Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda, ilk satış talebi yasal süresinde yapıldığına ve satış talebinin geri alınması da söz konusu olmadığına göre, sonraki satış taleplerinin 6 aylık sürede olmaması sonuca etkili olmayıp, yasada belirtilen sürenin satış talebi için öngörülmüş olması karşısında; satışın aynı süre içerisinde yapılmamış olması, usulüne uygun satış talebini ortadan kaldırmadığı gibi takibin İİK'nun 150/e maddesi gereğince düşmesi sonucunu doğurmaz. (benzer mahiyette Yargıtay 12. H.D'nin 2016/30202 Esas - 2018/3219 Karar sayılı ilamı) Bu nedenlerle davalı vekilinin İİKnun 150/e maddesi gereği takibin düşmüş olduğuna dair iddiaları yerinde görülmemiştir....

ve satış işlemlerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin icra mahkemesine başvurusunda, davacı borçlunun temsil ve ilzama yetkili tek yetkisi Mehmet Mansur Topçuoğlu ile vekili Av. Mustafa Korkut Hazinedar'ın 10/02/2020 tarihinde tutuklandığını, ihale ile ilgili olarak müvekkili şirketin haberdar olmadığını, kıymet takdiri ve satış ilanından haricen haberdar olduklarını, satış ilanının bir örneğinin borçluya tebliğ olunmadığını belirterek, ihalenin feshine karar verilmesini istediği, mahkemece davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilinin istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır. İİK'nın 114. maddesi uyarınca, menkul ihalelerinde satış ilanının borçluya tebliği zorunlu değil ise de; borçluya tebliğine karar verilmesi halinde, tebliğ edilmemesi Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin süregelen içtihatlarına göre ihalenin feshi sebebidir....

Bu durumda karar ve ilam harcının taşınmazın satış tarihindeki değeri üzerinden hesaplanması gerekirken yazılı şekilde harç hesabı doğru görülmemiştir. Ne var ki (2) ve (3) numaralı bentlerde belirtilen hususlar yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden, hükmün 6100 sayılı HMK’nun geçici 3/2.maddesi delaletiyle HUMK'nun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekir....

    İİK'nun 140. maddesi gereğince; “Satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmezse icra dairesi alacaklıların bir sıra cetvelini yapar.” Sıra cetvelini düzenleme yetkisi ilk haczi koyan icra dairesine aittir. İİK'nun 100. maddesi gereğince, borçluya ait paranın veya satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar birden fazla alacaklı tarafından haciz konulması halinde anılan madde hükmü gereği icra müdürlüğünce derece kararı yapılması gerekir. Derece kararının yapılması için mutlaka satış sonucu para elde edilmesi zorunlu değildir. Somut olayda alacaklı...i. tarafından borçlular... hakkında kambiyo senetlerine mahsus takip yapıldığı, üzerinde başkaca hacizlerin de bulunduğu Konya ili Selçuklu ilçesi 18498 ada, 5 parsel sayılı taşınmazın 23.10.2014 tarihli artırmada alacağa mahsuben alacaklıya ihale edildiği, ihalesinin kesinleştiği ve satış bedelinin, taşınmaz üzerindeki haciz alacaklarının tamamını karşılamadığı görülmektedir....

      Maddesi delaletiyle 4721 Sayılı Kanunumuzun 1010/1. Maddesi gereğince haciz kararı dolayısıyla taşınmaz üzerine konulan tasarruf yetkisi kısıtlamalarının, şerh verilmekle taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebileceği ve dahi davacının davasını tapu iptal ve tescil olmazsa alacak davası biçiminde açması karşısında 6100 Sayılı 125/1 maddesi de dikkate alınarak bu yöndeki tedbir talebinin reddine karar verilerek Mahkememizde oluşan vicdani kanaatin tezahürü olarak aşağıdaki hükümler tesis edilmiştir." gerekçesiyle davacının ihtiyati tedbir talebininin kısmen kabulüne, kısmen reddine, davacının, davalı kooperatif dışındaki diğer davalılar yönüyle dava konusu taşınmaz üzerinde cebren satış yoluyla 3. Kişilere devir ve temlikinin önlenmesi hususunda istediği tedbir talebinin reddine, davacının, davalı kooperatif yönüyle dava konusu üzerine rızaen 3. Kişilere devir ve temlikinin önlenmesi hususundaki tedbir talebinin kabulüne, dava Konusu ... İli ......

        Davalılar vekilleri, davacı aleyhine açılan menfi tespit davasının sonucunun beklenmesi gerektiğini, tasarrufun borçtan önce yapıldığını, aciz belgesi sunulmadığını, taşınmazın borçluya yardım amacıyla ve bedelle alındığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre, dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değeri arasında misli fark bulunduğu, davalılar arasında baba-kız ilişkisi olduğu yapılan satış işleminin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne dava konusu taşınmaz üzerinde... 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşen 2009/124 Esas 2011/401 Karar sayılı dosyasında hüküm altına alınan 15.000 TL alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak haciz ve satış yetkisi tanınmasına karar verilmiş; hüküm, davalılar ... ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....

          SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİKnun 366. ve 6100 sayılı HMKnun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMKnun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; taraflarca İİKnun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 23.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Tapu Müdürlüğünce yapılan satış ve devir işlemlerinin İİK 277 ve devamı maddeleri uyarınca davacı yönünden iptaline, İİK 283.maddesi uyarınca dava konusu taşınmaz üzerinde davacıya cebri icra yolu ile satış yetkisi tanınmasına,dair verilen karar davalı ... vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve bedel farkı olmasına göre davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 1.844,16 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı ...'dan alınmasına 21/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              İİK'nın 111/a maddesinde "Borçlu, kıymet takdirinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde haczedilen malının rızaen satışı için kendisine yetki verilmesini talep edebilir. " düzenlemesinin bulunduğu, kıymet takdiri raporunun davacı borçluya 06/08/2022 tarihinde tebliğ edildiği, ancak davacı borçlu tarafça rızaen satış konusunda talepte bulunulmadığı, icra müdürlüğünce borçluya bu hususta bilgilendirme yapılmasının zorunlu olmadığı anlaşıldığından davacı tarafın bu yöndeki istemi yerinde değildir. HMK'nın 357. maddesi uyarınca bölge adliye mahkemesince re'sen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenmesi mümkün değildir. Bu nedenle dava dilekçesinde ihalenin feshi nedeni olarak gösterilmeyen nedenler (hacizde sıralama ilkesine riayet edilmemesi) istinaf incelemesinde dikkate alınamaz....

              UYAP Entegrasyonu