Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

in vekilliklerini üstlenip, vekâlet ücreti ve masraf adı altında para aldığı hâlde, vekalet konusuyla ilgili herhangi bir takip yapmadığı, sürekli olarak mirasçıları oyaladığı, harcamalar konusunda bilgi vermediği ve aldığı paraları da iade etmeyerek görevi kötüye kullanma suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında mahalli mahkemece sanık hakkında Bakırköy 8 Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/338 esas ve 2011/321 karar sayılı dosyasında Görevi Kötüye Kullanma, Sahte Özel Belge Düzenleyip Kullanma, Hizmet Sebebiyle İnancı Kötüye Kullanma suçlarından açılan kamu davasıyla dava konularının aynı olduğu belirtilerek mükerrerlik nedeniyle davanın reddine dair verilen hüküm delilleri, takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen katılanın temyiz itirazlarının reddiyle tebliğnameye uygun olarak hükmün ONANMASINA, 04.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

    hakkında; 1163 sayılı Kanunun 59. maddesine aykırılıktan açılan kamu davalarının REDDİNE 5) ..., ..., ..., ..., ... hakkında; 1163 sayılı Kanunun 59/6 maddesine aykırılıktan açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle DÜŞÜRÜLMESİNE 6) ..., ..., ... hakkında; 1163 sayılı Kanunun 45. maddesine aykırılıktan açılan kamu davalarının REDDİNE 7) ... hakkında; 2004, 2005 ve 2006 yıllarına ait genel kurul toplantılarının yapılmaması nedeniyle 1163 sayılı Kanuna aykırılıktan açılan kamu davalarından ayrı ayrı BERAATİNE (üç kez) Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Sanıklar ..., ... ve ... hakkında görevi kötüye kullanma suçundan verilen zamanaşımı nedeniyle kamu davalarının düşürülmesine ilişkin hükümlerin de katılan ... vekili tarafından temyiz edilmesine rağmen, 20/07/2016 gün ve 5-2016/262839 sayılı tebliğnamede bu hususta görüş bildirilmediği anlaşıldığından açıklanan noksanlığın giderilip ek tebliğname...

      Davacılar, taşınmazların kendilerine ait olduğu iddiasıyla, Orman Yönetimi ise 125 ada 1, 136 ada 77 parsellerin kısmen orman olduğu iddiasıyla dava açmışlardır. Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu 116 ada 7 parselin başka dosyada da davalı olduğundan tefrikine, 125 ada 1 parselin de 02.06.2006 tarihli raporda A1=(1071.36 m2, A2 (1791.40 m2) ile işaretli bölümlerin orman niteliğiyle Hazine adına, B ile işaretli (5768 m2) bölümünün tesbit gibi ... Sak adına, 136 ada 77 parselin de A=(5150.l6 m2) bölümünün orman niteliğiyle Hazine, B=(9266.59 m2) bölümünün tesbit gibi ... Sak adına, 116 ada 7, 117 ada 5, 126 ada 56, 136 ada 95 ve 32, 116 ada 148 ve 105, 127 ada 191, 150 ada 3, 127 ada 253 ve 215, 125 ada 15 ve 66, 116 ada 26 parseller hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine, tesbit gibi ... Sak adına, 125 ada 34 parselin ......

        KARAR Davacı, eczacı olduğunu, davalı kurum ile 2004 yılında imzalanan sözleşme uyarınca davalı kurumun hak sahibi ve sigortalılarına ilaç temin ettiğini, davalı kurumun gerçeğe aykırı reçete düzenlendiği iddiasıyla sözleşmesinin 7 yıl süre ile feshedildiğini, hakkında açılan ceza davanın yapılan yargılaması sonucunda ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/380 Esas 2009/117 sayılı kararı ile beraatine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, sözleşmenin haksız feshedildiği iddiasıyla açtığı davanın lehine sonuçlandığını; cezai işlem ve sözleşmenin feshi nedeniyle alacağını davalı kurumdan tahsil edilememesi nedeniyle eczanesini kapatmak zorunda kaldığını, ileri sürerek, fazlaya ilişkin hak saklı tutularak ticari faizi ile birlikte 1.000 TL maddi tazminatın ve 250.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; yargılama sırasında maddi tazminata ilişkin talebini bilirkişi raporu doğrultusunda 322.844.60 TL’ye çıkarmıştır....

