Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, tutulduğu meslek hastalığı nedeniyle sigortalıya bağlanan gelirin davalı işverenden tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte bulunan ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunudur. 5510 sayılı Kanunun “İş Kazası ve Meslek Hastalığı İle Hastalık Bakımından İşverenin ve Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu” başlıklı 21/1. maddesine göre; İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir....

    (Mülga cümle:17.04.2008-5754 S.K./57.mad) Buna göre söz konusu yasal düzenlemelerde gelir ve aylıklar ile kazanılan diğer haklarla ilgili zamanaşımı ve hak düşürücü süreden söz edilmiş ise de kazası,meslek hastalığı ve ölüm sigortalarından hak kazanılan gelir ve aylıkların hakkı doğuran olay tarihinden itibaren beş yıl içinde istenmez ise zamanaşımına uğrayacağı,bu durumda olanların gelir ve aylıklarının yazılı istek tarihini takip eden aybaşından başlayacağı bildirilmekle olayın kazası olması halinde şartları var ise hak sahiplerine yazılı talebini takip eden aybaşından itibaren kazası sigorta kolundan gelir bağlanması mümkündür. Somut olayda,yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda işin esasına girilerek karar vermek gerekirken hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada: Davacı idare, 1999 yılında meydana gelen iki ayrı deprem sonrası 7269 sayılı Kanun hükümleri uyarınca, davalıya çekişme konusu 343 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölümün tahsis ve teslim edildiğini, ancak davalının inşaat halindeki binadan hak sahibi olduğunun tespiti üzerine hak sahipliğinin 21.01.2010 tarihli komisyon kararı ile iptal edildiğini, idari işlemin iptali istemiyle davalı tarafından açılan davanın idare mahkemesince reddedildiğini ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, hak sahipliğinin iptaline ilişkin kararın hukuki dayanağının bulunmadığını, deprem sırasında yıkılan binaların bulunduğu yerin evveliyatının kök murislerine ait olduğunu, işlemlerin kolay yapılabilmesi için bu yerin ......

        DAVA Davacı vekili ilk dava dilekçesinde; mülga 2510 sayılı İskan Kanunu kapsamında göçebe hayat yaşadığı savıyla tarımsal iskana başvuruda bulunarak Mahalli İskan Komisyonu kararı ile hak sahibi olan ...’ın hak sahipliğinin yapılan tespitler sonunda 31/01/2012 tarihli karar ile iptal edildiğini, bu iptal kararının iptali istemiyle idari yargıda açılan davanın reddedilerek kesinleştiğini ileri sürerek, 126 ada 17 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini talep etmiştir. II....

          ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 07/07/2020 NUMARASI : 2015/341ESAS - 2020/69 KARAR DAVA KONUSU : İş (Sigortalının Aylığa Hak Sahipliğinin Belirlenmesi İstemli) KARAR : Davalı vekili cevap dilekçeside özetle ; " Davacı tarafın beyanlarını kabul etmiyoruz. İş bu davası usul ve yasaya aykırıdır. Yetkiye yönelik itirazımız vardır. Dava yetkili Mahkemede açılmamıştır. Davaya konu işlemi yapan yetkili yer Genel Müdürlük adına İstanbul İl Müdürlüğüdür. Davanın İstanbul Mahkemelerinde açılması gerekmektedir. Bu nedenle davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmektedir. Davacı tarafın 27.04.2010 tarih ve 6633627 sayılı dilekçesi ile tarafına malül aylığı bağlanmasını talep etmiştir....

          ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 07/07/2020 NUMARASI : 2015/341ESAS - 2020/69 KARAR DAVA KONUSU : İş (Sigortalının Aylığa Hak Sahipliğinin Belirlenmesi İstemli) KARAR : Davalı vekili cevap dilekçeside özetle ; " Davacı tarafın beyanlarını kabul etmiyoruz. İş bu davası usul ve yasaya aykırıdır. Yetkiye yönelik itirazımız vardır. Dava yetkili Mahkemede açılmamıştır. Davaya konu işlemi yapan yetkili yer Genel Müdürlük adına İstanbul İl Müdürlüğüdür. Davanın İstanbul Mahkemelerinde açılması gerekmektedir. Bu nedenle davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmektedir. Davacı tarafın 27.04.2010 tarih ve 6633627 sayılı dilekçesi ile tarafına malül aylığı bağlanmasını talep etmiştir....

          Yine; davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 26. maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı kararı ile 26. maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptali sonrasında, Kurumun rücu hakkı, yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı ya da hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olup; buna göre, tazminat davasında alınan raporun, rücu davası yönünden bağlayıcılığı bulunmamaktadır....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, davalı Kurumun, talebinin reddine ilişkin işleminin iptaline, 26/12/2013 tarihinde murislerinin ölümü ile sonuçlanan olayın kazası sayılmasına ve olay tarihinden itibaren kazası sigortasından gelir bağlanmasına, bağlanacak gelirin ait olduğu aydan itibaren yasal faizi ile birlikte davalı Kurumdan alınarak taraflarına ödenmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi....

              Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 26. maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı kararı ile 26. maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptali sonrasında, Kurumun rücu hakkı, yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı ya da hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olup, Kurum alacağının belirlenmesinde dikkate alınması gereken, gelirin ilk peşin sermaye değeridir....

                Bilirkişinin kusur durumunu saptarken, güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğini, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığını ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının 4857 sayılı İş Kanunun 77. maddesi hükmü doğrultusunda raporda tartışılması gerekir. 2-Kabule göre, davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 26.maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken, .........

                  UYAP Entegrasyonu