Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğünün 2022/8706 E. sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte borca ve imzaya itiraz ettiğini belirtilmiş ise de, takip dayanağı senette bulunan imzaların şirket yetkilisine ait olmadığı konusunda ayrıca ve açıkça itiraz edilmemiştir. İtiraz dilekçesinde takibe konu senette müvekkili şirket kaşesi üzerinde imza olmadığı, müvekkili şirketin borç yükümlülüğü altına sokan bir imza da bulunmadığı ileri sürüldüğüne göre uyuşmazlık konusu bu yönü ile de Konya 2. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2022/492 E. sayılı dosyasında olduğu gibi borca itiraza ilişkindir. Netice olarak, İlk derece Mahkemesince itiraz ve şikayetin Konya 2. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2022/492 E. sayılı dosyasında derdest olduğu gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken takibe konu yabancı para alacağının takip talebinde ve ödeme emrinde TL karşılığı gösterilmediği gerekçesiyle takibin iptaline karar verilmesi doğru bulunmamıştır....

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu senetteki imza davacıya ait olduğunu, davacının takibi uzatmak ve sürüncemede bırakmak maksadıyla kötü niyetli olarak imza itirazında bulunduğunu, davanın reddini, davacı haksız ve kötü niyetli olduğundan dava konusu miktarın % 20'den az olmamak üzere tazminatın davacıdan alınmasını talep etmiştir....

ek olarak mutabık olunduğuna dair imzalı belgeye rağmen davalı şirketin borca itiraz ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin dava açma hakkı saklı kalmak kaydıyla, davalı şirketin takibe yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itirazların iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, yapılan icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. e-imza e-imza e-imza e-imza CEVAP :Davalı usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır....

    Şti'nin takibe ve borca itiraz ederek huzurdaki davayı açtıklarını, açılan iş bu davanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, borçlu adi şirketin ve adi şirketi oluşturan ortak şirketlerin icra mahkemesine başvurusunun adi şirketin çift imza ile temsil edildiğini, adi şirket kaşesi üzerinde tek imza olduğu ve bu bağlamda adi şirketin borçtan sorumlu olmadığını, adi şirket kaşesi üstüne kim tarafından imza atıldı ise borçtan o kişinin şahsen sorumlu olduğu hususlarında olduğunu, somut olayda takip dayanağı bononun adi ortaklık kaşesi altında yetkililerden biri tarafından imzalandığını, davacılar vekilininde imzanın yetkililerden herhangi birine ait olmadığı yönünde bir beyanı olmadığını, somut olayda adi ortaklık adına atılan ciro şerhindeki imzalanın kime ait olduğunun davacı taraflardan sorulması, cevap verilmemesi halinde bahsettikleri evraklar doğrultusunda gelen cevaplarda belirtilen davacı borçlu adi ortak yetkililerinin ve dosyaya bildirilen tüm evrak ve belgelerin asılları getirtilerek...

    İcra mahkemesine başvuru, kambiyo senetlerine özgü takipte borca kısmi itiraz mahiyetinde olup, tüzel kişiler yetkili organları aracılığı ile şikayet ve itiraz başvurusunda bulunabilirler. Tüzel kişilerin organları, şikayet ve borca itirazda yasal temsilci(kanuni mümessil) durumundadır. Yasal temsilcinin süresinde başvurmasına ve vekil tayin etmesine engel mücbir sebep bulunmadıkça, bir başkasının şirketi temsilen icra mahkemesine başvurması mümkün değildir. Somut olayda, borçlu şirket adına Muzaffer Çamkıran tarafından icra mahkemesine başvurulmuş, dava dilekçesi ekinde bu kişiye ait 27/01/2017 tarihli imza sirküleri sureti sunulmuştur. Davalı taraf ise cevap dilekçesinde davacı şirketin yetkilisinin Muzaffer Çamkıran değil Hüseyin Çamkıran olduğunu ileri sürmüş ve buna yönelik olarak 22/12/2010 tarihli imza sirküleri sureti ile 27/02/2019 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi nüshası sunmuştur....

