Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kastı ya da sigortalının sağlığını koruma ve güvenliği mevzuatına aykırı hareketi ile kazası veya meslek hastalığına neden olan işveren, sigortalı veya hak sahibine karşı tazminat ödeme yükümlülüğü altında bulunmaktadır. Madde metninden anlaşılacağı üzere, bu durumda sigortalı ya da hak sahiplerine sosyal sigorta yardımlarında bulunan Kurumun yaptığı yardımları, işverenden rücuan isteme hakkı vardır. İşverenin borcunun sözleşmeye aykırılıktan kaynaklı olup, geçerli bir borç olduğu ve alacaklı konumundaki sigortalı veya hak sahibinin bu yardımlarla kısmen ya da tamamen tatmin edildiği açıktır. Burada sigortalı veya hak sahibine Kurumca bağlanan gelirler yönünden tazminat miktarı başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri olarak öngörülmüştür. Ancak açıkça söz konusu tutarın, sigortalı veya hak sahibinin işverenden isteyebileceği tutarı aşamayacağı, bir başka deyişle kurumun rücu hakkının anılan tutara bağlı ve sınırlı olduğu düzenlenmiştir....

Mahkemece, hak alanını ilgilendirdiğinden sigortalı ...’ye de husumet yöneltilmesi sağlanıp, sunacağı deliller gözetilerek sonuca gidilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması, isabetsiz bulunmuştur. 2-Davalı Kurum’un, davadışı sigortalı için davacıya ait işyerinden 26.02.2010 – 31.08.2010 tarihleri arasında tam olarak bildirilip primi ödenen sigortalılık sürelerini uyuşmazlık konusu yapmadığı; davaya konu tedavi giderlerinin, davadışı sigortalı için 09.03.2011 tarihinde, hak sahipleri için 01.12.2010 ila 30.03.2011 tarihleri arasında yapılanları kapsadığı anlaşılmaktadır. 5510 sayılı Kanunun ... sigortalısı sayılanların düzenlendiği 60. maddesinde, “İkametgahı ...'...

    Davalının tescil ettirdiği markayı, davacının esnaf oda ve ruhsat kayıtlarına göre tescilden önce kullandığı sabit olup davacının önceye dayalı hak sahipliği iddiasına bulunduğu, buna karşılık davalının taraflar arasındaki devir sözleşmesiyle işleteme adı başta olmak üzere fikri mülkiyet haklarının da devralındığını savunduğu görülmektedir. 5. İzmir FSH'nin 2017/30 Esas sayılı dava dosyası kaspamında davalı tarafından "..." şeklindeki tescilli markasına dayanılarak davacının yerinin devrinden sonra " ... " adıyla açtığı yerine karşı marka hakkına tecavüz nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davasında, davacının önceye dayalı hak sahipliğinin bulunduğu kabul edilmiş ancak İDM tarafından anılan kararın kesleşmesinin eldeki davaya bir katkısı bulunmayacağı belirtilerek anılan dava dosyasının kesinleşmesi beklenmeksizin davanın esası hakkında karar verilmiştir. 6....

      ın sorumluluğu yönünden, 5510 sayılı Kanunun İş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin sorumluluğunu düzenleyen 21’inci madde hükmü, sigortalıya ya da ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerin işverenden rücuan tahsili koşulları düzenlenmiş olup; işverenin sorumluluğu için, zarara uğrayanın sigortalı olması, zararı meydana getiren olayın kazası veya meslek hastalığı niteliğinde bulunması, zararın meydana gelmesinde işverenin kastının veya sigortalının sağlığını koruma ve güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketinin ve bu hareket ile meydana gelen kazası ve meslek hastalığı arasında illiyet bağının bulunması gerekir....

        Dava: kazasına dayanan maddi ve manevi tazminat alacağı istemine ilişkindir. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre: Davacıların murisinin davalı yerinde çalışmakta iken 16/03/2014 tarihinde kazası geçirdiği, bu kaza nedeniyle davacıların murisinin vefat ettiği, meydana gelen kazanın kazası olup bu kazasında işyerinin %90 oranında, vefat eden işçinin ise %10 oranında kusurlu olduğu bu kaza nedeniyle davacı T2 destekten yoksun kalması nedeniyle maddi zararının alınan hesap bilirkişisinin dosya içeriğine uygun raporuna göre 71686,56 TL olduğu sabittir. Meydana gelen kazasında davalının kusurlu olduğu, davacı T2 maddi zararının oluştuğu görüldüğünden dava ve ıslah dilekçesi içeriğine göre maddi tazminat isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir....

        Bodrum İş Mahkemesi’nin 2017/673 E ve 2018/172 K sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının bu dava davacısı T1 davalısının bu dava davalısının T3 olduğu, dava türünün (sigortalının aylığa hak sahipliğinin belirlenmesi istemli)olarak belirtildiği, 17.05.2017 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve anılan kararın 20.07.2018 tarihinde kesinleştiği görülmüştür....

        KARAR Davacılar, murislerinin davalı bankadan 2006 yılında 10 yıllık iki adet kredi kullandığını, kredi kullandırılırken banka tarafından sigorta yapıldığını, ancak murisleri vefat ettiğinde kredi borcunu kendilerinin ödemek zorunda kaldığını söyleyerek, zararlarının tazminine karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı banka tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar, murislerinin davalı bankadan kullandığı konut kredisi nedeniyle hayat sigortası yaptırdığını, davalı bankanın prim borcunu murislerinin vadesiz hesabından çekildiğini ileri sürerek murislerinin vefatından sonra Hayat sigortasının karşılaması gerektiğini ileri sürmüştür....

          Kurum hak sahiplerinin işverene karşı açtıkları tazminat dosyasının tarafı olmadığından, o davada alınan kusur raporu, eldeki davada kesin delil niteliğinde değilse de, güçlü delil niteliğinde kabul edilmekte olduğu gözetilmelidir. 2-Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Kanunu'nun 21. maddesidir. 5510 sayılı Kanunun “İş Kazası ve Meslek Hastalığı ile Hastalık Bakımından İşverenin ve Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu” başlıklı 21. maddesine göre; kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir....

            Diğer yerlerinde sigortalı çalıştırması nedeniyle “işveren” sıfatına sahip olan kişi, devredilen dolayısıyla işverenlik sıfatına sahip olmadığı için asıl işveren olarak sorumlu tutulamayacaktır. Aynı şekilde, işi alan kişinin de işverenlik sıfatını, alınan işte ve o nedeniyle sigortalı çalıştırması sonucunda kazanmış olması aranacaktır. Alınan işte sigortalı çalıştırmayıp, tek başına işi yürüten kişi alt işveren olarak nitelendirilemeyecektir. Bu kimsenin diğer bir takım yerlerinde çalıştırdığı sigortalılar nedeniyle kazandığı işverenlik sıfatının sonuca etkisi ise bulunmamaktadır. Alınan , işverenin asıl işinin bölüm ve eklentilerindeki işin bir kesimi veya yardımcı işler kapsamında bulunmalıdır. Diğer bir anlatımla, bir işverene ait yerindeki üretim sürecine, başka bir işverenin dahil olması durumunda “aracıdan” söz edilebilecektir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi TÜRK MİLLETİ ADINA Davacı, murislerinin vefat tarihinden itibaren ölüm aylığının bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi....

                UYAP Entegrasyonu