ek olarak mutabık olunduğuna dair imzalı belgeye rağmen davalı şirketin borca itiraz ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin dava açma hakkı saklı kalmak kaydıyla, davalı şirketin takibe yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itirazların iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, yapılan icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. e-imza e-imza e-imza e-imza CEVAP :Davalı usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır....
Davacı borçlu tarafından borca ve ferilerine de itiraz edilmesi nedeniyle dosya bir hesap bilirkişisine tevdii edilmiş, bilirkişi tarafından davalı alacaklının 75.000,00 TL asıl alacak, 4.492,29 TL faiz alacağının bulunduğu, icra takibinde ise 75.000,00 TL asıl alacak, 4.464,04 TL faiz alacağı talebinde bulunulduğu belirtilmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı borçlu tarafından borca itirazlarını somutlaştıracak herhangi bir beyan veya delilin dosyaya sunulmadığı da göz önünde bulundurularak davacı borçlunun borca ve imzaya itirazlarının reddine karar verilmiş, itiraza konu takibin İİK 170/2 maddesi uyarınca durdurulduğu anlaşıldığından İİK 170/3 maddesi gereğince asıl alacağın %20'si oranında inkar tazminatına ve asıl alacağın %10'u oranında para cezasına hükmedilmiştir" şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu senetteki imza davacıya ait olduğunu, davacının takibi uzatmak ve sürüncemede bırakmak maksadıyla kötü niyetli olarak imza itirazında bulunduğunu, davanın reddini, davacı haksız ve kötü niyetli olduğundan dava konusu miktarın % 20'den az olmamak üzere tazminatın davacıdan alınmasını talep etmiştir....
Sonuç olarak; itirazın iptali davasının görülebilmesi için borçlu tarafından süresinde sunulan itiraz üzerine durmuş bir icra takibi bulunmasının dava ön şartı olduğu, genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde borca itiraz süresinin 7 gün olması karşısında eldeki itirazın iptali davasına konu icra dosyasına borçlu tarafından itiraz dilekçesinin ödeme emrinin tebliğ edilmiş sayıldığı tarihten itibaren 8. gün sunulması sebebiyle icra takibine süresi içinde itiraz edilmediği ve takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, icra takibinin kesinleştiği anlaşılmakla 6100 sayılı HMK'nın 114/2 ve 115. maddeleri gereğince davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Sonuç olarak; itirazın iptali davasının görülebilmesi için borçlu tarafından süresinde sunulan itiraz üzerine durmuş bir icra takibi bulunmasının dava ön şartı olduğu, genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde borca itiraz süresinin 7 gün olması karşısında eldeki itirazın iptali davasına konu icra dosyasına borçlu tarafından itiraz dilekçesinin ödeme emrinin tebliğ edilmiş sayıldığı tarihten itibaren 8. gün sunulması sebebiyle icra takibine süresi içinde itiraz edilmediği ve takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, icra takibinin kesinleştiği anlaşılmakla 6100 sayılı HMK'nın 114/2 ve 115. maddeleri gereğince davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Davalı vekili cevap dilekçesinde; takibin yetkili icra dairesinde başlatıldığını, davacı şirket ve aralarında organik bağ bulunduğu düşünülen şirketlerin birbirleri yerine imza atarak ticari olarak müvekkilini zarara uğrattığını, takip konusu çekin yasaya ve usule uygun olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince:"İcra dosyası kayıtlarına göre davacıya 30/03/2018 günü örnek 10 tebliğ edilmiş olup dava 04/04/2018 günü açılmıştır. Takip müstenidi çekte keşide yeri İstanbul olup takibin yetkili icra dairesinde başlatılmasından dolayı yetkiye itiraz reddedilmiştir. İmzaya itiraz yönünden ise davacı şirketin çekin keşide tarihi itibarile mümessili olan Tülay Yıldız'ın medarı tatbik imza asılları celbedilmiş ve huzurda imza-yazı örnekleri alınmıştır....
İİK'nın 170/3. maddesi uyarınca, imza itirazı reddedilen borçlunun tazminatla sorumlu tutulabilmesi ve aleyhine para cezasına hükmedilebilmesi için, icra mahkemesince yapılacak imza incelemesi sonucu imzanın borçluya ait olduğunun anlaşılması ve takibin ikinci fıkraya göre geçici olarak durdurulmuş olması gerekir. Bu yasal düzenleme karşısında mahkemenin bu yöndeki kararı yerindedir. Borca itiraz yönünden ise, kambiyo senedinin imza incelemesine esas olmak üzere icra müdürlüğünce gönderilmesi ile takipte aslının sunulmadığı iddiasının yerinde olmadığı, borca ve faize itiraz yönünden alınan 26/02/2020 havale tarihli raporun hükme esas alındığı ve borcun olmadığının İİK'nın 169/a-l. maddesinde belirtilen yazılı delillerle kanıtlanamamış olması nedeniyle davanın tümden reddine dair verilen kararda isabetsizlik bulunmamaktadır....
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: İstinaf yolu ile Daire önüne gelen uyuşmazlık; kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte imzaya ve borca itiraz isteminden oluşmaktadır. İlk derece yargılaması sonucunda, yapılan bilirkişi incelemesi ile inkâr edilen imzanın borçluya ait olduğu, kaşe imza olmadığı, ıslak imza olduğu tespit edildiğinden imzaya itirazın reddine ve borcun sona erdiğinin yasal kanıtlarla ispatlanamaması nedeniyle borca yönelik itirazın reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf yoluna başvurarak İlk Derece Mahkemesi kararınının kaldırılması isteminde bulunmuştur. İcra ve İflas Kanunu'na göre, borçlu, takip dayanağı olan kambiyo senedindeki imza kendisine ait olmadığı kendisine ait olmadığı yolundaki itirazını beş gün içinde açıkça bir dilekçe ile icra mahkemesine bildirmek zorundadır; aksi takdirde kambiyo senedindeki imzanın icra takibinde kendisinin eli ürünü olduğu sayılır (İİK m. 170/1, c. 1, 168/4)....
İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "...,Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak mahkememizce usul yasa ve dosya kapsamına uygun görülen bilirkişi raporları doğrultusunda ve borçlunun İİK 169/a-1 maddesinde belirtilen nitelikte belge ile borca itiraz iddiasını kanıtlayamamış olması ve takip dayanağı belgenin bono niteliğinde olması nedeniyle 3095 sayılı kanunun 2/2 maddesindeki avans faizin talep edilmesi hukuki olması nedeniyle davacının imzaya ve borca itirazlarının reddine, takip geçici olarak durdurulmadığından davalının inkar tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; "Davacının borca ve imzaya itirazlarının reddine, takip durmadığından davalı vekilinin tazminat talebinin reddine," karar verildiği görülmüştür....
Asliye Hukuk Mahkemesine açılan davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; müvekkili ... ve müvekkilinin eşi muris ... ... aleyhine ... İcra Müdürlüğünün 2016/... E. Sayılı icra takibi yapıldığını, dayanağının 27.02.2016 tarihli 2500 TL bedelli senet olduğunu, muris ve müvekkilinin borca itiraz nedeniyle dava açtıklarını,borca itiraz ettilerini, ...'un senedi kendisinin mizalamadığını beyan edemediğini, ... İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/1 E. 2017/... K. Sayılı dosyada sadece borca itiraz olarak açıldığında davanın reddine karar verildiğini, davanın devam ederken daacı ... ...'un vefat ettiğini, diğer davalı ...'ın da ... ...'a ait mirası ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2017/... E. 2017/... K....