....

Bu nedenle imzaya itiraz ediyorum” demek suretiyle borca itiraz etmiştir. Davalı borçlu itirazında sözleşmenin imzalandığı tarihte, imzanın, şirketi temsile yetkili kişilere ait olmadığına ilişkin bir itirazı bulunmamaktadır. Bu nedenle davalının imzanın “şahsına” ait olmadığı yönündeki itirazı, İİK.nun 269/2 maddesi kapsamında teknik manada “imzanın açıkça ve kesin olarak reddedilmesi” niteliğinde değildir. Nitekim davalı borçlu da, sözleşmenin imzalandığı tarihte kendisinin şirket temsilcisi olmadığını, duruşmada beyan etmiştir. Buna göre, mahkemece işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 20.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Somut olayda, alacaklı tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılan icra takibi nedeniyle örnek 10 nolu ödeme emri tebliğinden sonra borçlunun imzaya itirazı üzerine mahkemece bilirkişi raporu alındığı, raporda imzanın borçlunun eli ürünü olduğunun tespit edildiği, son celsede borçlular vekilince itirazdan feragat edildiği, alacaklının takip durdurulmuş olduğundan bahisle tazminat talebini yinelediği görülmüştür. O halde, mahkemece, her ne kadar borçlular davadan feragat etmişler ise de, alacaklı tazminat talebinde bulunduğundan ve takip durdurulduğundan İİK’nun 170. maddesi gereğince alacaklının tazminat talebinin kabulü gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından borçlu hakkında bir adet çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan icra takibinde borçlunun, örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine yasal süre içerisinde icra mahkemesine başvurusunda; imzaya itirazı yanında ... İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu da ileri sürerek ... İcra Dairesi'nin yetkisine itiraz ettiği, mahkemece; imza itirazı yönünden bilirkişi incelemesi yapılmış ise de, kararın gerekçesinde, yetkisizlik itirazının kabul edildiği belirtilerek takibin iptaline karar verildiği görülmüştür....

        GEREKÇE: Dava, çeke dayalı kambiyo senetlerine özgü haczi yolu ile takipte yetkiye ve imzaya itiraza ilişkindir. İİK'nın 168/5 maddesine göre yetki itirazı ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş günlük süre içerisinde yapılacaktır. Yine İİK'nın 168/4 maddesine göre imzaya itiraz ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş günlük süre içerisinde yapılacaktır. Somut olayda ödeme emri davacı borçluya 01/07/2019 tarihinde tebliğ edilmiş ve ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü de ileri sürülmemiştir. Buna göre gerek yetki itirazı gerekse imzaya itiraz yönünden sürenin son günü hafta sonu da gözetildiğinde 08/07/2019 tarihidir. Davacı taraf ise davayı yasal süre geçtikten sonra 11/07/2019 tarihinde ikame etmiştir. Bu haliyle davanın süre aşımı nedeniyle reddi gerekmektedir. Davalı vekilinin istinaf başvurusu yerindedir....

        İcra Hukuk Mahkemesi'nin 05/04/2022 gün, 2021/141 Esas- 2022/565 Karar sayılı ilamı ile, "1- Davacının imzaya itiraz davasının KABULÜ ile İstanbul 35.İcra müdürlüğünün 2021/4175 Esas sayılı dosyasından davacı borçlu yönünden başlatılan takibin İİK 170/3 maddesi gereğince DURDURULMASINA, 2- Şartlar oluşmadığından tazminat ve para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına, 3- Davacının imzaya itirazı kabul edildiğinden borca itiraz hakkında karar verilmesine yer olmadığına," karar verilmiştir....

        Somut olayda, aval veren borçlunun imzaya itirazı yanında, senede ilişkin bir borcunun bulunmadığını, senedin sahte düzenlendiğini ve sair şikayetlerini ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği, mahkemece, sadece borçlunun imzaya itirazına ilişkin inceleme yapılarak karar verildiği görülmüştür. O halde, mahkemece, borçlunun dava dilekçesinde ileri sürdüğü diğer itiraz ve şikayetleri ayrı ayrı incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Aynı maddenin 4.fıkrasında ise; icra mahkemesince itirazın kabulüne karar verilmesi halinde senedi takibe koymada kötüniyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın %10’u oranında para cezasına mahkum edileceği düzenlenmiştir.Somut olayda, takip dayanağı bonoda lehtar sıfatını taşıyan takip alacaklısı tarafından keşideci hakkında icra takibi yapıldığı, mahkemece, borçlunun imzaya itirazının kabul edildiği görülmektedir. Bu durumda lehtar, ilgili bonodaki imzanın keşideci borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumdadır. Senetteki imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığını kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklı, imzaya itirazı kabul edilen keşideci borçluya karşı başlattığı takipte,ağır kusurlu kabul edilmelidir....

            İİK'nun 170/4. maddesine göre, imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde icra mahkemesi, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde alacaklıyı senede dayanan takip konusu alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın % 10’u oranında para cezasına mahkum eder. Somut olayda, alacaklının, takip dayanağı senette lehtar, borçlunun ise keşideci (düzenleyen) olduğu görülmektedir. Bu durumda alacaklı, borçlu ile doğrudan ilişki içinde olduğundan imzanın adı geçene ait olup olmadığını bilebilecek durumdadır. Bonodaki imzanın borçlu keşidecinin (düzenleyenin) eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklının, imzaya itirazı kabul edilene karşı başlattığı takipte ağır kusurlu kabul edileceğinden, tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulması gerekir. O halde, mahkemece alacaklı aleyhine tazminata ve para cezasına hükmedilmesi gerekirken, bu yöndeki talebin reddi isabetsizdir....

              İİK.nun 170/4. maddesine göre, imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde icra mahkemesi, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde alacaklıyı senede dayanan takip konusu alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın % 10’u oranında para cezasına mahkum eder. Somut olayda, alacaklının, takip dayanağı senette lehtar, borçlunun ise keşideci olduğu görülmektedir. Bu durumda alacaklı, borçlu ile doğrudan ilişki içinde olduğundan imzanın adı geçene ait olup olmadığını bilebilecek durumdadır. Bonodaki imzanın borçlu keşidecinin eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklı imzaya itirazı kabul edilene karşı başlattığı takipte ağır kusurlu kabul edileceğinden tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulması gerekir. O halde, mahkemece alacaklı aleyhine tazminata ve para cezasına hükmedilmesi gerekirken bu yöndeki talebin reddi isabetsizdir....

                UYAP Entegrasyonu