Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava İİK'nun 269/b maddesi uyarınca açılmış itirazın kaldırılması ve tahliye istemine yöneliktir. İİKnun 269/2 maddesinde ''borçlu itirazında kira akdini ve varsa buna ait sözleşmedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse akdi kabul etmiş sayılır '', İİKnun 269/b maddesinde de “Borçlu itirazında kira akdini ve varsa mukavelenamede kendisine izafe olunan imzayı reddettiği takdirde alacaklı; noterlikçe re’sen tanzim veya imzası tastik edilmiş bir mukavelenameye istinat ediyorsa merciden itirazın kaldırılmasını ve ihtar müddeti içinde paranın ödenmemesi sebebiyle kiralananın tahliyesini istiyebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır. Davalı borçlunun 22/12/2021 tarihli itiraz dilekçesinde İİKnun 269/2. maddesi uyarınca açıkça kira sözleşmesine ve kiracılık ilişkisine itiraz niteliğinde olup uyuşmazlığın çözümü yargılamayı gerektirir. Bu nedenle dar yetkili icra mahkemesi uyuşmazlık hakkında karar veremez....

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMKya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMKnın 428.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, taraflarca İİKnun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 06.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    İİK'nun 140. maddesi gereğince; “Satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmezse icra dairesi alacaklıların bir sıra cetvelini yapar.” Sıra cetvelini düzenleme yetkisi ilk haczi koyan icra dairesine aittir. İİK'nun 100. maddesi gereğince, borçluya ait paranın veya satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar birden fazla alacaklı tarafından haciz konulması halinde anılan madde hükmü gereği icra müdürlüğünce derece kararı yapılması gerekir. Derece kararının yapılması için mutlaka satış sonucu para elde edilmesi zorunlu değildir....

      Sayılı kararında da aynı yönde şu değerlendirmeleri yapmıştır: "Öte yandan borçlunun satışa hazırlanabilmesi, kendince gerekli duyuruları yapabilmesi ve daha fazla müşteri bulabilmesi için satış ilanı borçluya satıştan makul bir süre önce tebliğ edilmelidir. Şikayetçi borçluya TK.nun 21/2. maddesi uyarınca 24/02/2015 tarihinde mernis adresine gönderilen diğer satış ilanı tebliğ işleminin usulüne uygun olduğu kabul edilse dahi satış ilanı tebliğ tarihinin 24/02/2015 olduğu, satış tarihinin ise 27/02/2015 olduğu göz önünde bulundurulduğunda borçlunun ihale konusu taşınmazın birinci açık artırma tarihinden önce makul süre içerisinde ihaleden haberdar olmadığı anlaşılmaktadır. "İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir....

      inceleme ve müzakere neticesinde, HMK'nın 361/1. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi....

      İcra Müdürlüğüne gönderilerek satış işlemlerinin bu müdürlükçe yerine getirildiği, borçluya ödeme emrinin ilk çıkarılan tebligatın bila tebliğ iadesi üzerine TK'nun 21/2. maddesi uyarınca borçlunun mernis adresine tebliğ edildiği, kıymet takdiri raporunun ise bila tebliğ iadesi sonrasında davacı borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adrese TK'nun 35. maddesine göre tebliğ edildiği, satış ilanının da aynı şekilde TK'nun 35. maddesi uyarınca borçluya tebliğ edildiği, satış kararında ilanın belediye panosunda yayımlanmasına yönelik verilen bir kararın bulunmadığı, buna karşın tellal görevlendirme yazısı ile birlikte Şişli Belediyesinden satış ilanının yayımlanmasının istendiği, ilanın yayımlandığına dair Şişli Belediyesinin yazısının dosya içerisinde yer aldığı, taşınmazın kıymet takdir değerinin 425.000,00- TL olarak belirlendiği, davalı takip alacaklısı bankanın taşınmazda ayrıca rüçhanlı ipoteği bulunduğu, banka tarafından yapılacak satışa muvafakat verildiği, kıymet takdiri raporunun...

      Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, yapılan garımenkul satış vaadi sözleşmelerinin muvazaalı olduğunu, bedelin düşük gösterildiğini, ... 'un borçlarını ödememek için bu yola başvurduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı ... SGK vekili temyiz etmiştir. Dava konusu olan veya dava konusu yapılacak olan ve mülkiyeti taraflar arasında çekişmeli bulunan bir gayrımenkulün, dava sırasında başkasına devredilmesini önlemek için,gayrımenkulün başkasına devrinin yasaklanmasına karar verilebilir. Haciz, kesinleşmiş icra takibinin konusu olan bir alacağın ödenmesini teminen borçluya ait ve haczi kabil bulunan mallara bir bakıma takibi yapan icra müdürlüğünün el koyması işlemidir. İcra İflas Kanununun 91. maddesi hükmü gereğince gayrimenkulün haczi ile takip konusu borç ve eşya arasında ilişki kurulur ve tasarruf yetkisi Türk Medeni Kanununun 1010. maddesi anlamında kısıtlanmış olur....

        Davada tasarrufun iptali sebeplerinin olması halinde İİK'nun 283/1. maddesi uyarınca tasarruf konusu edilen davalılar arasındaki muvazaalı olan icra takibinde davacı lehine haciz ve satış yetkisi verilmesi gerekir. Bu durumda mahkemece dava konusu davalılar arasındaki muvazaalı icra takibine ilişkin tasarrufun iptali ile davacı alacaklıya İstanbul 24. İcra Müdürlüğü’nün 2013/9083, İstanbul 1. İcra Müdürlüğü’nün 2013/9680 ve İstanbul 2. İcra Müdürlüğü’nün 2013/10177 sayılı dosyalarındaki alacak ve fer'ileri ile sınırlı olmak üzere haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilmesi gerekirken kararda yalnızca tasarrufun iptaline karar verilmesi doğru değil res’en bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK'nın 370/2. maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....

          Kararın şikayetçi borçlular tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı şikayetçi borçlular tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Şikayetçi borçlular vekili isteminde; takip konusu taşınmaz için İİK'nın 111/A maddesi uyarınca satış yetkisi verilmesi taleplerinin müdürlükçe takibin tedbiren durdurulmuş olduğu ve ipotek takibi olduğu gerekçesiyle reddedildiğini belirterek usul ve yasaya aykırı olan icra müdürlüğünün ret işlemin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Karşı taraf alacaklı banka vekili cevap dilekçesinde; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun istemin reddini savunmuştur. III....

            Bu konudaki başvurunun İİKnun 16/1.maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Somut olayda şikayetçi borçluya ödeme emri tebligatının 07.01.2013 tarihinde yapıldığı şikayetçinin ise yasal yedi günlük süreden sonra takip dayanağı belgenin icra dosyasına konulmadığını ve kendilerine de gönderilmediğini ileri sürerek şikayette bulunduğu anlaşıldığından istemin süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek yazılı şekilde reddine karar verilmesi isabetsiz ise de sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'...

              UYAP Entegrasyonu