Somut olayda, dosya kapsamındaki belgeler değerlendirildiğinde, davacının Azarbeycan vatandaşı olduğu, davalıya ait hastanede doktor olarak çalıştığı, her ne kadar MÖHUK’nun 48/1. maddesi gereğince, davacının dava açarken teminat yatırması özel dava şartı olarak düzenlenmiş ise de, aynı maddenin 2. fıkrasında, karşılıklılık esasına göre, teminattan muafiyetin düzenlendiği, Türkiye ve Azarbeycan arasında 14/01/2004 tarihinde süresiz olarak kabul edilen, Hukuki ve Ticari Konularda Adli İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna dair Kanunun 13. maddesinde, akit devlet vatandaşlarının teminattan muaf bulunduklarının düzenlendiği, buna göre davacı yönünden dava şartının bulunduğu, ücret ihtilafının bulunmadığı, mahkemece, dosya kapsamına uygun olarak yapılan hesaplamaya göre bakiye ücret alacağının karara bağlandığı, faiz tür ve başlangıcının talep ve yasaya uygun olarak belirlendiği, fesih tarihine göre alacağın zamanaşımına uğramadığının anlaşılmış olmasına göre, davalı tarafın...
Somut olayda, dosya kapsamındaki belgeler değerlendirildiğinde, davacının temizlik işçisi olarak çalıştığı, her ne kadar davalı tarafça, davacıya kıdem tazminatı alacağının ödendiği savunulmuş ve DVD kayıtları işaret edilmiş ise de, incelenen kayıtlarda, ödemeye ilişkin her hangi bir belgeye rastlanmadığı, davacının sınırlayarak talep ettiği yıllık izin alacağına ilişkin mahkemece dosya kapsamına uygun olarak yapılan değerlendirme ve hesaplamada bir isabetsizlik bulunmadığı, alacakların zamanaşımına uğramadığının anlaşılmış olmasına göre, davalı tarafın istinaf itirazları yerinde görülmemiştir....
uğrayıp uğramadığının belirlenebilmesi amacıyla re'sen araştırma ilkesi uyarınca takdire sevk işlemine ilişkin tüm belgeler getirtilerek yapılacak değerlendirme sonucunda ulaşılacak sonuca göre yeniden karar verilmek üzere bozan Danıştay Üçüncü Dairesinin 17/11/2022 tarih ve E:2021/3672, K:2022/4666 sayılı kararının; usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek düzeltilmesi istenmiştir....
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması ile asıl ve birleşen davalarda haksız eylem ve işlemlere dayalı olarak tazminat istenmiş olmasına ve davacılar haksız eylem ve işlemler sonucu uğradıkları zararın halen devam ettiğini ileri sürmüş bulunmalarına göre, davaların zamanaşımına uğramadığının kabulü gerekirken, mahkemenin zamanaşımının gerçekleştiği yönündeki gerekçesi yerinde değilse de esasa ilişkin olarak da yapılan değerlendirmeler sonucu asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmesinin yerinde olmasına göre, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir....
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; davanın kısmi dava şeklinde açılan tazminat davası olduğu ve davaya konu edilmeyen alacak kısmı için zamanaşımının işlemeye devam ettiği; davaya konu rizikonun tarihi (02.03.2014) ile KSGŞ'nın B.3.3.4.1-son cümlesi gereği hasar ihbarından sonraki 45. gün sonunda davacı alacağının muaccel olacağı hükmü ve muacceliyetten sonraki 2 yıl içinde davaya konu edilmeyen alacak bölümünün zamanaşımına uğrayacağı hükmü dikkate alınarak, davalı vekilinin zamanaşımı def'inin değerlendirilmesi, ıslah edilen bölümün zamanaşımına uğrayıp uğramadığının kararda tartışılması gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir....
Bu duruma göre davalı tarafın süresinde ıslaha karşı zamanaşımı def'inde bulunduğu, buna göre mülga 818 sayılı Kanun'un 66. maddesindeki zamanaşımı süresi dikkate alındığında davacı sendikanın dava ettiği tutar dışındaki ıslah ile artırılan miktarın zamanaşımına uğradığı anlaşılmaktadır. Bu gerekçe ile davacı sendikanın dava dilekçesinde talep ettiği tutarın zamanaşımına uğramadığının kabulü ile bu miktarın hüküm altına alınması gerekli iken yazılı şekilde zamanaşımı dikkate alınmadan hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek olması halinde ilgiliye iadesine, 15.12.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
İşbu davaya konu alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığının, "kendi yükümlülüğünü tam olarak yerine getirdiği tarih itibariyle rücu hakkının doğacağına" dair 2918 sayılı Yasa'nın 109/son maddesi hükmünün buna göre değerlendirilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddedilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına (BOZULMASINA), takdir edilen 400.00 YTL duruşma vekillik ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.10.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 01.11.2012 tarih, 2012/21360-31126 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : İİK.'nun 168/5.maddesi hükmü gereği borçlunun borcu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, yetki itirazını sebepleri ile birlikte 5 gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerekir. Takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı İİK'nun 168/5 maddesi kapsamında olup yasal beş günlük sürede yapılması zorunludur. İİK.'...
Mahkemece; davaya konu çalışmalarını 2006 yılında sonlandıran davacının bu esnada sebepsiz zenginleşen kişiyi ve zenginleşme miktarını bildiği, öte yandan taraflar arasında davalı tarafın 19.04.2005 tarihinde açmış bulunduğu ecrimisil davası nedeni ile uyuşmazlık bulunduğu, ancak davacının payına düşen giderleri ödemesi için davalı taraftan dava tarihine kadar bir talepte bulunmaması nedeniyle davanın zamanaşımına uğradığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusunu oluşturan istemin zamanaşımına uğrayıp uğramadığının belirlenmesinde doğru bir sonuca ulaşılabilmek için, dava olgularını iyice saptamak ve hukuksal yönden doğru olarak nitelemek gerekir. Öyle ki bir davanın dayanağı olguların hukuksal açıdan nitelenmesi ve uygulanacak yasa hükümlerinin belirlenmesi, hâkime yükletilmiş bir görevdir (HUMK. md 76, HMK. md.33)....
İcra Mahkemesinin 25.04.2005 tarihli kararı ile İİK.’nun 33/a maddesi uyarınca zamanaşımı nedeniyle geri bırakılmasına karar verildiğini, icra takibi hukuki hükmünü kaybettiği, takibe konu alacak ve fer’... sona erdiği halde kötüniyetli davalının ... 7. İcra Müdürlüğünün 2005/13847 sayılı dosyası ile mükerreren genel haciz yolu ile takibe giriştiğini ... sürmüş ve müvekkillerinin borçlu olmadığının tespiti ile %40 tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, çeke dayalı olarak girişilen icra takibinin iptal edilmesi nedeniyle bakiye alacağın hesaplanıp ilamsız takip yapıldığını, alacağın belgesi olan çek zamanaşımına uğramasına rağmen alacaklarının tabi olduğu 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığını belirterek, davanın reddi ile % 40 tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir....