Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. 2-5510 sayılı Yasanın 21/son hükmü “İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık; kamu görevlileri, er ve erbaşlar ile kamu idareleri tarafından görevlendirilen diğer kişilerin vazifelerinin gereği olarak yaptıkları fiiller sonucu meydana gelmiş ise, bu fiillerden dolayı haklarında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı bulunanlar hariç olmak üzere, sigortalı veya hak sahiplerine yapılan ödemeler veya bağlanan gelirler için kurumuna veya ilgililere rücû edilmez. Ayrıca, kazası veya meslek hastalığı sonucu ölümlerde, bu Kanun uyarınca hak sahiplerine bağlanacak gelir ve verilecek ödenekler için, kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde kusuru bulunan hak sahiplerine veya kazası sonucu ölen kusurlu sigortalının hak sahiplerine, Kurumca rücû edilmez.” şeklindedir....

    İş kazasında işverenin hiç kusuru olmasa bile, şayet sigortalının işe girişi süresinde Kuruma bildirilmemişse, Kurumca yapılan sosyal sigorta yardımlarından 10.maddeye göre sorumlu tutulması gerekir....

      "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi Dava, kesilen ölüm aylığının yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti ile hak edilen aylıkların yasal faizleri ile birlikte davalı Kurumdan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, bozmaya uyularak ilâmında belirtildiği şekilde davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....

        "İçtihat Metni" Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, iptal ve tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrasında davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....

          Davacı, kazası sonucu ölen sigortalının haksahiplerine bağlanan peşin sermaye değerli gelirlerin 506 sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca tazminine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir....

            CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; yetki itirazında bulunduklarını, davacının 4/b emeklisi Sakine Kızılarslan'nın kızı olarak 06.12.2017 tarihinde posta ile kuruma tahsis talebinde bulunduğunu, 27.12.2017 tarihli aylık karar formu ile tarafına yetim aylığı bağlandığını, daha sonra yapılan incelemede, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun yürürlük tarihi olan 2008 yılı Ekim ayı başından sonra vefat eden sigortalıların hak sahiplerine Kanunun 33 üncü maddesi gereği ölüm sigortasından aylık, 20 inci maddesi hükmü gereği ise ölüm geliri bağlandığını, Kanunun 54 üncü maddesinde birden fazla dosyadan gelir, aylık veya gelir ve aylığa hak kazanılması durumunda; uzun vadeli sigorta kollarından, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak aylığın, kısa vadeli sigorta kollarından, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm gelirine hak kazananlara, tercihine...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, 19.01.2010 tarihinde meydana gelen kazası sonucu sürekli göremezliğe uğrayan sigortalının maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir....

              Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve “Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması” başlığını taşıyan 34. maddesinde, sigortalının evli olmayan, boşanan, dul kalan kızlarına ölüm aylığı bağlanabilmesi, bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmama veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olma koşullarına bağlanmış, “Aylık ve gelirlerin birleşmesi” başlıklı 54. maddede ise bu Kanuna göre bağlanacak aylık ve gelirlerin birleşmesi durumunda, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak aylığının bağlanacağı hüküm altına alınmıştır....

                Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve “Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması” başlığını taşıyan 34. maddesinde, sigortalının evli olmayan, boşanan, dul kalan kızlarına ölüm aylığı bağlanabilmesi, bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmama veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olma koşullarına bağlanmış, “Aylık ve gelirlerin birleşmesi” başlıklı 54. maddede ise bu Kanuna göre bağlanacak aylık ve gelirlerin birleşmesi durumunda, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak aylığının bağlanacağı hüküm altına alınmıştır....

                  Ancak, olay nedeni açılan ceza davasında sigortalının asli kusurlu kabulü, sigortalı tarafından açılan tazminat davasında sigortalının % 20 oranında kusurlu kabulü ile verilen kararların Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği hususu dikkate alınarak, sigortalıya verilen %10 kusur oranının az olduğu anlaşılmaktadır; 5510 sayılı Kanun'un 21. maddesi kapsamında kusurun belirlenmesinde; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller taktir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeni ile daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza davaları dikkate alınarak, tazminat davasında verilen kararın güçlü delil oluşturduğu hususu ile ceza davasında belirlenen maddi olguların bağlayıcı olacağı hususu da gözetilmek suretiyle sigortalı ile davalının kusur oran ve aidiyetleri konusunda yeniden kazasının gerçekleştiği kolu ile güvenliği...

                    UYAP Entegrasyonu