Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, kazası neticesinde vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirden oluşan Kurum zararının rücuen tahsili talebine ilişkindir. 5510 sayılı Yasanın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesi 1. fıkrası ile “ kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir.” düzenlemesi getirilmiştir....

ve Yargıtay’ın yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulünün doğal bulunması; 26. maddedeki anılan cümlenin iptali ile Kurumun rücu hakkının, yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı ya da hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, Kurum zararını oluşturan ilk peşin değerli gelirlerin, tazmin sorumlularının kusuruna isabet eden miktarıyla sınırlı şekilde hüküm kurulması gerekir. ./.. -2- Davacı Kurum tarafından 13.06.1993 tarihli kazası sonucu % 36.20 oranında sürekli göremez durumuna giren sigortalıya sürekli göremezlik geliri bağlandığı, sürekli göremezlik derecesinin, 01.09.1999 tarihi itibariyle %68’e yükseldiği belirtilmiştir....

    Dava konusu patent başvurularının başvuru tarihleri, taraflar arasında işçi-işveren ilişkisinin mevcut olduğu 08.02.2018 ila 31.12.2018 tarihleri arasındadır. 6769 SMK hükümleri uyarınca; çalışan buluşunun, hizmet buluşu olması için ilişkisi sırasında yapılmış olması gerektiğinden, çalışanın ilişkisinden önce gerçekleştirmiş olduğu ya da ilişkisi sonrasında gerçekleştirebileceği potansiyel buluşlar, hizmet buluşu kapsamında değildir. Dolayısıyla bu buluşların işverene bildirilmesi yükümlülüğü bulunmamaktadır. Davacı taraf; 2016 yılının son aylarından 2018 yılının bitimine kadar taraflar arasında daima bir hizmet ilişkisi, çalışan-işveren ilişkisi mevcut olduğunu iddia etmiştir. Davacı bu iddiasını; bu tarihlerde taraflar arasında kişisel bağımlılık ilişkisi bulundu ve tarafların ortak amaç ve niyetinin buluşların hak sahipliğinin davacıya verilmesi yönünde olduğu iddialarına dayandırmıştır....

      Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur" şeklinde vurgulanmaktadır. Öte yandan, TTK'nin “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda; dava, 6102 sayılı TTK'nın 1472. maddesi uyarınca davacı sigorta şirketi tarafından kasko poliçesi kapsamında sigortalıya ödenen tazminatın, zarardan sorumlu olduğu iddiasıyla davalıdan rücuen tahsiline ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı sigorta şirketi tacir ise de, sigortalısının tacir olmadığı, sigortalı aracın hususi araç olduğu ve uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı anlaşıldığından, davanın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....

        İlk derece mahkemesi tarafından, meslek hastalığının oluşumunda davalı işverenin kusurunun olup olmadığı varsa oranın belirlenmesi yönünden yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda, dava dışı sigortalı işçinin meslek hastalığının meydana gelmesinde davalı işverenin %90 oranında, sigortalı işçinin ise %10 oranında kusurunun bulunduğu tespit edilmiştir. Sigortalı işçinin daha önce %32 olarak belirlenen sürekli göremezlik derecesine ilişkin olarak, davacı Kurum tarafından davalı işverene karşı açılan rücuen tazminat istemli Gökçebey Asliye Hukuk () Mahkemesinin 2013/104 Esas 2014/466 Karar sayılı dosyasında aldırılan kusur durumunun tespitine ilişkin bilirkişi raporunda da davalı işverenin %90 oranında, sigortalı işçinin ise %10 oranında kusurunun bulunduğunun tespit edildiği ve mahkemece işbu kusur oranları kabul edilerek, davanın kabulüne karar verildiği, kararın taraf vekillerince temyiz edildiği ve söz konusu kararın Yargıtay 10....