          Davacı ..., taşınmazın tamamının kendi fiili kullanımında olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece verilen önceki tarihli karar Yargıtay 16. Hukuk Dairesince, “Davalı ...’a usulünce tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanması” gereğine değinilerek bozulmuş, bu aşamadan sonra davacı ... tarafından taşınmazın tamamının kendi fiili kullanımında bulunduğu iddiasıyla açılan dava, bu dava ile birleştirilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacı ... ve ... tarafından açılan davaların reddine, çekişmeli 186 ada 15 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi sadece beyanlar hanesindeki şerh sahiplerinin TC kimlik numarası eklenmek suretiyle “iş bu taşınmaz bahçe, kulübe ve 1 katlı dükkan ve bina temeli olarak ... (TC: ...) ve ... (TC: ...)’un kullanımındadır” şeklinde şerh verilerek Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı-davalı ... vekili, davalı-davacı ... vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hakaret HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü; I-Sanık hakkında yakınan ...’ye karşı hakaret suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında bir karar verilmemesi ile ilgili olarak Üst Cumhuriyet Savcısının temyiz isteminin incelenmesinde; Sanık hakkında yakınan ...’ye karşı hakaret suçunu işlediği iddiasıyla açılan davada hüküm kurulmadığı anlaşılmakta ise de, zamanaşımı süresi içinde bu konuda bir karar verilmesi olanaklı görülmüştür....

              Muvazaa iddiasıyla açılan sıra cetveline itiraz davasında ispat yükü davalı alacaklıdadır. Davalı alacaklının takip konusu alacağının gerçek bir alacak olduğunu usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir. Alacağı temlik edene ileri sürülebilecek tüm def’i ve itirazlar alacağı temlik alana karşı da ileri sürülebileceğinden, davalı ...’un alacağı temlik aldığı gerekçesiyle davanın reddedilmesi doğru değildir. Mahkemece bu davalıdan alacağın varlık ve geçerliliğine yönelik delilleri sorulup, toplanan tüm deliler birlikte değerlendirilerek, varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir. Ayrıca aynı davalıya yönelik olarak muvazaa iddiasıyla Şekerbank tarafından açılan sıra cetveline itiraz davasının kabulüne karar verildiği davacı tarafından iddia edilmiş olduğundan, anılan dava dosyasının da celp edilip diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi zorunludur. Mahkemece bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....

                Köyü 738 parselin (1590 m2) tapu kaydına 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uyarınca şerh konulduğunu, ancak Hazinenin 2/B iddiasıyla açtığı davanın ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/35-294 sayılı kararıyla reddedildiğini, böylece şerhin yasal dayanağının bulunmadığının anlaşıldığını bildirerek şerhin silinmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde yer alan "6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına çıkarılan sahada kalmaktadır" şerhinin silinmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, taşınmazın 2/B sahasında kalmadığı iddiasıyla açılan şerhin silinmesi davasıdır. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1979 yılında 1744 Sayılı Yasaya göre yapılarak dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması vardır....

                  TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI: DAVACININ İDDİALARI: Davacı şirketin başvurusunun davalı idarece reddi üzerine açılan davanın süresinde olduğunun kabulü gerektiği iddiasıyla kararın aleyhe olan kısmının bozulması istenilmektedir. DAVALININ İDDİALARI: 6306 sayılı Kanunun 7.maddesinin 9.fıkrasında yer alan tapu harcı istisnasının dönüşüm uygulamaları ile inşa edilen bağımsız bölümlerin hak sahibi olmayan üçüncü kişilere satışını kapsamadığı iddiasıyla kararın aleyhe olan kısmının bozulması istenilmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI: Taraflarca savunma verilmemiştir. DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir....

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Özel Belgede Sahtecilik HÜKÜM : Beraat 1- Sanıklar ... ve ... ... hakkında katılan adına GSM abonelik sözleşmesi düzenlettikleri iddiasıyla açılan kamu davasında, suça konu abonelik sözleşmelerindeki imzaların katılanın eli ürünü olmadığının tespit edilmesi, sanıkların, katılanın bilgisi ve rızası dışında çıkartılan GSM hatlarını kullandıklarını kabul etmeleri nedeniyle, yüklenen fiilin subuta erdiği gözetilerek, suç tarihinden önce 10.11.2008 tarih ve 27050 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanun’un 104 ve 105. maddeleri ile değişik 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 63. maddesinin 10. fıkrası ile yaptırıma bağlanan aynı Kanunun 56. maddesinin 2. fıkrasındaki "İşletmeci veya adına iş yapan temsilcisine abonelik kaydı sırasında abonelik bilgileri konusunda gerçek dışı belge ve bilgi verilemez" ve 5. fıkrasındaki "Gerçeğe aykırı evrak düzenlemek veya değiştirmek suretiyle...

                      UYAP Entegrasyonu