İhaleye konu taşınmazın daha önce dosya borçlusu T9 adına kayıtlı iken 03/07/2015 tarihinde davacı T1 satış yolu ile devredildiği ihale tarihi ve dahi dava tarihi itibariyle taşınmaz malikinin davacı T1 olduğu anlaşılmaktadır. Dosya alacaklısı tarafından bu devir işlemine ilişkin tasarrufun iptali talepli dava açılmış, Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce 2016/507 E 2018/222 K sayılı karar ile bu satış işlemine ilişkin tasarrufun iptaline, alacaklıya bu taşınmaz üzerinde cebri icra ile satış yetkisi verilmesine karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiş ise de, gerek TBK'nın 19. maddesine dayalı gerekse İİK'nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davaları taşınmazın aynına ilişkin davalar olmayıp, verilen tasarrufun iptali kararı mülkiyet değişikliğine yol açmayacaktır. Tasarrufun iptali kararı ile, borçluya ait olmasa da o mal varlığı ile ilgili olarak alacaklıya cebri icra yetkisi tanınmakta ve bununla yetinilmektedir....
Somut uyuşmazlıkta; borçlunun 09.6.2021 tarihli icra mahkemesine başvuru dilekçesinde, satış ilanının borçlulara usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürmesi karşısında kendisi adına çıkartılan satış ilanı tebligatının usulsüz olduğunu fesih nedeni yaptığının kabulü gerekmekte olup, aksi yöndeki Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesi yerinde görülmemiştir. Söz konusu tebliğ işleminin incelenmesinde ise; muhatabın orada bulunup bulunmadığı tespit edilmeden yapılmış olması nedeniyle borçluya yapılan satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğu tespit edilmiştir. İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemesi veya usulsüz tebliğ edilmesi ise başlı başına ihalenin feshi sebebidir....
Dava, üçüncü kişinin İİK'nun 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı 3. kişi vekili ile davalı borçlunun temyiz itirazlarının reddine, 2-Davalı alacaklı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; yargılama sırasında dava konusu taşıt 15.000,00TL bedelle davalı şirkete alacağına mahsuben ihale edilmiş olup, davalı şirkete teslim edildiğinden dava bedele dönüşmüş, taşıtın satış bedeli olan 15.000,00TL nin davalı şirketten alınarak davacıya ödenmesine hükmedilmiştir. Ne var ki, İİKnun 138/2. maddesinde haciz, paraya çevirme ve paylaştırma gibi bütün alacaklıları alakadar eden masrafların önce satış tutarından alınacağı düzenlenmiş olup ihale masrafları, hapis hakkı ileri sürülen satışa ilişkin olup, satış bedelinden bu masrafların düşürülmesi gerekmektedir....
Bu hali ile satış ilanı tebliğ işlemi, 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 21/1 maddesi ile Yönetmeliğin 30. maddesi hükümlerine aykırı olup usulsüzdür. İİK.nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi ise başlı başına ihalenin feshi sebebidir. Bu duruda borçluya satış ilanının usulsüz tebliğ edilmesi tüm taşınmazlar yönünden ihalenin feshini gerektirdiğinden, mahkemece açıklanan nedenlerle şikayet kabul edilerek tüm taşınmazlar yönünden ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi Dairemizin süreklilik arzeden içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi sebebidir. O halde mahkemece, borçluya tebliğe çıkarılan satış ilanı usulsüz olduğundan, şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Tebligat Kanunu’nun 17. ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 26. maddesi gereğince, ilgilinin o yerde geçici olarak bulunmadığı hususu tesbit edilerek, tebligat mazbatasına şerh edilmelidir. Bu şerh hususunun yerine getirilmemesi tebligatı usulsüz kılar. Somut olayda, satış ilanı, şikayetçi borçluya “Yanında çalışan daimi işçisi ...'a tebliğ edildi.” şerhi ile tebliğ edilmiştir. Muhatabın adreste bulunup bulunmadığı hususu tespit edilmediğinden satış ilanı tebligatı bu haliyle usulsüzdür. İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir. O halde; mahkemece, şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Tebligat Kanunu’nun 17. ve Tebligat Kanunu'nun uygulanmasına dair yönetmeliğin 26. maddesi gereğince, ilgilinin o yerde geçici olarak bulunmadığı hususu tesbit edilerek, tebligat mazbatasına şerh edilmelidir. Bu şerhi içermeyen tebliğ usulsüz yapılmış sayılır. Somut olayda, satış ilanı, şikayetçi borçluya “Tebliğ evrakı işyerinde abisi ..... imzasına 02.02.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.” şerhi ile tebliğ edilmiştir. Muhatabın adreste bulunup bulunmadığı hususu tespit edilmediğinden satış ilanı tebligatı bu haliyle usulsüzdür. İİK'nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir. O halde; mahkemece, şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. 6100 sayılı HMK'nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir. Mahkemece, paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi halinde satışın nasıl yapılacağının ve satış bedelinin ne şekilde dağıtılacağının hüküm sonucunda gösterilmesi gerekir. 6100 sayılı HMK'nın 355/1 maddesi gereği, istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu ...'nın alacaklısından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 25.2.2008 tarihinde davalı ...'ya sattığını belirterek tasarrufun iptalini, dava ve talep etmiştir. Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazı üzerindeki ipotek ve hacizlerle birlikte 90.000 TL'ye aldılarını, ipotek ve hacizleri ödediklerini iyiniyetli olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ... savunma yapmamıştır. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre, taşınmazın tapudaki satış bedeliyle gerçek değeri arasında fahiş fark olmadığı, davalı ...'...
Ödeme emri borçluya 05.03.2012 tarihinde tebliğ edildiği ancak İcra Müdürlüğünce borçluya yapılan tebligatın usulsüz yapılması sebebi ile takibin kesinleşmediğinin tutanak altına alındığı, bu sırada borçlu vekili tarafından 31.05.2012 tarihinde takibe itiraz edildiği ve takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. İİK 62. maddesi gereği borçlu 7 gün içerisinde itirazlarını icra dairesine bildirmek zorundadır. Aksi durumda takip kesinleşecektir. Tebligat işlemi gerçekleştikten sonra İcra Müdürünün borçluya çıkarılan ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilip edilmediğini tespit yönünde bir takdir yetkisi yoktur. Bu husus şikayet mahiyetinde olup karar mercii İcra Hukuk Mahkemesidir. Yanlış tebligat işlemi işlem süreyi kaçırmış olan borçluya hakkındaki takibi durdurma yetkisi vermeyecektir. Borçlunun usulsüz tebligat dolayısıyla İcra Mahkemesinde açtığı bir davaya ilişkin herhangi bir beyanı ve dosyaya yansıyan bir belge de yoktur....