Davacıların, tapuda davalı ... adına kayıtlı taşınmazda, 4706 sayılı yasaya dayalı olarak talepte bulunma hakkını elde etmek için hak sahipliğinin tespitini istemelerinde hukuki yararları bulunmaktadır. Öte yandan davacıların, hak sahibi olduğu belirtilen ...’in bir kısım mirasçıları olup, diğer mirasçılarının ise davalı (oğlu) ... ile davaya sonradan davalı olarak dahil edilen (eşi) ... olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafça, 4706 sayılı yasaya dayalı olarak talepte bulunabilmek için muris ...’in tüm mirasçılarının hak sahibi olduğunun tespiti istendiğinden, tüm ortakların davayı birlikte açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde, 11.10.1982 tarihli ve 3/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, davanın tereke adına açıldığının kabulü gerekir....
Mahkemece, Dairemizin 7.5.2009 günlü bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılamada, davacının aylığa esas prim gün sayısının Kurumdan sorulmasına rağmen Kurumun yanıtı beklenmeden, Kurumca kabul edilen gün sayısı olan 5379 prim gün sayısının dahi yaşlılık aylığı almaya yeterli olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının 1.1.2005 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde, bozma kararı gerekleri yerine getirilmemiştir. 9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır....
HUKUK DAİRESİ Dava, 6292 sayılı Yasa'nın 6/12.maddesi uyarınca hak sahipliğinin tespiti talebine ilişkin olmakla, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 09.02.2018 tarih ve 1 sayılı kararı ile kabul edilen Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 20. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Bu nedenle dosyanın, anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 11.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Hemen belirtilmelidir ki, 12.07.2013 tarihinde kabul edilen 6495 Sayılı Kanun ile 5543 sayılı İskan Kanunu′na eklenen geçici 7/3. fıkrasında ″Mülga 2510 sayılı Kanuna göre hak sahibi olanların hak sahiplikleri herhangi bir koşul aranmaksızın bu Kanuna göre devam eder″ hükmüne yer verilmek suretiyle yürürlükten kalkan 2510 sayılı Kanun döneminde hak sahibi olanların hak sahipliklerinin herhangi bir koşul aranmadan devam edeceği vurgulanmıştır. Somut olayda da, davalının hak sahipliğinin mülga 2510 sayılı İskan Kanunu′ndan kaynaklandığı tartışmasızdır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile kabul edilmesi isabetsizdir. Davalının açıklanan nedenden ötürü yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371/1-a maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, aynı Kanun′un 373/2. maddesi uyarınca dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 1....
Komisyonunca hak sahibi yapılan Tekeli yörük göçebe aileler bulunduğunu, Uygulama Yönetmelinin 6. maddesinde göçebelerde hak sahibi olma koşullarının sıralandığını, Bayındırlık ve İskan Bakanlığının 10.06.2011 tarihli yazısına istinaden göçebe ailelerin durumlarının tekrar gözden geçirildiğini ve İlk ... Komisyonu kararından önce bir aydan fazla ... kaydı bulunan davalıların 13.12.2011 tarihli Mahalli İskan Komisyonu kararı ile hak sahipliğinin ve daha önce alınmış komisyon kararlarının iptal edilmesine karar verildiğini, 5543 sayılı İskan Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 18. maddesi gereğince idarenin tespitleri sonucu mahalli iskan komisyonlarınca hak sahipliği iptal edilenlere verilmiş hak ve malların geri alınacağını, taşınmazların tapularının iptali ile hazine adına tescilinin mahkemeden isteneceği ileri sürerek, davalılar adına kayıtlı 680 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya tescilini istemiştir....
İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 11/10/2018 NUMARASI : 2016/72E - 2018/382K DAVA KONUSU : İş (Sigortalı Murislerinin Hak Sahipliğinin Belirlenmesi KARAR : Yukarıda mahkemesi ile esas ve karar numarası yazılı dosya üzerinden verilen karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmakla yapılan inceleme sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak;davacının oğlunun 5510 sayılı kanunun 4.maddesinin 1.fıkrasının a bendi kapsamında sigortalı iken 28.09.2012 tarihinde vefat ettiğini, geriye maaş bağlanabilecek mirasçı olarak davacının kaldığını, davacının 15.04.2014 tarihli dilekçe ile davalı kuruma ölüm aylığı almak için başvuruda bulunduğu ancak davalı kurumun 03.09.2014 tarihli yazısı ile davacının talebinin denetim raporunda herhangi bir değişiklik bulunmaması sebebi ile reddettiğini, bu işlemin iptali için Antalya 1 .İş Mahkemesinin 2015/656 E sayılı dosyasından dava açıldığı fakat mahkemece 6552 sayılı Yasa'nın 64.maddesi gereğince davadan önce kuruma müracaat...
Dava, 506 ve 2926 sayılı Kanunlar kapsamındaki sigortalılık sürelerinin ve 506 sayılı Kanun hükümlerine göre yaşlılık sigortasından aylığa hak kazanıldığının tespiti istemlerine ilişkindir. Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrasında davanın kabulüne karar verilmiştir....
Davacı vekili karar düzeltme mahiyetli dilekçesinde; eşi ve babasından ölüm aylığı bağlandığını, babadan bağlanan aylığının Kurum tarafından kesildiğini, 2011/58 sayılı genelge gereği aylığa hak kazandığının, bu konuda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı bulunduğunu, aylık statülerinin farklı olması nedeniyle her iki aylığa da hak kazandığını, maddi hata yapıldığını belirterek Daire kararının kaldırılmasını talep etmiştir....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacının aylığa hak kazandığının tespiti ile ödenmeyen aylıklarının tahsili istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 1479 sayılı Kanun'un geçici 10 uncu maddeleridir. 3....
DAVA Davacı vekili ilk dava dilekçesinde; mülga 2510 sayılı İskan Kanunu kapsamında göçebe hayat yaşadığı savıyla tarımsal iskana başvuruda bulunarak Mahalli İskan Komisyonu kararı ile hak sahibi olan ...’ın hak sahipliğinin yapılan tespitler sonunda 31/01/2012 tarihli karar ile iptal edildiğini, bu iptal kararının iptali istemiyle idari yargıda açılan davanın reddedilerek kesinleştiğini ileri sürerek, 126 ada 17 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini talep etmiştir. II....