Davalılardan ... vekilinin temyizine gelince; 1- Hükme esas alınan bilirkişi kurulunca emsal kabul edilen ve dava konusu taşınmazla aynı mahallede bulunan taşınmazlar fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parselleri olup, bu parsellerden imar uygulaması sırasında % 29 oranında Düzenleme Ortaklık Payı kesintisi yapıldığından, emsal karşılaştırması sonucu tespit edilen bedelden % 29 oranında Düzenleme Ortaklık Payı indirilmesi gerektiği gözetilmeden, % 40 oranında indirim yapılması, 2- Davacı idarenin kıymet takdir raporunda kamulaştırılan taşınmaz bölümünde bahçe duvarı ve kuyu bulunduğu tespit edildiği halde, bilirkişi raporunda bu hususun değerlendirmeye alınmaması, Doğru görülmemiştir. Davalılardan ... vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U....nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, idare harçtan bağışık olduğundan harç alınmamasına, davalılardan ...'...
Ancak; Dava konusu taşınmazın, imar planında yol ve park alanında kaldığı anlaşıldığından, park alanında kalan kısmının davacı idare adına tescili yerine, tamamının yol olarak terkinine karar verilmesi, Doğru değilse de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının terkine ilişkin 1. paragrafındaki (iptali ile taşınmazın) kelimelerinden sonra gelmek üzere (imar planında park alanında kalan ve 10.02.2012 havale tarihli krokide (A) harfi ile gösterilen 317 m²'lik kısmın, davacı idare adına TESCİLİNE, imar planında yol olan ve krokide (B) harfi ile gösterilen 34 m²'lik kısmın ise,) kelimelerinin yazılmasına, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının, istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının, Hazineye irad kaydedilmesine, 15.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Şöyleki; Dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede imar uygulaması yapılmadığı ve ileride yapılacak bir imar uygulaması sonucunda da İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca % 40 oranına kadar düzenleme ortaklık payı alınacağı Belediye Başkanlığı yazısı ile sabit olduğundan, emsal karşılaştırması sonucu bulunan bedelden % 40 yerine başka bölgeden emsal alınan taşınmazlardan % 29 oranında düzenleme ortaklık payı kesildiği gerekçesiyle fazla bedele hükmedilmesi, Doğru görülmemiştir. Davacı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U....nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davalılardan ...'den peşin alınan temyiz ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, davacı idare harçtan bağışık olduğundan harç alınmamasına, davalı ... yönünden kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, davacı idare yönünden karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 12.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bu durumda taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılıp, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibariyle ve emsal taşınmazların bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibariyle fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parseli mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parseli mi olduğu ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup, Değerlendirmenin yapıldığı yıl itibari ile dava konusu taşınmaz ile hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal kabul edilen taşınmazların....
Davalı, idari yargıdaki davanın kesinleşmediğini, ayrıca iptal gerekçesinin imar planlarının yasal prosödüre uygun olarak hazırlanmamasından kaynaklandığını, iptale konu eksikliğin giderilerek yeniden imar planları hazırlandığını savunmuş, idari yargıdaki davanın sonucunun da beklenmesini talep etmiştir. Mahkemece iptale konu işlem yeniden tesis edildiğinden davanın konusunun kalmadığı gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulmuş, hükmü davacı temyiz etmiştir. Dava, irtifak hakkının terkini isteğine ilişkindir. Taşınmazın tapu kaydındaki irtifak hakkı niteliği itibariyle üst hakkıdır. Üst hakkı, başkasının taşınmazı üstünde veya altında inşaat yapma veya önceden yapılmış bir inşaatı koruma yetkisi sağlayan ve inşaat üzerinde irtifak hakkı sahibine mülkiyet hakkı kazandıran bir irtifak hakkıdır....
Eldeki davada da dava konusu taşınmazın beyanlar sütununda "1164 sayılı Arsa Ofisi Kanununun 11.maddesi ve yönetmeliğin 58.maddesi uyarınca Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün sattığı arsaları alanlar en geç 2 yıl içinde tasdikli imar planları uyarınca inşaat yapmak zorundadırlar. 2 yıl içinde tasdikli imar planlarına uygun inşaat yapılmadıkça taşınmaz satılamaz, devredilemez ve haczedilemez" şeklinde kayıt bulunmaktadır. Yukarıda değinilen yasal düzenlemeler uyarınca dava konusu taşınmaz üzerine beyan kaydı işlenmiştir. Bu kaydın terkini yine kaydın dayanağı olan yasal mevzuatın aradığı koşulların gerçekleşmesine bağlıdır....
Bu durumda taraflara, dava konusu taşınmazlara yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapıldıktan sonra dava konusu taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut emsal kabul edilen taşınmazların ise bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibariyle fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parselleri mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parselleri mi olduklarının ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden sorulup, vergi değerleri de karşılaştırılmak suretiyle değer biçilip alınacak bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru görülmemiştir....
Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmazlara yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re'sen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapıldıktan sonra dava konusu taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut emsal kabul edilen taşınmazların ise bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibariyle fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parselleri mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parselleri mi olduklarının ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden sorulup, vergi değerleri de karşılaştırılmak suretiyle değer biçilip alınacak bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru görülmemiştir....
Davalı, davanın reddini savunmuş, mahkemece dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgede imar uygulaması yapılırken davacıların düzenleme ortaklık payı karşılığı taşınmazlarını hibe edeceklerini belediyeye bildirdikleri daha sonra imar uygulamasının yapılarak kesinleştiği davacılar adına oluşan taşınmazda düzenleme ortaklık payı kesildiği ve İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca ikinci kez düzenleme ortaklık payı alma olanağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı temyiz etmiştir. Dava, tapu kaydındaki belirtmenin terkini istemine ilişkindir. Dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının beyanlar sütununda 17.06.1997 tarih 2655 yevmiye sayısı ile "......
Ancak; Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; dava konusu taşınmazın imar kanunu 15. ve 16. maddelerine göre oluşmuş imar parseli, emsalin kadastral parsel olduğu gözetildiğinde düzenleme ortaklık payının hangi oranda düşüldüğü belirtilmeden hesaplama yapan bilirkişi kurulu raporu inandırıcı, ve denetlemeye elverişli bulunmamıştır....