    Sonuç olarak; itirazın iptali davasının görülebilmesi için borçlu tarafından süresinde sunulan itiraz üzerine durmuş bir icra takibi bulunmasının dava ön şartı olduğu, genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde borca itiraz süresinin 7 gün olması karşısında eldeki itirazın iptali davasına konu icra dosyasına borçlu tarafından itiraz dilekçesinin ödeme emrinin tebliğ edilmiş sayıldığı tarihten itibaren 8. gün sunulması sebebiyle icra takibine süresi içinde itiraz edilmediği ve takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, icra takibinin kesinleştiği anlaşılmakla 6100 sayılı HMK'nın 114/2 ve 115. maddeleri gereğince davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

      Sonuç olarak; itirazın iptali davasının görülebilmesi için borçlu tarafından süresinde sunulan itiraz üzerine durmuş bir icra takibi bulunmasının dava ön şartı olduğu, genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde borca itiraz süresinin 7 gün olması karşısında eldeki itirazın iptali davasına konu icra dosyasına borçlu tarafından itiraz dilekçesinin ödeme emrinin tebliğ edilmiş sayıldığı tarihten itibaren 8. gün sunulması sebebiyle icra takibine süresi içinde itiraz edilmediği ve takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, icra takibinin kesinleştiği anlaşılmakla 6100 sayılı HMK'nın 114/2 ve 115. maddeleri gereğince davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

        Davalı vekili cevap dilekçesinde; takibin yetkili icra dairesinde başlatıldığını, davacı şirket ve aralarında organik bağ bulunduğu düşünülen şirketlerin birbirleri yerine imza atarak ticari olarak müvekkilini zarara uğrattığını, takip konusu çekin yasaya ve usule uygun olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince:"İcra dosyası kayıtlarına göre davacıya 30/03/2018 günü örnek 10 tebliğ edilmiş olup dava 04/04/2018 günü açılmıştır. Takip müstenidi çekte keşide yeri İstanbul olup takibin yetkili icra dairesinde başlatılmasından dolayı yetkiye itiraz reddedilmiştir. İmzaya itiraz yönünden ise davacı şirketin çekin keşide tarihi itibarile mümessili olan Tülay Yıldız'ın medarı tatbik imza asılları celbedilmiş ve huzurda imza-yazı örnekleri alınmıştır....

        Davacı borçlu tarafından borca ve ferilerine de itiraz edilmesi nedeniyle dosya bir hesap bilirkişisine tevdii edilmiş, bilirkişi tarafından davalı alacaklının 75.000,00 TL asıl alacak, 4.492,29 TL faiz alacağının bulunduğu, icra takibinde ise 75.000,00 TL asıl alacak, 4.464,04 TL faiz alacağı talebinde bulunulduğu belirtilmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı borçlu tarafından borca itirazlarını somutlaştıracak herhangi bir beyan veya delilin dosyaya sunulmadığı da göz önünde bulundurularak davacı borçlunun borca ve imzaya itirazlarının reddine karar verilmiş, itiraza konu takibin İİK 170/2 maddesi uyarınca durdurulduğu anlaşıldığından İİK 170/3 maddesi gereğince asıl alacağın %20'si oranında inkar tazminatına ve asıl alacağın %10'u oranında para cezasına hükmedilmiştir" şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır....

        İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "...,Tüm dosya kapsamı dikkate alınarak mahkememizce usul yasa ve dosya kapsamına uygun görülen bilirkişi raporları doğrultusunda ve borçlunun İİK 169/a-1 maddesinde belirtilen nitelikte belge ile borca itiraz iddiasını kanıtlayamamış olması ve takip dayanağı belgenin bono niteliğinde olması nedeniyle 3095 sayılı kanunun 2/2 maddesindeki avans faizin talep edilmesi hukuki olması nedeniyle davacının imzaya ve borca itirazlarının reddine, takip geçici olarak durdurulmadığından davalının inkar tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; "Davacının borca ve imzaya itirazlarının reddine, takip durmadığından davalı vekilinin tazminat talebinin reddine," karar verildiği görülmüştür....

        UYAP Entegrasyonu