Hukuk Dairesinin 08/11/2017 tarih ve 2017/1274 E.-2017/1527 K. sayılı kararının hüküm bölümünün “2” nolu bendinin ikinci fıkrasının tamamen çıkarılmasına, yerine “Davacının imzaya itiraz ve tazminat talebi reddedildiğinden hüküm tarihinden geçerli AAÜT gereğince davalı lehine (ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu karar verilmiş olması nedeniyle) 660,00 TL maktu vekalet ücreti takdirine, davacı tarafından yapılan 44,60 TL ilk dava masrafı, 55,00 TL tebligat ücreti, 280,00 TL bilirkişi ücreti, toplam 379,60 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına” rakam ve sözcüklerin yazılmasına kararın düzeltilmiş bu şekliyle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nin 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nin 370/2. maddesi uyarınca ONANMASINA, 13/06/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi....
E. sayılı dosyasına yapmış olduğu imzaya ve borca itiraz talebi nedeniyle bu mahkemece verilen ... E. ... K. ve 22.06.2017 tarihli kararıyla verilen takibin durdurulmasına dair kararın kaldırılmasına, Alacağın tahsiline ve %20'den aşağı olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, Konya . İcra Hukuk Mahkemesi'nin ... E. sayılı dosyasına yapmış olduğu imzaya ve borca itiraz talebi nedeniyle bu mahkemece verilen ... E. ... K. sayılı ve 22.06.2017 tarihli kararıyla inkar tazminatı kararının dava sonuna kadar tahsilinin durdurulmasına ve bu hususla ilgili olarak Konya . İcra Müdürlüğü'nün ......
Dairemizce yapılan değerlendirmede; davacı borçlu aleyhine davalı alacaklı tarafından kambiyo senetlerine mahsus icra takibinin başlatıldığı, davacı borçluya örnek no 10 ödeme emrinin 25/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacının borca ve imzaya itirazına ilişkin iş bu davayı 20/01/2021 tarihinde açtığı, İİK'nun 168/3 maddesi uyarınca her türlü itiraz ve şikayetin ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 5 gün içerisinde yapması gerektiğinden bu süre geçtikten sonra itiraz edildiği, ayrıca tahrifat ve kambiyo senedi vasfında olmadığına ilişkin itirazında yine ödeme emrinin tebliğinden itibarene 5 gün içerisinde itiraz edilmesi gerektiğinden bu süreden sonra davacın tarafından açılan davanın süreden reddine ilişkin kararının yerinde olduğu usulsüz tebligat şikayetinin yargılama sırasında iddia edilmediği, istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceği anlaşılmakla usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen karara karşı istinaf sebepleri yerinde bulunmadığından aşağıdaki şekilde karar verilmiştir...
Kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takipte itiraz ve şikayeti düzenleyen İİK.nun 172. maddesine göre, ödeme emrine itiraz veya şikayet etmek isteyen borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde her türlü itiraz veya şikayetini sebepleri ile birlikte icra dairesine bildirmeye mecburdur. Somut olayda, takip alacaklısının, 18.03.2016 tarihinde, İİK.nun 43/2. maddesi uyarınca takibin şeklini “haciz yoluyla takip” olarak değiştirmek istediği ve talebin icra müdürlüğünce 18.03.2016 tarihinde kabul edildiği, bu durumda takip yolunun “iflas yoluyla takip”ten “haciz yoluyla takibe” çevrilmesi nedeniyle, takibe yönelik işlemlerin, baştan itibaren “kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takibe” uygun olarak yeniden yapılması gerektiğinden şikayetin konusunun kalmadığı anlaşılmış ise de, 28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İ.B.K.'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Usulsüz tebligata itiraz K A R A R İnceleme konusu karar usulsüz tebligat şikayeti olup, belirgin biçimde Dairemizin inceleme alanı dışında kalmakta ve niteliği bakımından Yargıtay Başkanlar Kurulunun 26.01.2012 tarih ve 1 sayılı kararı ile hazırlanıp Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 09.02.2012 tarih 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 18.02.2012 tarih 28208 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (12.) Hukuk Dairesine ait olmakla gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 25.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Tebligat Kanunu’nun 17. ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik'in 26. maddesi gereğince, ilgilinin o yerde geçici olarak bulunmadığı hususu dağıtıcı tarafından tesbit edilerek, tebligat mazbatasına şerh verilmesi gerekir. Somut olayda ödeme emri tebliğ mazbatasında "muhatap gösterilen adreste bulunmadığından kendisiyle birlikte çalışanı ...e" şerhiyle tebliğ edildiği, tebligatın şeklen usule uygun olduğu anlaşılmıştır. Ancak şikayetçi, tebligatı alan "...", çalışanı olmadığını ileri sürmüş mahkemece şikayetçi borçlunun beyanına göre düzenlenen 06/03/2015 tarihli polis tutanağı esas alınmak suretiyle Yüksel Bilgin'in muhatabın çalışanı olmadığından bahisle tebligat usulsüzlüğü şikayeti kabul edilmiştir. Hükme esas alınan söz konusu tutanak gerekli araştırmayı içermediği, itiraz eden borçlunun beyanına göre düzenlendiği dikkate alındığında şikayetin kabulünü gerektirecek mahiyette bir belge değildir....
