sahipliği ispata yarar belge niteliğinde olmadığı, davacı yanca sunulan delillerle önceye dayalı hak sahipliğinin ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir....
in 1987 yılından beri sigorta kaydının bulunması üzerine Mahalli İskan Komisyonunun 06.04.2012 tarihli kararı ile davalıların hak sahipliğinin iptal edildiğini, iptal kararına rağmen taşınmazın davalılar adına tapuda kayıtlı olduğunu beyanla tapu kaydının iptali ile her türlü takyidattan ari olarak Hazine adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, mülga 2510 sayılı İskan Kanununa göre hak sahipliğinin devam ettiğini, 6495 sayılı kanun ile 5543 sayılı İskan Kanununa eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrasında "Mülga 2510 sayılı kanuna göre hak sahibi olanların hak sahiplikleri herhangi bir koşul aranmaksızın bu kanuna göre devam edecektir" hükmünün yer aldığını beyanla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur....
K A R A R Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına ve özellikle davacının 1479 sayılı Yasa'nın 45. maddesine 24.07.2003 tarih 4956 sayılı Yasa'nın 23. Maddesi ile eklenen (c) fıkrası uyarınca aylığa hak kazandığı anlaşılmakla; mahkemenin 506 sayılı yasanın 91. maddesine göre davanın kabulüne dair karar gerekçesinin maddi hataya dayalı olduğu ve böylece hükmün sonucu itibariyle doğru olduğunun anlaşılmasına göre davalı Kurum vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 13/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesi Davacı, 01/03/2017 tarihinden itibaren emekli sayılarak yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ve biriken aylıkların 01/03/2017 tarihi başlangıç kabul edilerek, her bir aylık için aylığa hak kazanılan tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi üzerine davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, 30/10/2006 tarihli tahsis başvurusuna göre 01/11/2006 tarihiyle yaşlılık aylığına hak kazandığına ve 01/11/2006 ile 01/06/2008 tarihleri arasındaki aylıkların ödenmesine, 01/11/2006 ile 21/10/2014 tarihleri arasında ödenmeyen yaşlılık aylıklarına ve ödenen yaşlılık aylıklarına her bir aylığa hak kazanılan tarihten itibaren tahsil anına kadar yasal faiz uygulanmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi....
Hukuk Dairesince de görevsizlik kararı verildiğinden dosyanın görevli Dairenin belirlenmesi için Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine 10/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İstinaf Sebepleri 1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; eserin bestesi üzerinde davalının hak sahipliğinin olmaması kısmını istinafa konu etmediklerini, ancak ilamın devamında müvekkil lehine hükmedilen 20.000,00 TL tutarındaki manevi tazminatın düşük olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. 2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın gerekçesindeki tespitlerde hak sahipliği konusunda çelişki bulunduğunu, aleyhlerine hükmedilen manevi tazminatın reddine karar verilmesini, yargılama aşamalarındaki beyanları tekrar ile, davacı MESAM üyesi iken ... adlı eserin sözlerinin ...'...
Davalı vekili, müvekkil şirketin ortaklarının babaları ve dolayısıyla kendilerinin dava konusu ibareyi gerek ticaret unvanının asli unsuru gerekse marka olarak yarım asır önce ilk defa kullanmış ve o günden bugüne kadar da fiilen ve aralıksız olarak kullanmakta olduğunu, müvekkilinin "...." ibaresi üzerinde gerçek hak sahipliğinin bulunduğunu, markanın müvekkili tarafından yurt içinde ve yurt dışında yaygın olarak tanıtıldığını, davacının kötüniyetli olduğunu belirterek davalının gerçek hak sahipliğinin tespit edilerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerinin temyiz istemi üzerine Dairemizce bozulmuştur. Bu kez davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin HUMK’nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir....
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davalının “VAIO” ibareli şekil markasının 1996-1997 yıllarında bilgisayar ürünü üzerinde kullanarak ABD ve Japonya'da, 2006 yılından itibaren de Türkiye'de pazara sunulmuş olması sebebiyle davalının kullanımdan kaynaklanan hak sahipliğinin davacı tescilinin önüne geçtiği, bu halde de markanın hükümsüzlüğüne yönelik iddiaların sabit olmadığı, davalı yanın tescilli olan markası kapsamında kullanımda bulunduğu, yasal hakka dayalı kullanım sebebiyle de davacı marka hakkının ihlalinin ve dolayısıyla tecavüzünün söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü, sicilden terkini, tecavüzün tespiti ile önlenmesi istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni" İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR : Davanın reddine Taraflar arasındaki kadastro sonrası nedene dayalı tescil ve hak sahipliğinin tespiti ile adına kullanıcı şerhi verilmesi istemli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir....