İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkiline yapılan tebligatlar usulsüz olduğundan 89/1, 89/2 ve 89/3 ihbarnamelerinin tebliğ tarihinin bu usulsüz tebligatlardan haberdar oldukları tarih olan 06/12/2021 sayılması gerektiğini, İlk Derece Mahkemesi'nin gerekçeli kararında yanlış bir kanaatle usulsüz yapıldığını iddia ettikleri tebligatın usulsüz olarak muhtara bırakıldığı tarihi esas alarak şikayet süresini hesapladığını, işbu hesaplamanın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkiline yapılan usulsüz tebligatlar ve postacının haber verme yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle taraflarının tebligatlardan haberdar olma ihtimalini ortadan kaldırdığını, davalı tarafın bu durumu bildiği halde kasıtlı ve kötü niyetli olarak 89/2 ve 89/3 tebligatlarını yollamaya devam ettiğini, müvekkilinin işbu durumdan dolayı kendisiyle ilgisi olmayan bir icra dosyasına borçlu olarak ekletilerek mağdur edildiğini, bu mağduriyetin ortadan kaldırılması için müvekkiline...
Kişilere İİK 89/1 haciz ihbarnameleri gönderildiği, bu kapsamda davacı kuruma gönderilen İİK 89/1 haciz ihbarnamesine itiraz edilmemesi üzerine davacı kuruma İİK 89/2 haciz ihbarnamesi gönderildiği, davacı tarafça 03/05/2019 tarihinde İİK 89/2 haciz ihbarnamesine karşı itirazda bulunulduğu anlaşılmıştır....
Davacı taraflarca dava dilekçesinde, her iki davacı yönünden ayrı ayrı taleplerde bulunularak şikayet yoluna başvurulmuş olmasına rağmen ve her iki davacı yönünden şikayet sebepleri ileri sürülmesine rağmen, mahkemece, hangisi olduğu belirtilmeden tek davacı hakkında değerlendirme yapılarak sonuca gidilmiş ve hüküm kurulmuş, ancak her bir davacı yönünden ayrı ayrı olumlu ya da olumsuz herhangi bir değerlendirmede bulunulmamış ve hüküm kurulmamıştır. Dolayısıyla, ilk derece mahkemesince, davacı tarafların her ikisi yönünden ayrı ayrı şikayet sebepleri değerlendirilerek oluşacak sonuca göre her bir davacının davası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli değildir. Yukarıda belirtilen usuli eksiklik kamu düzenine ilişkin esaslı hata niteliğinde olup, HMK 'nun 355....
.. şirket ortağı olduğundan, borçlu şirket yönünden üçüncü kişi sayılacağından İİK. nun 89. maddesi uyarınca haciz ihbarnamesi gönderilmesinde yasaya uymayan bir yön bulunmadığından haciz ihbarnamesinin iptaline ilişkin talebinin reddine ..." karar verildiği, Kararın alacaklı tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır....
İcra Müdürlüğü'nün 2009/2175 E. sayılı dosyası ile borçlu Abdullah Ağırbaş hakkında icra takibi yapıldığını, üçüncü şahıs olan müvekkili aleyhine İİK 89/2 ikinci haciz ihbarnamesi gönderildiğini, müvekkili olduğu şirkete usulüne uygun tebligat yapılmamasına rağmen ardından yine usulsüz olarak İİK 89/3 üçüncü haciz ihbarnamesi gönderildiğini ve usulsüz tebligatlar nedeni ile haciz ihbarnamelerine itiraz edemeyen davacıya ait İban:TR56 0001 2001 2340 0010 1008 06 nolu hesabına haciz yapılarak bloke konduğunun öğrendiğini belirterek usulsüz yapılan tebliğ nedeniyle İİK 89/2 ikinci haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 04/07/2019 tarihi olarak düzeltilmesine, İİK 89/2 ikinci haciz ihbarnamesine ilişkin itirazlarının süresinde olduğunun tespitine, İİK 89/3 üçüncü haciz ihbarnamesinin geçersizliğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir....
Dava konusu uyuşmazlığın taşkın hacze yönelik şikayet olması nedeni ile istinaf yoluna başvurulamayacak, dolayısı ile kesin kararlardan olduğundan istinaf talebinin usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Usulsüz Tebligat Şikayeti Yönünden; Tüm dosya kapsamına göre; davalı vekili tarafından dava dışı borçlu Işıl Ürek aleyhine başlatılan takiple ilgili olarak davacı 3.kişi şirkete İİK 89.madde kapsamında haciz ihbarnameleri gönderildiği, davacı tarafın haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğ edildiğini, 07/10/2021 tarihinde haberdar olduklarını söyleyerek şikayette bulunduğu, ayrıca İİK 85.madde kapsamında taşkın haciz şikayetinde bulunduğu görülmüştür....
Ancak, 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri incelendiğinde, haciz ihbarnameleri üzerinde TK 21/2 ve Yönetmelik'in 16/2 maddesi kapsamında herhangi bir şerh içermediği, bu sebeple adresin mernis adresi olup TK 21/2 gereğince tebliğ yapılmasına ilişkin şerh içermeyen tebligatlar gereğince yapılan 89/2 ve 3 haciz ihbarnameleri tebligatlarının usulsüz olduğuna ilişkin kararın da isabetsizlik bulunmadığı, davalı tarafından davacının tebligattan daha önce haberdar olduğu ispat edilemediğinden, TK 32 maddesi gereğince davacının bildirmiş olduğu tarihin 89/2 haciz ihbarnamesi yönünden tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine, 89/2 haciz ihbarnamesi usulünce tebliğ edilmediğinden, davacıya 89/3 haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceğinden, 89/3 haciz ihbarnamesinin iptaline karar verilmesi gerekirken, davanın tümden kabulüne yönelik karar isabetsiz olduğundan, davalının istinaf başvurusunun HMK'nun 353- (1)-b-2 maddesi uyarınca kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak aşağıdaki şekilde yeniden...
89/1- 2 haciz ihbarnamelerine en geç 3....
Borçluların kendilerine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek, tebliğ tarihinin düzeltilmesi için icra mahkemesine başvurmaları “şikayet” niteliğindedir. İİK’nun 16/1. maddesi gereğince şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması zorunludur (HGK. 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 E., 1991/344 K.). Borçlular vekilinin, şikayet dilekçesinde her iki müvekkilinin de takipten 12.12.2015 tarihinde haberdar olduğunu beyan ettiğine göre ıttıla tarihinden itibaren 7 günlük şikayet süresi geçirildikten sonra 22.12.2015 tarihinde mahkemeye başvurulduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda, borçlular öğrenme tarihinden itibaren tebliğ tarihinin düzeltilmesi için İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yedi günlük şikayet süresini geçirdiğinden, şikayetin her iki borçlu için süreden reddi gerekirken, borçlulardan ...'in şikayetinin kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup bu borçlu yönünden verilen kararın bozulması gerekmiştir. 2-Borçlu ...'...
Haciz ihbarnamelerinin tebligatlarının yukarıda açıklandığı üzere şeklen Tebligat Kanunu'na aykırı ve dolayısıyla usulsüz olduğu anlaşılmaktadır. İİK 89....