DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Davanın konusu ilama aykırılık şikayetidir. İlama aykırılık şikayeti süresiz şikayete tabidir. Mahkemece şikayetin süreden reddine karar verilmesi hukuken yerinde değildir. Takibe dayanak ilam İstanbul 25 AHM'nin 2018/420 E. 2020/145 K.sayılı kararında davalılardan birisi Tan-Pa Dayanıklı Tüketim Malları Tekstil Gıda Turizm Ve Mobilya T1 Limited Şirketidir. İcra takibinde borçlu isminin T1 Tem.San.ve Tic.A.Ş olduğu görülmüştür. Davacı tarafından kendisinin takibe dayanak ilamda taraf olmadığı gerekçesiyle hakkında takip yapılamayacağı belirtilerek takibin iptali talep ve dava edilmiştir....
Ticaret Mahkemesi'nin 2011/315 Esas sayılı alacak ilamı ile bu ilamdaki bir kısım alacağın noter vasıtasıyla temlikine dair temlik belgesiyle başlatılan ilamlı takibe karşı, İcra Mahkemesi'ne başvurarak; takip yapanın ilamda taraf olmadığını, bu nedenle ilamlı takip yapamayacağını, ilamsız takip yapabileceğini bildirerek, icra emrinin iptalini talep etmiş, Mahkemece süresinde yapılmayan şikayetin reddine karar verilmiştir.Borçlunun İcra Mahkemesi'ne başvurusu ilama aykırılık şikayetidir. HGK’nun 21.06.2000 tarih ve 2000/12- 1002 sayılı kararında da benimsendiği üzere ilama aykırılık şikayeti süreye tabii değildir. Bu durumda, Mahkemenin, başvurunun süreden reddi yönündeki kabulü yerinde değildir. Ancak ilamdan kaynaklanan alacağı usulüne uygun temliknameyle temlik alan kişinin, adı geçen ilama dayalı olarak borçlusu aleyhine ilamlı icra takibi başlatmasında da bir usulsüzlük bulunmamaktadır....
Mahkemece; haczedilmezlik şikayeti süresinde yapılmadığından reddi gerekirken şikayetin kabulü ile hacizlerin yazılı gerekçe ile kaldırılması isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenle İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın temyiz edene iadesine, 04.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Borçlu vekili, Mahkemeye başvurusunda, ilamda öngörülen işin ne kadar sürede yerine getirileceğine dair icra emri ile süre verilmediği yönünde de şikayeti olduğundan temyiz isteminin kararın kesin olduğundan bahisle reddine dair verilen kararın kaldırılmasına, karar verildi. Temyiz incelemesine geçildi: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz sebeplerinin reddiyle usul ve kanuna uygun Mahkeme kararının İİK'nun 366. ve HUMK'nun 438. maddeleri uyarınca ONANMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 0,90 TL'nin temyiz edenden alınmasına, 22.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
KARAR Şikayetçi borçlu vekili, faiz itirazının yanı sıra dayanak ilama konu alacağın asıl borçlusunun .... olduğunu, takibin TMSF’ye karşı yapılmış olmasının hatalı olduğunu belirterek icra emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiş; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, icra emrindeki alacak kalemlerinin düzeltilmesine karar verilmiş; karar şikayetçi borçlu tarafından temyiz edilmiştir. HMK'nun 297/2. maddesi, " hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir" hükmünü içermektedir. Somut olayda, borçlu vekilinin İcra Mahkemesi’ne başvuru nedenleri arasında takipte borçlu olarak gösterilmesinin hatalı olduğu yönünde de şikayeti bulunmaktadır. İcra Mahkemesi'nce bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir....
Sayılı kararıyla itirazın kaldırılmasına ve tahliyeye karar verildiği, 14.11.2013 tarihinde gerçekleştirilen tahliye işleminde ilama konu taşınmaz dışında Maltepe Belediyesi'ne ait ve ilam kapsamında olmayan kısma da girilerek eşyaların boşaltıldığı belirtilerek borçlularca bu kısma ilişkin tahliye işleminin iptali ve taşınmazın iadesi talebiyle icra mahkemesine başvurulduğu, Mahkemece yargılamayı gerektirdiğinden bahisle istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Şikayeti inceleyecek icra mahkemesinin yetkisi dar ve sınırlı ise de, gerektiğinde mahallinde keşif yapmak suretiyle icra dairesince yapılan infazın ilama uygun yapılıp yapılmadığını denetleyebilir....
Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/650 Esas sayılı ilamına dayalı olarak yabancı para alacağının tahsili için ilamlı takip başlatıldığı, borçlunun ilama aykırılık şikayeti üzerine yapılan hesaplama sonucunda alacaklının takip öncesinde talep edebileceği faiz miktarının 21.046,43 Amerikan Doları iken 7.046,43 Amerikan Doları eksik faiz talebinde bulunduğunun tespit edilmesi üzerine alacaklının bu kez söz konusu işlemiş faize 1.167,57- Amerikan Doları ilavesiyle ikinci bir takip başlattığı anlaşılmıştır. Faiz alacağına mahkeme ilamında hükmedildiğinden, Borçlar Kanunu'nun 113/2.maddesi uyarınca, halin icabından anlaşılan durum gereği, bu alacaktan açıkça feragat edilmediği sürece hukuki varlığını koruyacağından, alacaklı fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmasa bile zamanaşımı süresinin dolmasına kadar ilamda yazılı eksik kalan faiz alacağını her zaman talep edebilir....
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;şikayet dilekçesinde bildirdiği benzer sebeplerle icra emrinin ilama aykırı düzenlendiğini, icra emrinin usulüne uygun düzenlenmediğini, yargılamaya sebebiyet veren kişinin müvekkili olmadığını, müvekkili aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;İstinaf dilekçesinde belirtilen iddiaların hukuki dayanağın bulunmadığını belirterek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: Uyuşmazlık, ilama aykırılık şikayeti ile icra emrinin usulüne uygun düzenlenmediği şikayetine ilişkindir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafından davacı hakkında ilamlı icra takibinde bulunulduğu, davacı vekili tarafından icra emrinin ilama aykırı düzenlendiği ve müvekkilinin sorumlu olduğu tutardan fazla ödeme yapıldığı ile sürülerek icra emrinin düzeltilmesi ve fazla ödenen tutarın alacaklıdan tahsilinin talep edildiği, ilk derece mahkemesi tarafından davanın reddine karar verildiği davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesi kararında da açıklandığı gibi, İİK'nun 361. maddesi hükmünün uygulanabilmesi için icra dairesince tahsil edilmiş bir para mevcut olmalıdır. Somut olayda icra dairesince tahsil edilmiş para bulunmadığından, İİK. 361. Maddenin uygulanması mümkün olmadığından, bu yöndeki şikayetin reddi kararı yerinde olduğu gibi ilama aykırılık şikayeti süreye tabi değil ise de en geç icra dosyasının infazına kadar ileri sürülmesi gerekir....
Borçlunun, takipte ilama aykırı olarak fazla faiz talep edildiği yönündeki iddiası ilama aykırılık şikayeti niteliğinde olup, bu tür şikayetler kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle süresiz olarak icra mahkemesi önüne getirilebilir (HGK' nun 21.06.2000 tarih, 2000/12- 1002 sayılı kararı). Bu nedenle şikayet başvurusunun yedi günlük süreyle sınırlı olduğu yönündeki davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak, davacı şikayetinde, takip konusu genel kredi sözleşmesi ve borç senedi nedeniyle kısmi ödemelerinin olduğunu ileri sürmüştür. 6100 sayılı HMK'nın 266/1 maddesi uyarınca mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir....