Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu madde uyarınca, daha önce kadastrosu yapılmak suretiyle hukuki durumları tespit edilmiş bir yerde, mülkiyet haklarını belirlemek amacıyla ikinci kez kadastro faaliyeti yapılamaz; yapılırsa, hükümsüzdür. Sözkonusu yasa maddesinin, 6831 sayılı Orman Kanunu uyarınca yapılan kadastro faaliyetini kapsamadığını kabul etmek yukarıda açıkladığım, tapu kaydına güven ve devlete güven ilkeleri ile bağdaşmayacağı gibi; aynı maddenin devam eden fıkralarında, ikinci kadastro yasağının istisnaları sayılmış olup orman kadastrosu, bu istisnalar arasında yer almamaktadır. Sözkonusu istisnalar, 2859 sayılı Yasa uyarınca yapılan yenileme kadastrosu ile 3402 sayılı Yasanın 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu gibi doğrudan arazi kadastrosu ile ilgili çalışmalardan ibaret bulunmayıp, imar mevzuatı kapsamında 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılacak çalışmalar da istisnalar arasında sayılmıştır....

    -KARAR- Davacı ..., idare tarafından yapılan imar işlemlerinin idari yargı yerinde iptal edilerek kesinleştiğini, böylece idari karara dayalı olarak oluşan sicil kayıtlarının TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düştüğünü ileri sürerek iptal ve ihyaya karar verilmesini istemiş mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Gerçekten de; idari işlemin iptal edilerek kesinleştiği ve sicilin de yolsuz tescil durumuna düştüğü sabit ise de; ...'nin davasının kabul edilebilmesi bakımından taşınmazda imar öncesinde ...'nin mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının var olması gerekir. Oysa çekişmeli yerin öncesinde Hazinenin mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı bulunmadığı, kapanmış yolların Tapu Kanunu'nun 21. maddesi, 3194 Sayılı İmar Yasası'nın 11. maddesi hükmü uyarınca içinde bulunduğu tüzel kişilik adına tescil edileceğinden mahkemece işin esası bakımından yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur....

      Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. O halde; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır....

        tapu kaydına dayanılarak ... ve ... adlarına tesbit edildiği, kadastro tesbitinin itirazsız kesinleşerek bu kişiler adına tescil edildiği, Hazinenin tapu iptal tescil davası açtığı davanın Antalya Asliye 5....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı gerçek kişi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı Hazine 24.06.2005 tarihli dilekçesiyle, ... Köyü (Mahallesi) 27515 ada 2 sayılı parselin, 1947 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları içerisindeyken, bir bölümünün 1989 yılında 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması sonucu kesinleşen işlemle Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığını, taşınmazın orman sınırları içinde olduğu göz önünde bulundurulmadan tapuya tescil edilip daha sonra ifraz edilerek dava konusu parselin davalı adına tapu kaydı oluşturulduğunu, hukuki dayanaktan yoksun ve yolsuz tescil niteliğindeki davalı adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir....

            Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. İmar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Öte yandan; çekişmeli taşınmazın Belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 yılında yürürlüğe giren 775 sayılı Kanunun 3/2 maddesinde öngörülen belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekeceği kuşkusuzdur....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil ... ve müşterekleri ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Niksar Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 21.10.2011 gün ve 303/407 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılar tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Davacılar dava dilekçelerinde; miras bırakanları (dedeleri) ... adına 1970 yılında yapılan tapulama çalışmalarından önce yapılan rızai taksim sonucu 230 sayılı parselin amcaları ...’a düştüğünü, ancak buna karşın tapulama sırasında dedeleri miras bırakan ... adına tespit ve tescil edildiğini, ...’ın takas yoluyla babaları ...’a verdiğini, babalarının da bunun karşılığında amcaları Süleyman’a yer verdiğini açıklamışlar ve bu nedenle taşınmazın tapu kaydının iptaliyle babaları ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemişlerdir....

                Arsa niteliğinde ve 1074 m2 yüzölçümündeki çekişmeli parsel, tapuda davalı adına kayıtlı olup, 2981 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan imar uygulaması ve parselasyonla 1947 yılı orman kadastrosu sınırları içinde olduğu için tapulama dışı bırakılan, daha sonra ihdasen ... Belediyesi adına tapuya tescil edilen 219 Hektar 2075 m2 yüzölçümündeki 331 sayılı parselin 2981 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan imar uygulamasında ifrazıyla oluşmuştur....

                  Arsa niteliğinde ve 945 m2 yüzölçümünde, tapuda davalı adına kayıtlı olan çekişmeli imar parseli, arazi kadastrosunda Haziran 1927 tarih ve 11 sıra numaralı tapu kaydına dayanılarak 1/3’er payla ..., ... ve ... adına kadastro tesbiti itirazsız kesinleşen 21300 m2 yüzölçümündeki ... Köyü 116 sayılı parselden, 2981 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan imar uygulaması ve parselasyonda ifrazen oluşmuş, satışlar sonucu davalıya geçmiştir....

                    Tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalar, hatalı tapu sicili oluşmasına sebebiyet verdiği için, kadastro tespitinde yapılan hatalar da TMK'nın 1007. maddesi anlamında tapu sicili kavramı içindedir. Hatalı yapılan kadastro tespiti ile oluşan tapu kaydının daha sonra mahkeme kararıyla iptal edilmesi halinde, tapu malikinin bu nedenle doğan zararından TMK'nın 1007. maddesi anlamında Devlet sorumludur. Ancak kadastro tespiti kesinleşip tapu sicili oluşmadan önce, kadastro ekibi veya komisyonunca yapılan tespitin, Kadastro Komisyonu veya Kadastro Mahkemesi kararlarıyla iptal edilmesi durumunda, bu durum kadastro tespit malikine, kadastro tespit işlemine dayanarak TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat isteğinde bulunma hakkı vermez....

                    UYAP Entegrasyonu