İlk derece mahkemesi kararında; takibin ilamlı takip olduğu, ilamlı takipte imzaya itiraz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine, şartları oluşmadığından davalının tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir. Davacı borçlu vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ileri sürülen iddia ve vakıalar aynen tekrar edilmekle birlikte, ilam mahiyetine haiz olmayan belgeye dayalı ilamlı takip başlatılmış olması karşısında imzaya itiraz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilemeyeceğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan etmiş, kararın kaldırılmasına ve takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı alacaklı vekili istinafa karşı cevap dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki hususlar tekrar edilerek, kararın usul ve yasaya uygun olduğunu beyan etmiş, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Davacı tarafından usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte takip konusu bononun bedelsiz olduğu belirtilmek suretiyle borca itiraz edilmiştir. Mahkeme usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile ıttıla tarihinin 11/04/2017 tarihi olarak tespitine, borca itirazın reddine karar vermiş olup, davacı tarafından borca itiraz yönünden istinafa başvurulduğundan istinaf incelemesi borca itiraz yönünden değerlendirilmiştir. 6102 Sayılı TTK'nın 776 maddesinde bononun yasal unsurları düzenlenmiştir. Takibe konu bonoda davacı borçlunun keşideci olduğu, alacaklının lehtar olduğu, bononun kambiyo senedi vasfına haiz olduğu, alacaklı tarafından senedin boş olarak verildiği ve TKHK'nu kapsamında verildiğine yönelik iddiası yazılı olarak ispatlanamadığından mahkemece borca itiraz yönünden davanın reddine karar verilmesi hukuken yerindedir. Tüm bu nedenlerle davacının istinaf talebinin HMK 353/1- b-1 maddesi uyarınca Esastan Reddine dairemizce oy birliği ile karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
Zira, İİK’da, 171/3. maddede sayılan nedenler dışında yer alan usulsüz tebliğ şikayeti için de icra dairesine gidileceği yönünde bir hükme yer verilmemiştir. Hal böyle olunca, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun tebligat usulsüzlüğü şikayeti ve istinaf nedenleri incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin İİK'nun 172. maddesi gereğince reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19....
dilekçesi sunduğunu, bu itiraz dilekçesinde imzaya itiraz bulunmadığını, bu nedenle imzayı kabul etmiş sayılacaklarını, bu itiraz dilekçesi üzerine davalılar aleyhine İstanbul 29.İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2019/269 esas sayılı dosyası ile itirazın kesin kaldırılması davası açtıklarını, Mahkemece hatalı olarak davanın reddine karar verildiğini, bu kararı borçlu Hafsa yönünden istinaf edeceklerini, fakat bu davanın yargılaması sürerken icra dosyasına yalnızca davalı Şirket adına Av.Ahmet Saffet Usta tarafından 24.01.2019 tarihli itiraz dilekçesi sunulduğunu ve bu itiraz dilekçesi ile imzaya, borca ve fer'ilerine itiraz edildiğini, davalı Şirketin imzaya itirazı üzerine bu davayı açarak itirazın geçici kaldırılmasını talep etmek zorunda kaldıklarını, davalı Şirket vekili tarafından sunulan ikinci itiraz dilekçesinin kötü niyetli olduğunu, ikinci itiraz dilekçesinin UYAP'ta kayıtlı olmadığını, takibe konu protokolün avukatlar huzurunda imzalandığını, borçlu vekilinin protokolde kendi imzası...