Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

a yapılmış bir satış ilanı tebligatı olmadığından ihalenin feshine ilişkin mahkeme kararı adı geçen yönünden doğru ise de; şikayet dilekçesinde borçlu... yönünden satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğuna ilişkin bir iddia ileri sürülmediği gibi bu borçlu adına çıkartılan satış ilanı tebligatının 23.07.2013 tarihinde bizzat kendisine tebliğ edildiği anlaşılmıştır. İİK.nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Şikayetçi borçlu ....'a satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebi olup, adı geçen yönünden ihalenin feshine karar verilmesi yerinde olmakla beraber, bu borçluya satış ilanı tebliğ edilmemiş olması nedeniyle diğer borçlu ... yönünden de ihalenin feshi isabetsizdir. O halde, mahkemece şikayetçi borç... yönünden sair fesih nedenlerinin incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken şikayetin her iki borçlu yönünden kabulü isabetsizdir....

    nin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Bu durumda borçlunun icra takip dosyasında mevcut adresine çıkarılan satış edilemediğine göre icra müdürlüğünce borçlunun adres kayıt sisteminde adresinin bulunup bulunmadığı belirlenerek varsa bu adrese 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21.maddesine 6099 Sayılı yasanın 5. maddesi ile eklenen 2. Fıkra uyarınca kıymet taktiri ve satış ilanının tebliği, yok ise 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 35.maddesinin 6099 Sayılı yasanın 9.maddesi ile değişik 2.fıkrası uyarınca tebliğ işleminin tamamlanması gerekirdi. Bu prosedüre uyulmadan 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebligat yapılması yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırıdır. İİK.nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir....

        Öte yandan, aynı maddenin 6. fıkrası hükmüne göre satış ilanı tebliğ edilmemiş veya satılan malın esaslı vasıflarındaki hataya veya ihalede fesada bilahare vakıf olunmuşsa şikayet süresi ıttıla tarihinden başlar. Şu kadar ki, bu müddet ihaleden itibaren bir seneyi geçemez. Somut olayda borçluya doğrudan 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 2l/2. maddesine göre işlem yapılarak satış ilanının tebliğ edildiği görülmektedir....

          İİK'nun 140. maddesi gereğince; “Satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmezse icra dairesi alacaklıların bir sıra cetvelini yapar.” Sıra cetvelini düzenleme yetkisi ilk haczi koyan icra dairesine aittir. Sıra cetveli yapılmaması bir hakkın yerine getirilmemesine ilişkin olup, İİK’nun 16. maddesine göre süresiz şikayete tabidir. İİK'nun 100. maddesi gereğince, borçluya ait paranın veya satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar birden fazla alacaklı tarafından haciz konulması halinde, anılan madde hükmü gereği icra müdürlüğünce derece kararı yapılması gerekir. Derece kararının yapılması için mutlaka satış sonucu para elde edilmesi zorunlu değildir. Somut olayda .... sayılı dosyasına  .... gönderilen 07.04.2016 tarihli yazıda 62.353,46 TL tutarındaki alacağın.....nin öncelikli ödemesi 1....

            Mahkemece, İcra memurunun kusurlu davranışı bulunsa da; ihaleye konu taşınmazın davacı adına tescil edildiği, 15/11/2007 ile 22/01/2009 tarihinde mülkiyetin davacıda bulunduğu, bu süre içerisinde taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisi bulunduğundan ödediği bedeller için faiz ve kira kaybı talep edemiyeceği, dolayısı ile davacının bir zararının söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamına göre; icra memuru, satış ilanını usulüne uygun yapmadığından ihalenin feshine, söz konusu taşınmazın davacının elinden çıkmasına ve zarara uğramasına sebep olmuştur. İhale aşamasında ödenen teminat bedeli, satış bedeli, KDV ve damga vergisi, tellaliye bedeli, vergi bedeli, tapu harç ve masrafı daha sonra davacıya iade edilmiş ise de, davacı ödeme tarihlerinden iade tarihlerine kadar ödediği kalemler yönünden yasal faiz tutarları kadar zarara uğramıştır. Zarar icra memurunun kusurlu eyleminden doğduğundan, davalı İİK'nun 5. maddesi gereğince zarardan sorumludur....

              Eş söyleyişle EPDK tarafından yayımlanan tarifelere dayanılarak dava konusu faturalar üzerinde yapılan kontrollerde dağıtım ve perakende satış şirketlerince bu bedellerin tahsil edilmesinin hukuksal yönden 6719 Sayılı Kanunun 20.Maddesi uyarınca kurumun ( EPDK) düzenleyici işlemlerine (EPDK tarifelerine ) uygun olduğu...." görüş ve kanaati bildirilmiştir. Dosyadaki kanıt ve belgelere, bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre davalı Elektrik Dağıtım Şirketinin davacıya satışını yaptığı Elektrik Enerjisi Bedeli üzerinden Davacıdan dava konusu döneme ait Kayıp Kaçak Bedeli tahsil etmiş ise de 17/06/2016 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 Sayılı Kanunun 20. Maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 17....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.07.2015 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 23.06.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 121. maddesi uyarınca alınan yetki belgesine dayalı olarak açılan ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir. Davacı vekili, davacının borçlu ...'dan olan alacağı nedeniyle 325 ada 12 parsel sayılı taşınmazdaki ortaklığın satış sureti ile giderilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                  Bu arazi kamu yararı dışında hiçbir ayni hakla kayıtlanamaz, haczedilemez, satış vadine konu edilemez ve kiraya verilemez. Ancak sahibine bırakılan topraklar, o bölge için tespit edilen dağıtım normundan daha küçük parçalara hükmen veya rızaen bölünmemek suretiyle devir ve temlik edilebilir. Bu husus tapu siciline şerh edilir.” hükmüne yer verilmiştir. Yasa hükmünde, söz konusu taşınmazların rızai yahut cebri yoldan satışı arasında ayrım gözetmeksizin, satışları sınırlandırmıştır. Bu nedenle, 3083 Sayılı Yasa kapsamında dağıtılan taşınmazlarda ortaklığın satış yolu ile giderilmesi imkanı yoktur. Olayımıza gelince; davaya konu parsellerin tapu kaydında, “3083 S.Y'nın 11. maddesi gereği bölünemez. Miras hükümleri dışında başkalarına devredilemez. Kamu yararı dışında hiçbir ayni hakla kayıtlanamaz, haczedilemez, satış vaadine konu edilemez ve kiraya verilemez” şerhi mevcuttur....

                    in durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğu, öte yandan dava konusu taşınmazın boşanma protokolü gereği devri mümkün iken tapuda satış olarak yapıldığı, esasen bunun satış değil protokol gereği devir olup satış bedelinin ödenmediği, satış işleminin hukuken geçersizlik sonucunu doğuracak şekilde irade ile beyan arasında uyuşmazlık bulunduğu, hukuken geçerli bir satışın varlığının kabulü halinde ise taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç bedel arasında misli fark bulunduğu, davalı ...'...

                      UYAP Entegrasyonu