        Ayrıca 5510 sayılı yasanın 21/son maddesinde "....Ayrıca kazası veya meslek hastalığı sonucu ölümlerde , bu kanun uyarınca hak sahiplerine bağlanacak gelir ve verilecek ödenekler için , kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde kusuru bulunan hak sahiplerine veya kazası sonucu ölen kusurlu sigortalının hak sahiplerine , Kurumca rücu edilmez" hükmü yer almaktadır. İnceleme konusu davada; 11.07.2011 tarihinde geçirdiği trafık- kazası sonucu vefat eden sigortalı ...'in hak sahiplerine ödenen gelirin tahsilinin talep edildiği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Somut dosyada kaza olayı,davalı ... Oto Gıda...Ltd.Şti.'de çalışmakta olan sigortalılar ... ve ... birlikte işverene ait tavuk çiftliğinden evrak almaya giderken, ... yönetimindeki aracın ...'nın sevk ve idaresindeki araçla çarpışması ve sigortalı ... ile sigortalı sürücü ......

          "İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Davacı ..., sahte oda kaydı nedeniyle aylığın iptaline ilişkin Kurum işleminin geçersizliğini, yaşlılık aylığının yeniden bağlanmasını istemiş; davacı ...'in yargılama sırasında vefatı üzerine davaya taraf olan mirasçılar ise; murislerinin yaşlılık aylığının iptaline dair Kurum işleminin iptalini, murislerinin ölüm tarihine kadarki hakedilen ve ödenmeyen yaşlılık aylıklarının ödenmesini ve hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanmasını istemişlerdir. Mahkemece, uyulan bozma ilamı uyarınca davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....

            Ne var ki, Sigorta Şirketi tarafından poliçeye dayalı olarak sigortalı ya da hak sahiplerine yapılan ödemenin; ...’a tanınan Kanundan doğan rücu hakkının sigortalı ya da hak sahiplerine tanınan haktan bağımsız olarak kullanılması, başka bir anlatımla halefiyet ilkesine dayanmaması nedeniyle 1479 sayılı Kanunun anılan maddesi kapsamındaki diğer tazmin sorumlularının tavan sınırlamasına tabi olmayan sadece sigortalı ya da hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin değeri ve buna uygulanan kusur payı ile sınırlı bulunan sorumluluklarında rücu alacağından düşülemeyeceği de açıktır. Davada somutlaşan olayda; davalı ... şirketi, hak sahiplerine poliçe limiti kapsamında 38.781,00 TL ödeme yapıldığını belirterek, sorumluluğun tespitinde yasal yükümlülük uyarınca yapılan ödemenin de gözetilmesi gereğini dile getirdiği halde, mükerrer ödemeye meydan verilmemesi açısından, davalı ......

              Dava, tutulduğu meslek hastalığı nedeniyle sigortalıya bağlanan gelirin davalı işverenden tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte bulunan ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunudur. 5510 sayılı Kanunun “İş Kazası ve Meslek Hastalığı İle Hastalık Bakımından İşverenin ve Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu” başlıklı 21/1. maddesine göre; İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir....

                (Mülga cümle:17.04.2008-5754 S.K./57.mad) Buna göre söz konusu yasal düzenlemelerde gelir ve aylıklar ile kazanılan diğer haklarla ilgili zamanaşımı ve hak düşürücü süreden söz edilmiş ise de kazası,meslek hastalığı ve ölüm sigortalarından hak kazanılan gelir ve aylıkların hakkı doğuran olay tarihinden itibaren beş yıl içinde istenmez ise zamanaşımına uğrayacağı,bu durumda olanların gelir ve aylıklarının yazılı istek tarihini takip eden aybaşından başlayacağı bildirilmekle olayın kazası olması halinde şartları var ise hak sahiplerine yazılı talebini takip eden aybaşından itibaren kazası sigorta kolundan gelir bağlanması mümkündür. Somut olayda,yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda işin esasına girilerek karar vermek gerekirken hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

                  UYAP Entegrasyonu