Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

bonodaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, Müvekkilinin takibe konu bonodaki imzayı ve davalıları tanımadığını, Müvekkiline ait imza sirkülerini sunduğunu, vekaletname ve imza sirkülerinindende anlaşılacağı üzere imzanın müvekkiline ait olmadığını, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 170. maddesi hükmü gereği müvekkili adına yapmış olduğu imzaya itirazımızın kabulü ile başlatılan icra takibinin durdurulması ve iptaline, kötü niyetli davalıların- alacaklılarının takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini" talep ve dava etmiştir....

Zira, takibe başlayan ve icra dosyasına sunduğu bonolardaki imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklı olup; bu iddianın ispat yükü de alacaklıya düşer (Hukuk Genel Kurulu'nun 26/04/2006 tarih, 2006/12- 259 esas ve 2006/231 karar sayılı ilamı). Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itiraz, İİK'nun 170. maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddenin üçüncü fıkrasında, icra mahkemesince imza incelemesinin aynı Kanun'un 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılması gerektiğine işaret edilmiştir. Mahkemece bilirkişi incelemesine esas alınacak yeterli sayıda imza örnekleri toplanmış, bunlara göre de kanaat oluşturan rapor düzenlenmiş ve imzanın borçlunun eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir....

e-imza e-imza e-imza e-imza...

    İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/522 Esas, 2022/201 Karar sayılı dosyasında verilen davanın kabulü kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen ve heyetçe incelenen dosyada; İSTEM : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin adresinin Seferihisar'da olduğunu, icra takibinin yetkisiz icra dairesinde açıldığını, icra dairesinin yetkisine itiraz ettiklerini, takibe konu çekteki imzanın müvekkili şirketin yetkilisine ait bir imza olmadığını, çekteki imzayı açıkça ve ayrıca inkar ettiklerini, alacaklı olduğunu iddia eden tarafa, müvekkili şirketin herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkili şirketin yetkilisine ait imza ve yazı örneklerinin ilgili kurumlardan celbini talep ettiklerini, bilirkişi incelemesi sonucunda imzanın ve çek üzerindeki yazıların müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığının çok net anlaşılacağını belirterek, İİK'nın 170. maddesi gereğince takibin durdurulmasına, davalının...

    Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunarak; 16/11/2021 tarihli bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, takibe dayanak senedin sahteliğinin bilirkişi raporu ile ispatlanması gerektiğini, bilirkişi incelemesinde kullanılacak belgelerin mahkeme veya bilirkişi huzurunda alınan imza örnekleri ve mukayeseye esas belgeler olduğunu, imza incelemesinde öncelikle senedin düzenleme tarihinden öncesine ilişkin borçluya ait olduğu muhakkak olan karşılaştırmaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişi tarafından mukayeseye esas alınması gerektiğini, yapılacak bilirkişi incelemesinde konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması gerektiğini, müvekkilin huzurda imza ve yazı örneklerinin alınması ve Yargıtay denetimine elverişli olarak bilirkişi incelemesi yapılmasının...

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; Mahkemece, imzaya itiraz yönünden bilirkişi heyeti raporu taraflara usulüne uygun tebliğ edilmiş, davacı vekilince rapora itiraz edilmediği gibi yeni bir imza incelemesi talebinde bulunulmadığı, takibe konu kambiyo evrakı altındaki imzanın davacı borçluya ait olduğunun anlaşıldığı, borca itiraz yönünden davacının itirazını İİK.169/a-1 maddesinde belirtilen yazılı belge ile ispat edemediği, takibe dayanak çekin kambiyo niteliğinde olduğundan 3 yıllık zamanaşımına tabi olup zamanaşımına uğramadığı, tebliğ mazbatasında ödeme emri ile birlikte takip dayanağı çekin tebliğ edildiği, takip dayanağı çek olmakla ticari reeskont faiz oranı talep edilmesinin yerinde olduğu belirtilerek dava ve şikayetin reddine karar verilmiştir....

    . - K A R A R - Davacılar vekili, müvekkilleri ..., ... ve muris ... tarafından davalıya keşide edilen açık bonoda müvekkili ... ve muris ...’in isimlerinin karşısında kendilerine ait olmayan parmak izlerinin bulunduğunu, mühür ve parmak iziyle kambiyo senedine de borçlandırılmalarının mümkün olmadığını, bononun müvekkillerinin iradesi hilafına doldurulduğunu ileri sürerek takibe konu bono nedeniyle davacıların borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, bonodaki imzaya 5 gün içinde itiraz edilmemesi halinde imzanın borçludan sadır olmuş sayılacağına ilişkin hüküm takip hukukuna ilişkin olduğu, takibe ve davaya konu bono üzerindeki parmak izlerinin borçlular ... ve ...’ e ait olmadığı iddia edilmiş ise de iddianın takip hukukuna ilişkin olduğu, davanın sübut bulmadığı gerekçeleriyle reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir....

      E -imza Yargıç ... E -imza...

        - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili firma tarafından davalı şirkete mal satılıp teslim edildiğini, ödenmeyen faturalardan kaynaklı alacağının tahsili için davalı aleyhine girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin davacıdan fatura içeriği malları almadığını, müvekkilinin borcunun bulunmadığını belirterek davanın reddine ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir....

          Somut olayda, mahkemece, takibin dayanağı olan senedi düzenleyen davacı borçlunun mukayese imzaları toplandıktan sonra bilirkişi Halil Çetinkaya'dan alınan raporda; takibe konu edilen bonodaki imzanın davacı T1'nin eli ürünü olmadığının belirtildiği, davalı alacaklı vekili, vekaletnamedeki imza ile dayanak senetteki imzanın birbirine benzediğini ileri sürerek bilirkişi raporuna itiraz etmiş ise de, bonodaki imzanın borçluya ait olup olmadığının çıplak gözle tespit edilemeyeceği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.05.2001 gün 2001/12- 436 E., 2001/467 K. ve 06.06.2001 tarih 2001/12- 466 E., 2001/483 K. sayılı kararlarında değinildiği gibi, imza incelemesinin laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılmasının gerektiği, imza incelemesinin belirtilen yöntemler ve teknik cihaz ve aletler kullanılarak yapıldığı, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşıldığından mahkemece, davacı borçlunun...

          UYAP Entegrasyonu